Gökyüzü yine şaşırtıyor! Venüs ile Uranüs’ün kavuşumu, aşk ve para konularında adeta elektrik yüklü bir atmosfer yaratıyor. Ne demek bu? Sıradanlıktan sıkıldık, kalbimiz kıpır kıpır ve yeni deneyimlere açığız demek!
Eğer bir ilişkiniz varsa ve son zamanlarda her şey aynılaştıysa, bu dönem "bir şeyler değişsin" diye içinizde kıpırtılar olabilir. Partnerinizle eğlenceli ve farklı aktiviteler yapmak istiyorsanız şimdi tam zamanı. Ama dikkat! Bu değişim ihtiyacını sadece anlık heyecanla değil, yapıcı şekilde değerlendirmek önemli. Yoksa sıkıldım diye yaptığınız bir çıkış, sonradan pişmanlık getirebilir.
Gökyüzünde şu an hepimizi etkileyen önemli bir enerji var. İlişkilerde sadakati, uzun vadeli birliktelikleri ve evlilik potansiyelini temsil eden Juno, şu an Başak burcunda ve yükselen derecesiyle kavuşuyor. Bu ne demek ? Aşk, ilişkiler, evlilik, dostluk, kısacası hayatını biriyle paylaşma niyetin varsa, gökyüzü sana dürüstlük testi yapıyor.
Artık tozpembe hayaller dönemi değil. Bu etkiyle birlikte “seviyorum ama”lar açığa çıkıyor. Seviyorum ama uymuyoruz. Seviyorum ama yoruluyorum. İşte tam da burada netlik gerekiyor. Başak burcu detaycıdır, titizdir, gerçekçidir. Bu nedenle ilişkilerde içi boş vaatlere, laf olsun diye kurulmuş yakınlıklara tahammül kalmıyor. Juno da yükselenden geçerken bunu yüksek sesle söylüyor. Seviyorsan belli et ama sadece duyguyla değil, davranışla. Hayatına düzen getirmeyen biriyle romantik hayal kurmak bu dönemde yorar.
Gökyüzünde öyle bir kavuşum var ki, etkileri sadece bir günü değil, sonraki haftaları da içine alacak türden... Mars ile Kuzey Ay Düğümü, astrolojik olarak bakıldığında sıradan bir buluşma değil. Kaderle iradenin, eylemle yönün kesiştiği bir noktadayız.
Mars, hareketi, cesareti ama aynı zamanda öfkeyi ve çatışmayı temsil eder. Kuzey Ay Düğümü ise gitmemiz gereken yolu... Bu ikisi yan yana geldiğinde gökyüzü bize "Şimdi harekete geç ama dikkatli ol" diyor. Özellikle iletişim, ulaşım, eğitim, medya ve komşu ilişkilerini anlatan 3. evde gerçekleşen bu kavuşum, kelimelerin bile kader belirleyeceğini söylüyor. Yanlış bir söz, beklenmedik kapılar açabilir ya da arkanızda kapanabilir. Doğru bir adım ise yıllardır tıkanan bir yolu aniden açabilir.
Ay ve Merkür Aslan burcundayken gökyüzü sahneyi kurar. Duygular da düşünceler de alkış bekler. Herkes biraz daha görünür olmak, fark edilmek, söyledikleriyle etki bırakmak ister. Kalpten hisseder, yüksek sesle dile getiririz. Bu dönem hem kalbinle konuşursun hem aklınla yön bulursun.
Bireysel olarak, bu dönem içindeki sahne ışığını yakma zamanı. Kalpten gelen fikirlerin varsa, dile getirmekten çekinme. Yaz, konuş, anlat. Sosyal medya, sahne işleri, topluluk önünde konuşma, yaratıcı projeler için çok uygun bir atmosfer. Özgüven artar, ifade gücü kuvvetlenir. Bir şey anlatmak istiyorsan dikkat çeker. Ama dikkat ! beğenilme ihtiyacın da artar. Her söz, her bakış alkış bekler. O yüzden eleştiriler biraz daha sert hissedilir. “Fark edilmek istiyorum ama hakkım da verilsin” duygusu öne çıkar.
