Geçen hafta sonunda ABD’nin Almanya’daki Ramstein Hava Üssü'nde savunma bakanları dahil olmak üzere 30 ülkenin üst düzey güvenlik bürokrasisinin katıldığı son derece önemli toplantı vardı.
"Ukrayna Savunma Temas Grubu Toplantısı" adıyla icra edilen müzakerelerde, temel olarak Ukrayna Savaşı, savaşın gidişatı ve savaşa sağlanacak destekler konuşuldu. Bu görüşmelerin de özellikle Ukrayna’ya sağlanması öngörülen "tanklara" odaklandığı anlaşıldı.
Batı’da dönem dönem İslam dinine, İslam dininin kutsallarına yönelik eylemler, saldırılar, hakaretler yapılır. Bunlar bireysel ya da örgütsel olduğu sürece konjonktüre ve duyarlılıklara bağlı olarak tepki çeker, kimi kere görmezden gelinir, kimi de nazarı dikkate alınmaz. Ancak, egemenlik alanlarında bu tür eylemlerin icra edilen ülkelerin bu olaylara nasıl yaklaştıkları ve süreçleri nasıl yönettiklerine bakılır. Buradan ırkçılık, nefret, soykırım, teolojik suçlar/eylemlerle ilgili devletlerin yaklaşımlarına bakılır, siyaset ve stratejileri okunmaya çalışılır.
Yine benzer bir sürecin içindeyiz. İçinde teolojik nefret, Batı menşeili radikalizm, ırkçılık ve nefret suçları barındıran Kur’an-ı Kerim yakma ve terör örgütü YPG/PKK’nın yandaş eylemleri üzerinden İsveç’i, İsveç’in siyaset ve stratejilerini okumaya çalışıyoruz.
Dün de yazmıştım. Rusya son derece radikal ve riskli bir kararla, Ukrayna Savaşı'nın komutanını değiştirdi. Rusya Savunma Bakanlığı bu görev değişikliğini;
- Özel operasyonun liderlik seviyesindeki artış,
Rusya, "Özel Operasyon" dediği, hâlâ bir türlü savaş diye tanımlamadığı Ukrayna Savaşı’nın başına Genelkurmay Başkanı Valeri Vasilyeviç Gerasimov’u getirdi.
Gerasimov:
Bu savaşın sonu ne olacak?
Dünyayı nasıl etkileyecek?
Putin’in "Teolojik Gerekçeli Ateşkes Çağrısı" daha önce hiç olmamışlık, farklılık, savaşın geleceğine dair yeni öngörüler ve umut üretmesi nedeniyle çok konuşuldu.
Putin’in "Rusya’nın dünyadaki tüm Ortodoksların Patriği olarak kabul ettiği" Moskova Patriği Kirill’in çağrısına uyarak emrettiği ifade edilen, Rus Savunma Bakanı Şoygu'ya hitaben yazdığı ve Kremlin'in internet sitesinde yayımlanan emirde şu ifadeler vardı:
Dün; "Türkiye, Suriye rejimiyle barışır ve bir iş birliği ortaya çıkarsa Türkiye’nin Batı ile ilişkilerinde yeni bir gerilimin baş göstermesi kaçınılmaz gözüküyor" demiştim. Sonuçta Atlantik'iğin, Türkiye’nin Rusya’nın arabuluculuğunda Suriye Yönetimi ile geliştireceği olası inisiyatifleri kabullenmesi, sineye çekmesi, hazmetmesi çok kolay değil.
Ortaya çıkan durum kendi tercihleri ya da hatası. Ortaya çıkabilecek olası sonuçlar ya da böyle bir arayışın üreteceği etki onlar için kabul edilmesi zor bir gerçeğe karşılık geliyor.
2022 yılının son günlerinde yaşanan en önemli gelişmelerin başında hiç şüphesiz MSB Hulusi Akar ve MİT Başkanı Hakan Fidan’ın Moskova’da Suriyeli mevkidaşları ile görüşmesi gelir.
11 yıldır süren Suriye İç Savaşı'nın kutuplaşmış ve karşıtlaşmış iki tarafın karar hiyerarşisinde zirvedeki makamlarının Rusya’nın arabuluculuğunda bir araya gelmesi, üretebileceği sonuçlar açısından son derece önemli ve hassas karşılıkları var.
Hâlâ ortaya çıkmamış bir karar odağının yönlendirildiği anlaşılan Avrupa’nın göbeğindeki YPG/PKK yandaşlarının estirdiği tedhiş "korkutma, dehşet verme, yıldırma" rüzgârı sadece Fransız devletinin egemenliğini, kamu düzenini, hukukunu, toplumsal huzurunu hedef almadı. Yayıldı, "bir güç gösterisine", "hesaba çekmeye" ve "meydan okumaya" dönüştü. Ortaya çıkan bu durumun sadece Fransa’da değil bütün Avrupa’da bir sorgulamaya neden olacağını düşündüğümü de söylemiştim.
İşlerine çok yarasa, menfaat, çıkar ve hesaplarına ne kadar hizmet etse bile nereye kadar?
Avrupa kendi beslediği ve kullandığı YPG/PKK terör örgütünün Avrupa’nın göbeğinde kendisine;
- Güç gösterisi yapma,
Son 10 gün içerisinde, Türkiye’de savunma ve uzayı ilgilendiren bir dizi gelişmeye tanık olduk.
Bunlar içerisinde;
Hakkâri Dağ ve Komando Tugayı’nda üçüncü yılımdaydım. İbrahim Uzman o zamanlar göreve yeni başlamış ve bölüğümüze atanmıştı. Geldi… Tanıştık önce, sonra konuşmaya başladık ve konuştukça birbirimize yakınlaştık. Konuştukça, birbirimizi tanıdıkça, havasını-kafasını gördükçe, anladıkça, birbirimize kanımız ısınmıştı. Nedendir bilmem, arkadaşlığı, cana yakınlığı iyi gelmişti.
Böylece kaynaşmaya başladık. Ama asıl kriter görevdi, vatan aşkıydı, mücadele ruhu, delikanlılık, onurlu olmak, görev yapma; zorlukları, fedakarlığı ve ölümü karşılama şekliydi.
FETÖ’den doğru dersi çıkaramayan top atılsa uyanmaz.
Akıldan çıkartmak mümkün mü?
"Türkiye’nin bir enerji merkezine dönüşme çabası" ve attığı adımlar gerek Avrasya gerekse Atlantik dünyasında oldukça kapsamlı analizlere, hararetli yorumlara neden oluyor.
Bölge coğrafyasına ve enerji jeopolitiğine yön verecek bu önemli konuyu irdelemeleri, kendi açılarından olur ve olmazlarına bakmaları son derece anlaşılabilir.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya alınma işini neden sadece İsveç ve Finlandiya ile görüşüyoruz?
Neden içinde büyük bir jeopolitik kazanım barındıran bu konuyu sadece ‘kazananların’ küçük tarafıyla görüşüyoruz?