Joe Biden tekrar başkan olur mu?

0:00/ 0:00

Türkiye 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlere odaklanmış ve dünyadaki pek çok kesim; "2023 yılında yapılacak en önemli seçim" nitelemesinde bulunmuşken, "2024 yılında dünyadaki en önemli seçim" olarak niteleyebileceğimiz bir seçim de ABD’de de var. Ve 82 yaşındaki Biden, bu seçimlerde de aday olacağını açıkladı.

Türkiye’de yapılan seçimler "hükümetin değişmesi üzerinden" neden olabileceği olası tercih, siyaset, strateji değişimi ve farklılıkları ya da "hükümetin değişmemesi üzerinden" değişmezlerin gelişmesi ve evrilmesi, küresel ve bölgesel dinamikleri, jeopolitiği derinden etkileme ve değişimlere neden olma potansiyeliyle en önemli seçimler olarak tanımlanıyordu.

Etki, katman ve güç alanları farklı olsa da benzer bir tanımlama ve değer biçme ABD’deki seçimler için de geçerli.

Trump’ın ABD kurulu düzeniyle karşıtlaşmayı göze alarak icra ettiği başkanlık dönemi, karşısına aldığı kurulu düzenin de marifetiyle Joe Biden'ın, Demokratların zaferi ile sonuçlanmış ve mental yetersizlikleri olduğu görülen, ancak kurulu ABD düzeniyle uyumlu hatta o düzenin beklentilerine göre hareket eden bir seçim sonucu, başkan profili üretmişti.

Macron’un, "ABD’nin stratejik önderliğini terk ettiği gerekçesiyle NATO’nun beyin ölümü gerçekleştiği sözüyle özdeş" Trump’ın rasyonalist ve içe kapanmacı politikaları mı doğru yoksa ABD’nin Biden eliyle uygulamaya çalıştığı ve kurulu düzenin direttiği küresel hâkimiyetçi politikalar mı doğru, bunu dünya, ABD pek konuşup tartışmadı, ama Biden’ın iktidara geldiğinden beri uyguladığı küresel politikalar, bunun neden olduğu kazanımlar, maliyetler, ulaşılan/ulaşılmaya çalışılan sonuçlar son derece tartışmalı.

Ortaya çıkan gerilim, belirsizlikler, nükleer dehşetin hortlaması ve dengesizliği ortada…

Ama öncelikle şunu ayrı bir yere koymak gerek. Kurgusal karakter taşıyan Ukrayna-Rusya Savaşı ve bu savaş üzerinden Atlantik eksenindeki pek çok oynak taşın hizaya girmesi, ABD menfaatleri ve küresel imparatorluğu adına büyük bir kazanım.

Ancak bu yeterli mi?

Çünkü başat olmanın raconu; ne yazık ki bir kurgu savaş ve onun sağladığı avantajlarla kesilmiyor. Bugün dünya büyük bir hızla çok kutupluluğa gidiyor ve ABD’nin elinde bu çok kutupluluğu Atlantik ve Atlantik karşıtlığına indirgeyebilecek bir jeopolitik akıl ve etki yok. Ortaya koyduğu etki bir manipülasyon tadında ve müttefikleri için gerçek bir güven sunmuyor. Çünkü işin içinde müttefiklerinin menfaatlerini ve güvenliğini göz ardı eden ciddi bir bencillik ve nobranlık var.

Bu açıdan bakıldığında Trump ve Biden’in küresel siyaset ve stratejilerinin birbirine yakınlaştığı söyleyebiliriz.

***

ABD Başkanı Biden, dört yıl sonra “Başladığımız işi bitirmemize izin verin” sözleriyle sona eren Twitter mesajında ABD başkanlığına aday olduğunu tekrar duyurdu.

Biden ve ekibi zamanca örtüşmelere (belki bir dogma) dikkat ediyor, inanıyor olmalı.

***

Şimdi…

Açıkça söylemek gerekirse bu açıklama Demokratlar içinde "en azından şu an için" Biden’dan daha ideal bir başkan adayı olmadığı gerçeğini ortaya koyuyor. Oysa Biden 2020’de aday olduğunda tek dönemlik bir lider olacağının işaretlerini vermiş, geçmişle gelecek arasında bir köprü olacağını dile getirmişti. Hoş, Biden’ın başkanlık döneminde yaptıklarına bakınca ABD vatandaşları (en azından kendi tabanı ve stratejik uyumluları) açısından yaptıkları yeterli, en azından sicili temiz görülüyor. ABD’de de eskimeye yüz tutmuş ve artık yetersizlik üreten altyapı yatırımlarına onay vermesi, işsizliği düşürmesi, enerji sorunlarını ve dönüşümü gerçekleştirme yönünde ürettiği çözümler, demokrat ve diplomatik yüzü ve hepsinden önemlisi ABD müesses nizamının beklentilerine cevap verecek şekilde siyaset ve stratejiler üretmesi ve buradan kazanç fayda üretmesi...

Ancak…

Biden’ın tekrar seçim yarışına girmesi halinde -ki artık girmiş gözüküyor- akla gelen bazı sorular var.

Ve bu liste çok uzun…

İlk sorular: 

- Bu kadar yaşlı bir başkanın ABD ülkesini ve ABD’nin devam ettirmek istediği küresel imparatorluğunu ve yaşanacak mücadeleleri yönetmesi mümkün mü?

-  Bir diğer tarafıyla bu mücadeleyi yürüteceği müttefiklerine güven vermesi, himaye sağlaması, risk ve menfaat paylaşımını adil yapması, otorite, dinamizm, imaj, irade ve güç üretmesi mümkün mü?

- Biden’ın yaşadığı mental sorunlar ya seçim yarışında kendisini gösterirse… Ata ters binmeye kalkan bir Biden, sadece seçimi kendine kaybetmekle kalmaz, Demokratlara, kurulu düzene ve bağımlı müttefiklere, kavramlara, teolojik yaklaşımlara, siyaset ve stratejilere de kaybettirir.

- Peki seçilmesi halinde Biden, ABD ve ABD'nin küresel çıkarları adına soluksuz bir sürecin yaşanacağı yılları götüremezse ne olur? Sonuçta mesele yalnızca sübvanse edilen mental sorunlar değil. Ömrü uzun olsun, ama ya yaşamını başkanlığı döneminde yitirirse. O zaman ABD’nin ve dünyanın karşısına Başkan’ın yerini alacak bir başkan yardımcısı problemi çıkıyor ki, sanırım herkes Kamala Harris’in başkan yardımcılığı döneminde ortaya koyduğu handikapların farkında.

Bugün anlaşılan o ki, ABD ve dünyanın bir ABD Başkanı ve ABD Başkan Yardımcısı problemi var ve bu bir açmaza karşılık geliyor. Öte tarafıyla dünya çok büyük sorunla karşı karşıya kaldı; 2024 ABD Başkanlık Seçiminin yakın dönemde yaşanacak en önemli ve karmaşık seçimi oldu…