Gökyüzü biraz yavaşlıyor... Hayat şöyle bir duruluyor. Çünkü Ay, Boğa burcunda ilerliyor. Bu günlerde hepimiz biraz daha keyif, huzur ve konfor arayışına gireriz.
Ne yalan söyleyeyim, tatlı krizleri, bol bol yeme isteği, rahat koltukta miskin miskin oturmak tam bu günlerin havası. Açlık mı? O da ne? Her şey o kadar cazip ki… Özellikle diyet yapmak gibi bir niyetin varsa, ertele derim. Çünkü bu günlerde ne başlarsan uzun vadeli olur ama iştah da ikiye katlanır, irade sınanır.
Gökyüzü şu günlerde adeta yüksek sesle uyarıyor bizi: “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.” Uranüs ile Plüton arasındaki uyumlu üçgen açı, hayatımıza yepyeni bir sayfa açıyor. Ama bu bir kopuş değil. Aksine, bizi içten içe değiştirecek, kalıcı ve güçlü bir dönüşüm süreci.
Şimdi bu iki gezegenin bize ne anlattığına biraz yakından bakalım.
4 Temmuz 2025’te başlayan ve 8 Eylül’e kadar etkisi altında olacağımız bu geçiş, gökyüzünün en ilginç dengelerinden birini sahneye taşıyor. Satürn ve Uranüs altmışlık açıyla el sıkışıyor. Yani biri “kural koyucu”, diğeri “kural yıkıcı” olan bu iki gezegen, bu kez birlikte çalışmaya karar veriyor. Ve işte tam da bu yüzden, bu yaz mevsimi bazılarımız için önemli bir yapılandırma süreci olabilir.
Geçmişin geleneksel değerlerini çöpe atmadan, yeni fikirleri hayata geçirme zamanı. Bu gökyüzü altında, “Ben bunu yaparım ama eskisini de tamamen silmeden…” diyebilirsiniz. Özellikle uzun süredir ertelediğiniz yapısal değişimler — bir ev yenilemek, kariyerde yön değiştirmek, teknik bir konuda eğitim almak gibi — artık daha gerçekçi ve uygulanabilir bir hale gelebilir.
Gökyüzü bu hafta sessizce ama çok net bir mesajla kapımızı çalıyor. 17 Temmuz’dan itibaren sahneye çıkan Alpherg yıldızı, adını çok duyurmadan ama etkisini derin derin hissettirerek bizi bir yol ayrımına getiriyor. Sanki görünmeyen bir el omzumuza dokunuyor ve kulağımıza fısıldıyor; “Hazır mısın?”
Alpherg, eski Babil'de "Kullat Nuni" yani “Balıkların Bağlandığı Kordon” olarak biliniyordu. Ne güzel bir isim değil mi? Geçmişle geleceği birbirine bağlayan o incecik, görünmez bağ… İşte bu dönem de tam olarak böyle bir şey. Ruhen, zihnen, kalben… Artık ne saklıysa ne ertelendiyse yüzeye çıkmak üzere.
Yine geldi çattı, zodyağın en çok konuşulan dönemlerinden biri; Merkür retrosu! Ama bu biraz farklı. Çünkü Merkür, sahnenin başrolü Aslan burcunda geri gitmeye karar verdi. Peki, bu retroda bireysel ve global anlamda neler yaşanır? Gelin birlikte göz atalım…
Bireysel Etkiler: Herkes Kendi Sahnesinde
Haziran sonu ve temmuz ortası derken gökyüzünde ciddi bir hareketlilik başladı. 12 Temmuz’dan 29 Kasım’a kadar Satürn, yani “büyük öğretmen”, retroya giriyor. Peki, bu retro bize ve dünyaya ne anlatıyor? Sadece teknik terimlerle değil, hayatın tam içinden bir bakış açısıyla konuşalım.
Satürn: Sınırlar, Sorumluluklar ve Hayatın Gerçek Testi
Temmuz ayında gökyüzü adeta “bir dur, düşün, yavaşla” diyor. Hani bazen hayat hızlı akar, her şey üst üste gelir, sen de durup şöyle bir nefes almak istersin ya… İşte Temmuz’da gökyüzü tam olarak bunu söylüyor bize. Çünkü bu ay bir değil, birkaç gezegen birden retroya giriyor veya zaten retroda yolculuğuna devam ediyor. Peki bu ne anlama geliyor? Gel, hep birlikte hem gökyüzünün dilini çözelim hem de bu yavaşlayan tempoyu hayatımıza nasıl uyarlayabiliriz, ona bakalım.
Önce kısa bir hatırlatma: Retro dediğimiz şey aslında gezegenlerin geri gitmesi değil, Dünya’dan bakınca öyle görünmeleri. Ama bu “geri gidiş” etkisi, hayatımızda eski konuların, geçmişte bırakılmış meselelerin yeniden gündeme gelmesini sağlıyor. Yani gökyüzü sanki eski bir defteri açıyor ve “Bak bakalım burada neyi unutmuşsun, neyi toparlaman gerekiyor?” diye soruyor.
