Abdullah Ağar: İnsanlığın sırtındaki nükleer hançer

Savaşın iki temel parametresi;

1-Manevra Kuvvetleri.

Ukrayna Ordusu sonbahara kadar bir milyon olduğunu iddia ettiği bir gücü devreye sokacağını söylüyordu. Bunun ne kadar olduğunu bilmediğimiz bir kısmının taarruz inisiyatifiyle devreye girdiğini görüyoruz.

2-Ateş desteği.

Son kertede mevcut ayak uyumunu bozan temel parametre de manevra güçleriyle birlikte zaten buydu. Ve kendini göstermeye başlamıştı. Bunlar;

ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın Ukrayna Ordusuna verdiği;

-          İsabet oranı son derece yüksek,

-          Tahrip gücü fazla,

-          Uzun menzili,

-          Pratik, dayanıklı, eğitimli askere kullanımı kolay, hareket kabiliyeti yüksek ve dayanıklı ateş destek vasıtaları.

Bunların içinde;

-          İngilizlerin verdiği 50 ila 520 km menzili M-270 MRLS,

-          ABD’nin verdiği 92-310 km menzilli HIMARS,

-          Yine ABD’nin verdiği Escalibur mühimmatıyla titanyum alaşımlı 45 km menzilli M-777 howitzerler

-          Ve Fransızların verdiği 55 km menzilli Ceaser 155’likleri sayabiliriz.

Bunları neden saydım ve neden önemliler?

Bunlar savaşın fantastik silahlarından öte uzadıkça uzayan savaşın ve sahanın yalın üstünlük ve güç sağlayan, savaşı bizzat yapan ve manevra gücünü oluşturan kolorduların, tümenlerin, tugayların, alayların kontrolünde olan silahlar. Yani savaşın, savaşın temel iki unsuru ateş ve manevranın iki ana parçasından biri.

İşte Ruslar, Ukrayna Ordusunun bu ateş destek etkisine muharebe alanlarında aradıkları karşılığı veremediler. Rusların elindeki ‘D’ serisi toplar, ABD, İngiliz, Fransızların verdiği bu silahların karşılığı olamadılar.

Bu durum kabaca şuna benzer:

Coni İvan’ın taş atıyor. Taş, İvan’ın başına donk diye vuruyor. İvan buna karşılık Coni’ye taş atıyor, ama altığı taş Coni’nin ayaklarına bile değmiyor.

Ateş destek vasıtaları bir savaşın belirleyici unsurudur. 2020 Karabağ savaşında verilen zayiatın % 80-90’ı ateş destek vasıtaları ile verdirilmiştir. Bütün konvansiyonel savaşlardaki durum da, zayiat oranları da aşağı yukarı budur.

Sanırım Rusların yaşadığı durumu doğru anlatabilmişimdir. Gözüken o ki; Ukrayna Ordusu kendisine verilen bu silahlarla, etkili olabildiği alanlarda, Rus Ordusunu, etkili menziline girmeden ateş altına almayı ve ağır zayiat verdirmeyi başarabilmiştir.

Bunun ispatı da Harkov’un kuzey, doğu ve güneydoğusunda yaşanan ve Ukrayna Ordusunun toprak kazanımıyla gelişen ve devam eden süreçte görülmektedir.

Mikoleyev-Kherson cephesinde asıl karşı taarruzu beklenen Ukrayna Ordusu, operasyonel seviyede aldatma ve şaşırtma tedbirlerini de hayata geçirerek İzyum (Üzüm) ve Liman bölgelerinde Rus ordusuna karşı taarruza geçerek, büyük bir başarı elde etti.

Bu başarı sadece Rusların toprak kaybına ve verdikleri zayiata karşılık gelmiyor. Moral, inanç, özgüven ve disiplin değerlerinde bir inişe karşılık gelirken…

Ukrayna Ordusunun;

-          İlk defa kendi gücüyle Rus Ordusunu bu kadar geniş bir alanda geriye atmasına,

-          Bölgesel inisiyatifi ele geçirmesine,

-          Moral, inanç, özgüven, irade, hiyerarşi ve irade değerlerinde bir artışa karşılık geliyor.

O zaman soru!

Kendisi her ne kadar taktiksel bir manevra olarak tanımlasa da operasyonel konvansiyonel alanda bir geri çekilme yaşayan ve açıklamasa bile ciddi zayiat verdiği gözüken Rus Ordusu ve Devleti ne yapacak?