Cupido Oğlak burcundayken aşk, öyle çiçekle böcekle değil, mantıkla, planla geliyor. Romantizm mi? Önce iş, güç, gelecek planları masaya yatırılıyor, sonra belki bir çay içilebilir! Kalplerden önce kariyer konuşuluyor bu dönemde. Hatta flörtten önce LinkedIn’e girip karşıdakinin profiline göz atma isteği bile doğabilir! “Seviyorum ama bu insan bana uygun mu?” sorusu içten içe hep orada bekliyor.
Görünüş Önemli... Ama Ne Kadar Önemli?
Bu günlerde bireysel olarak “Ben neye adandım?” sorusunu sık sık sorabilirsin. Kendini işe, aileye, bir hedefe ya da bir kişiye fazlasıyla kaptırdıysan, gökyüzü seni biraz geri çekip “Senin yerin ne?” diye düşündürmek istiyor. Başarıya giden yolda yalnızlık, fazla sorumluluk alma ya da içe kapanma gibi duygular baskın olabilir. Ama unutma, adanmışlık güzel şeydir; yeter ki içinde seni tüketmesin.
Bu süreç sana şunu da öğretebilir; Paylaşmayı öğrenmek, ama kendini kaybetmeden. “Ben her şeyi yapayım, yeter ki huzur olsun” diyorsan, bu enerji seni biraz sarsabilir. Belki de artık hem kazandığın parayı hem sevgini paylaşma zamanıdır, ama sınır koyarak. Gökyüzü sana diyor ki; “Kendini koru ama üzerine duvar örme. Güven duymayı da öğren.”
Bu yazıda 25 Haziran’da gerçekleşecek olan Yengeç Yeni Ayı’nı masaya yatırıyoruz. Ama sadece duygusal anlamda değil… Hem evlerimizin içini hem kalbimizi hem de dünya sahnesini etkileyen güçlü bir gökyüzü var. Öyle bir etki ki, bir yandan evi düzenlemek isteyebiliriz, bir yandan “benim gerçek yuvam neresi?” diye sorgulayabiliriz.
Hangi Burçlar Etkileniyor?
Gökyüzü bu günlerde bir çöküşü değil, adeta büyük bir “çözülüşü” fısıldıyor. Güneş Yengeç burcunda, toplumların nabzını tutan 10. evden geçerken; karşısında Koç burcunda konumlanan Neptün ve Satürn'le sert kare açılar kuruyor. Bu astrolojik konumlanma, sadece bireysel değil, aynı zamanda küresel çapta kırılmalara, gizli yapılanmaların çözülmesine ve liderlik koltuklarında derin sarsıntılara işaret ediyor.
Liderler Sahada Tek Başına: İtibar, Tehdit ve Suikastlar
Mars, harekete geçme biçimimizi, mücadele tarzımızı ve enerjimizi anlatır. Bu gezegen şimdi Başak burcuna geçti ve bu da demek oluyor ki artık hayatın detayları bizim için çok daha önemli hale gelecek. Plansız, dağınık, düzensiz işler artık can sıkabilir. Her şeyin yerli yerinde olmasını isteriz. Hızlı adımlar değil, sağlam ve hesaplı adımlar öne çıkar.
Tarım, Sağlık ve Temizlik Gündemde
Bazen aşk kapımızı çalar ama içeriye girebilmesi için bir şeyler daha ister; Sadakat, bağlılık, birlikte yol alma arzusu... İşte tam da böyle bir gökyüzü etkisi altındayız. Son günlerde evren bize “gönül bağlarını” sorgulatıyor. Gerçekten yanında olmak istediklerimizle, sadece alışkanlıktan yanında olduklarımız arasındaki fark, iyice görünür hale geliyor.
Bu dönem, yüzeyde gülümseyen ama içten içe yorgun düşmüş ilişkiler için bir tür sınav zamanı olabilir. Artık pembe gözlüklerle değil, daha gerçekçi bakıyoruz birbirimize. Kim bizi gerçekten seviyor? Kim sadece yanında duruyor ama aslında başka yerlere bakıyor? Tüm bu sorular, zihnimizin kıyısına köşesine usulca yerleşiyor.