10 Temmuz’daki Oğlak dolunayı hayatlarımızda önemli taşları yerinden oynatıyor. Ay, haritanın tepe noktası olan 10. evde parlıyor. Karşısında ise Yengeç burcu yer alıyor. Bu gökyüzü düzeni bize açıkça şunu söylüyor: “İş mi, ev mi? Kariyer mi, aile mi?” Hayatımızın iki önemli alanı terazinin iki kefesi gibi karşımıza çıkıyor. Devlet-halk ilişkileri, ebeveyn sorumlulukları, çocukların eğitimi, barınma ve gelecek kaygıları gibi meseleler gündeme oturabilir.
Finansal açıdan bakarsak, Oğlak burcunun toprak elementi oluşu paranın değerini bilen, tutarlı ve sağlam adımlar atılması gereken bir döneme işaret ediyor. Bu dolunayla birlikte finansal güven ihtiyacımız artabilir. Harcamalarda savurganlık değil, ihtiyaç odaklı bir yaklaşım ön planda olacak. Toplumsal ölçekte olduğu kadar bireysel ölçekte de herkes kendi evini, yuvasını, köklerini, ailesini sorgulayacak bir dönemden geçiyor.
Toprak elementi yüksek olduğunda evren bize "ayaklarını yere bas", "gerçeklerle yüzleş", "sabret" ve "emeğini göster" der. Bu dönemlerde işler yavaş ama sağlam ilerler. Ancak dikkat! Her şeyin bir sınırı var. Toprak fazlalığı, bizi sadece güvenli olanı seçmeye, konfor alanına yapışmaya ve değişimden korkmaya itebilir. İşte tam da burada, inatlaşmak büyük bir hata olur.
Bireysel Etkiler
Bireysel Etkiler:
Venüs’ün İkizler burcuna geçişiyle birlikte, aşk ve ilişkilerde "akıl" ön plana çıkıyor. Artık kalbimizi fetheden ilk şey bir çift güzel söz, zekice yapılmış bir espri ya da entelektüel bir sohbet olabilir. Bu dönemde flörtler daha hızlı, daha yüzeysel ama bir o kadar da eğlenceli geçebilir. Aşkı konuşarak, yazışarak ve düşünerek yaşayacağız.
Venüs–Satürn Sekstili !Bu geçiş, kalbin hem sevgiye hem güvene ihtiyaç duyduğu bir dönem. Ama öyle yüzeysel “beni seviyor mu sevmiyor mu” halleri değil. Gerçekten yanında biri olsun istiyorsun. Sana değer versin, ama o değer sadece sözde kalmasın, davranışlarıyla göstersin.
Eğer bir ilişkin varsa, bu günlerde içten içe daha fazla bağlılık ve güven arayabilirsin. "Birlikte nereye gidiyoruz?", "Bana gerçekten sırtını yaslıyor mu?" gibi sorular aklında döner durur. Ama sadece talep etmezsin; bu transitte sen de karşındakine daha çok destek olmak, onun hayatını kolaylaştırmak istersin. Yani sevgi, fedakârlıkla el ele gider.
8 Temmuz itibarıyla gökyüzünde yepyeni bir defter açılıyor. Uranüs, 84 yıl sonra İkizler burcuna geçiyor. Ve evet, bu öyle "bir burcun değişmesi" gibi geçiştirilecek bir şey değil. Bu bir çağ değişimi. Özellikle fikirlerde, iletişimde, teknolojide ve eğitimde “bildiğimiz her şey” testten geçecek.
Peki kimleri en çok etkileyecek bu değişim? Öncelikle değişken burçlar: İkizler, Yay, Başak, Balık. Bu burçlarda Güneş’in, Ay’ın, yükselenin ya da Ay düğümlerin varsa, kulak kabart. Çünkü bu dönem ya seni bambaşka bir versiyonuna dönüştürecek ya da mecburen dönüşmeye zorlayacak!
Bazı zamanlar vardır, insan neye inandığını bilemez. İçinden bir ses “bir tuhaflık var” der ama tam da ne olduğunu çıkaramaz. İşte Neptün retrosu, o belirsizliğin içini açan, gözümüzü hayalle gerçeğin tam ortasına diken bir dönemdir. Şimdi o dönem başlıyor.
Neptün yılda yaklaşık beş ay geri gider. Ve bu dönem, öyle hemen fark edilen, olaylı bir süreç değildir. Sessiz ilerler ama etkisi derinden gelir. Gerçeklerden kaçtığımız, görmek istemediğimiz, üstünü örttüğümüz her şey bu süreçte su yüzüne çıkmaya başlar. Belki yıllardır “hayalim” diye tuttuğun bir aşk, aslında senin için sadece bir sığınaktı. Belki güvenli sandığın bir kariyer planı, ruhunu hiç de beslemiyordu. Şimdi bunlarla yüzleşmek gerek.