İşte tam bu evrede şunları gördük:

1-      Putin 4 bölgeden referandum yapacağını söyledi, bu referandumu yaptı ve BM’nin vetosunu da engelleyerek uluslararası hukuka, hakkaniyete ve Ukrayna’nın egemenliğine halel getirecek şekilde bu 4 bölgeyi ilhak etti. Bunu da katılım oranları son derece düşük (savaş öncesi nüfusa oranla yüzde 3-5) ama kabul oranları son derece yüksek (kabaca yüzde 95-97) bir referandumla yaptı. Böylece savaşın kavramlarını değiştirdi. Üstüne bu bölgeleri nükleer himayeye dahil etti Artık, bu 4 bölge Ruslara göre nükleer kalkanlı Rus toprağı! Yani Ukrayna Ordusu, buraya taarruz ederse (-ki şu an taarruz ediyor) Ruslara göre Rus topraklarına saldırmış olacak.

Yani Ukrayna ordusu buralar için taarruz gerçekleştirdiğinde Rusya’ya göre Rusya’ya saldırmış olacak. Hele bir de bunları yaparken, Rusya’nın mütekabiliyet üretemediği, geri çekilmek zorlayan Batı menşeili silahlar desteğinde yapınca, taktik nükleer riski ayyuka çıkacak. Bu da sadece nükleer silahların kullanımı değil, ‘farkında mıyız bilmiyorum ama’ savaşın başka alanlara, katmanlara, biçimlere sıçraması demek!

2-      Putin savaşı şu ana kadar devletin ve ordunun kaynaklarını kullanarak yürütmüştü. Şimdi ‘Kısmi Seferberlikle’ milletin kaynaklarına başvurdu. Böylece artık savaşı yürütmek için milletin kaynaklarını kısmen de olsa kullanmak zorunda olduğunu kerhen kabul etmiş oldu. Sonra da bu kısmi seferberliğe bankacılık, finans, iletişim sektörlerinde çalışan ve ülkeden çıkma/kaçma potansiyeli olan kritik sektörleri rahatlatmak istedi. Ayrımcılık/sektörel kapitülasyon kokan bu tedbir Rusya’da yaşanan bir başka zafiyete karşılık geliyor.

Bu seferberlikle yaklaşık 300 bin kişiyi askere alacak. Bunları da yeni oluşturduğunu düşündüğü yaklaşık 1.000 km’lik temas hatlarının (oynak/kabul edilmeyen sınırın) geri bölgesinde kullanacağını söyledi. Bu da ilginç bir rahatlatma biçimi. 

3-      Bu evrede Putin bir başka talimat daha verdi.  Ukrayna Ordusundan ele geçirdiğiniz Batı menşeili konvansiyonel silah ve mühimmatları inceleyerek, tersine mühendislikle mütekabilini ve/veya daha üstününü yapın!

Bu da en başta değindiğimiz, başta ateş destek vasıtaları, savaşta yaşadıkları konvansiyonel hassasiyet ve zafiyetlere karşılık geliyor.

4-      Ve Putin’in en kritik hamlesi ya da tehdidi-blöfü bütün bunlarla birlikte geldi.

Nükleer silah kullanma!

Sorumuz şuydu:

Konvansiyonel savaş alanlarında Ukrayna Ordusunun önce dengeyi sağlaması, ardından cephenin kuzeyinden ‘genel bir karşı taarruz olmasa da’ büyük bir karşı taarruza geçmesi karşısında gerileyen, tutunamayan Rus Ordusu, Putin ya da Rusya ne yapar?

Ukrayna Ordusunun bu karşı taarruzu büyük bir bozguna/geri çekilmeye sebep olamasa da, ele geçirdiği alan şimdilik 7-10.000 km2’ye karşılık geliyor. Kesinlikle az değil. Bir diğer tarafıyla bu taarruzla Liman bölgesinde Rus Ordusunun 5.000 civarında askerini kuşatmış durumdalar ve teslim olmaya zorluyorlar. (-Ki kazanımları sadece bu ikisi değil. İnançta, moral üstünlüğünü ve taarruz inisiyatifini ele geçirmiş durumdalar. Bu savaşta çok önemlidir.)

Eğer Ukraynalılar bu 5.000-5.500 Rus askerini esir almayı başarırlarsa nükleere karşı canlı kalkan dahil, pek çok amaç için kullanmaya kalkabilirler.