Gökyüzü bugünlerde zarif bir romantizm vadetmiyor , sevgiye değil, sadakate bakıyor. Gülümsemelere değil, gözlerin ardında saklanan niyetlere... Venüs ile Juno’nun Akrep burcundaki buluşması, dünya sahnesinde gerçekleri örtbas eden tüm perdeyi aralıyor.
Bu, ilişkilerdeki kırılmaların, güç dengelerinin ve gizli anlaşmaların açığa çıkacağı bir dönem. Her “birlikteyiz” diyen ilişki aslında birlikte mi? Her sözleşme gerçekten adil mi? Her uzlaşı, gerçekten kalpten mi geliyor? Artık bunu saklamak kolay değil. Gökyüzü, maskelere tahammül etmiyor.
Bu yaz gökyüzüne baktığımızda harita adeta bağırıyor: “Yengeç yazı geldi!” Yükselen burç Yengeç, 1. evde Merkür, Güneş ve Jüpiter de bu burçta. Yani bu yaz aile, vatan, güvenlik, aidiyet ve ev temaları her şeyin önüne geçiyor. Tatil planları değil sadece, ev içinde yapılan küçük düzenlemeler bile ruhu doyuracak cinsten.
Beslenme alışkanlıkları değişebilir, anne-çocuk ilişkileri gündeme gelebilir, yerli turizm ve doğaya dönüş temaları yükselebilir. Hatta bu yaz yemek tarifleri, organik pazarlar, doğa kampları gibi konuların konuşulmadığı bir ortam düşünemiyoruz.
Gökyüzünde Güneş’in MC (Tepe Noktası) ile paralel olduğu günlerdeyiz. Yani kozmik sahnede ışıklar yeryüzündeki belli başlı figürlerin üzerine çevriliyor. Güneş, astrolojide liderliktir, kimliktir, görünürlüktür. MC ise toplum önündeki rolümüz, kariyerimiz ve zirveye uzanan yolumuzdur. Bu ikisi birleşti mi? Sahneye çıkıyoruz.
Ama bu öyle sıradan bir sahne değil. Spotlar güçlü. Ve bu sefer sahne İkizler burcunda kuruluyor. İletişim, medya, fikirler, konuşmalar, yazılar ve gençlik... Hepsi bu sürecin başrol oyuncuları.
Bu ara birine tutulursan, “Acaba fazla mı belli ettim” diye hiç düşünme. Çünkü gökyüzü fısıldıyor, “Saklama artık şu kalbini, ver elini de çık sahneye” diyor. Aşkı gizli saklı yaşamak yok bu dönem. Beğendiğini göstereceksin, sevdiğini sahipleneceksin. Ha bir de küçük not, o alkışları da hak edeceksin. Çünkü gökyüzü romantizmi mum ışığı değil, spot ışığı altında yaşamak istiyor.
Bu dönem kurulan aşkların tadı bir başka. Öyle mesajla kalp atıp geçmekle olmuyor. İki lafın belini kıracak, el ele sokakta yürüyecek, bir “O benim” bakışı atacaksın. İlişkilerde özgüven yükseliyor, karşılıklı destek şart oluyor. Sen başarıya koşarken o arkandan gelecek, o tökezlediğinde sen kaldıracaksın. Yani aşk sadece kalp işi değil, omuz omuza bir ekip işi bu ara.
Bazı dönemler vardır, sanki hayat seni içten içe bir yerden çekiştirir. Kendini “bu da mı başıma gelecekti” diye söylenirken bulursun. Ama bir yanın da biliyordur aslında... Bu gelişmeler öyle rastgele değildir.
İşte gökyüzü şu sıralar, o “tesadüf sandıklarımızın” aslında ne kadar kadersel olduğunu fısıldıyor. Sebebi de Sirius. Gökyüzünün en parlak yıldızı, ama etkisi öyle pırıltılı değil... “Daha çok içini titreten cinsten!”