/

Bütün. Bunlardan sonra şunu söylemek gerekiyor.

Bu aslında bu savaşa dair hiçbir zaman unutulmaması gereken bir yalın gerçek!

Rusya bu savaşı kaybetmeyi kesinlikle düşünmüyor, bunu kabullenemez. Çünkü bu onun için  jeopolitik bir savaş. Jeopolitik bir karşılık veriyor, jeopolitik bir amaç, zafer arıyor. Şimdi buna bir de ‘Rusya’nın onuru’ eklendi.

Rusya artık Ukrayna’da bir jeopolitik savaş, bir onur savaşı yapıyor.

Kaybedemez!

Kaybetmeyi bile düşünemez.

Ancak uyutulabilir!

Ya da kendi isterse uyuyor numarasını yapmaya zorlanabilir. Siz buna astarı yüzünden pahalıya gelen bir gerçek karşısında onurlu bir çıkışa razı olmak da diyebilirsiniz.

Ama savaş hala bu noktada değil.

Bir başka soru da şu:

Bu Nükleer belirsizlik, blöf ya da tehdit Ukrayna ordu ve devletini nasıl etkiler? Kabullenirler mi? Blöf mü, gerçek mi, vatan mı, onursuz bir kabulleniş mi?

Silah ve savaş yordamıyla bu belirsizliği deşerler mi?

Savaşın bu evrede en zor sorularından biri budur.

/

Peki ya, kurgu savaş, Rusya’nın çaresizliğinde taktik nükleer silah kullanmasına yol açan yeni bir kurgu tuzağa dönüşür mü? Yani Atlantik, taktik nükleer kullanımı için Rusya’nın önüne (cehennem) yolunun taşları döşer mi?

Bu yanıyla Batı hala bir fırıldağın, bir türbülansın içinde:

Bakın Rusya’nın nükleer tehdidinden sonra iki cümle:      

Satış kokan, yem eden, adam değil ülke satan, gelgel eden, tuzağa çeken cümleler:

-          Financial Times’a konuşan ismi saklı ABD’li Yetkili: “Rusya'nın Ukrayna'da nükleer silah kullanması ABD'nin nükleer misillemesine yol açmayacak. Geleneksel askeri müdahaleler yürürlüğe girecek.”

-          Almanya Şansölyesi Scholz: (Almanya, Ukrayna’ya neden tank vermiyor?) “NATO, Rusya ile savaşa girmek istemiyor. Bu çok tehlikeli bir savaş. Ukrayna’yı destekliyoruz fakat bunu gerilime yol açmayacak şekilde yapıyoruz. NATO ve Rusya arasında bir savaş felaket olur.”

-          Biden de nasıl konuştuğunu sanırım hepiniz biliyorsunuz.

/

Bir de şu var:

Sonuçta ortaya çıkan bu fiili durum sözünü sahada söyleyen ve artık taarruz inisiyatifi üreten Ukrayna ordusu için kesinlikle kabul edilebilir değil.

Peki Ukrayna Ordusunun taarruz inisiyatifi ürettiği bu evrede, Ruslar Ukrayna Ordusunu taarruzla üzerlerine çekip taktik nükleer silahla(rla) Ukrayna Ordusunun omurgasını kırmaya kalkarlar mı?

Peki bu şekilde bir taktik nükleer silah kullanma, konvansiyonel savaşı kaybetmeyi, ordusunun korkaklığını kabul etme anlamına gelmez mi?  

/

Ve final!

İşte tam bu sırada tarihin kaydettiği en asimetrik hamlelerden biri geldi.

Rusya’dan başta Almanya olmak üzere Avrupa’ya doğalgaz taşıyan ve taşıyacak stratejik boru hatları Kuzey akım 1 ve 2’ye ‘kedidir o kedi’ bir sabotaj yapıldı.

Ve artık savaş bir başka şekle büründü.

Jeopolitik akılların stratejik eylemlerle jeopolitik akılları etkileyemeye/maniple etmeye soyunduğu kritik döneme.

Son tehdit de Irak işgalinin altın çocuğu, CIA’nın sabık patronu ABD’li Em Org Patreus’tan geldi. “Rusya şundan emin olsun. Ukrayna 'da nükleer silah kullanır ise ABD hava kuvvetleri bir kaç gün icinde Rus ordusunu yok edecek."

Saygılarımla