Eser Yenenler'den bomba Berfu Yenenler itirafı: Bana Instagram'dan yürüdü

Ünlü komedyen Eser Yenenler, eşi Berfu Yenenler’le yaptıkları espri yüzünden yaşadıklarını ve ilginç aşk hikâyelerini anlattı. İşte Eser Yenenler'in Hakan Gence'ye verdiği o röportajı...

Ekrana ilk kez 19 yaşında çıktı. 18 yıl içinde yaşadıklarını ‘İnsanların gözü önünde çıraktan kalfaya dönüşme hikâyesi’ olarak anlatıyor. Eser Yenenler’le Kanal D’de yayımlanan ve sunuculuğunu üstlendiği ‘Çok Güzel Hareketler 2’ vesilesiyle buluştuk. Programın yeni sezonunu, kilo verme sürecini, eşi Berfu Yenenler’le yaptıkları espri yüzünden yaşadıklarını ve ilginç aşk hikâyelerini konuştuk: “Dokuz ay sadece mesajlaştık.”

Eser Yenenler için hayat çok yoğun ama bir o kadar da yolunda ve güzel gidiyor, “Eşimle, çocuklarımla ve ‘Çok Güzel Hareketler’deki bu pozisyonumla ödüllendirildiğimi düşünüyorum” diyor. Onu zayıflamış görüyorum, bir 10 kilo daha vermesi gerektiğini söylüyor: “İki hamilelikte de 10’ar kilo aldım. Berfu verdi, ben veremedim.” Yeni sezonda çok daha enerjik bir ‘Çok Güzel Hareketler’ izleyeceğimizi söyleyen Eser Yenenler’le kariyerinden özel hayatına her şeyi açık açık konuştuğumuz eğlenceli bir sohbete başlıyoruz... 

 Haftanın en çok konuşulan konusuyla başlayalım. ‘Miss Turkey’yi sunarken eşin Berfu “Ne zaman kendimi sana bıraksam çocuğumuz oluyor” dedi. O espri nasıl ortaya çıktı?

 ‘Miss Turkey’ geleneksel bir marka ama yarışma dijitalde yayımlanıyor. Düzen değişti, dijital dünyada insanlar daha cesur şakalar yapabilir. Biz, Berfu’nun Instagram ve YouTube’unda da buna benzer şakalar yaptık. Burada da monoloğa hazırlanırken şaka, Berfu’nun ağzından bir anda çıktı, “Ne güzelmiş, yapalım” dedik biz de.

Haberin Devamı

Böyle bir tepki bekliyor muydun?

Bir şakaya karar verirken ‘Espri nereye giderse gitsin’ diye düşünmüyorum. Bir şakanın az çok nereye gidebileceğini de tahmin edebiliyorum. Bu konuda da “Biraz sert bir şaka ama dijitaldeyiz, yeni medya kaldırır” diye düşündüm.

Ama pek öyle olmadı. Gelen tepkileri nasıl karşılıyorsun?

Linç durumu olunca önce garipsedik ama sonra sağduyulu ve mantıklı insanlar “Hayır, bu komik” deyince hızlı toparladık. Buna şaşkınlık diyelim. Bir yerden sonra iş edep, ahlaka kadar gitti. Karı-kocalığımız ve çocuklarımızı yetiştirme tarzımız üzerinden bize edep, ahlak dersi vermeye kalkanlar oldu. Biz edebimizle, ahlakımızla, nerede, ne diyeceğini bilen bir çiftiz.

Haberin Devamı

KABUL EDİLEBİLECEK ŞEYLER DEĞİL

Sence şaka konusunda hoşgörümüz biraz azaldı mı?

Bu işi yıllardır yapan biri olarak, şaka konusunda hoşgörümüzün bir ‘tık’ geri gittiğini hissettim. Biz karı-kocayız, orada argo bir kelime ya da küfür yok. “Sizde edep, ahlak yok, yatak odası muhabbetlerinizi sahnede yapıyorsunuz” gibi yetiştirilme tarzımızı sorgulayacak eleştiriler oldu. Bunlar kabul edilebilecek şeyler değil.

Sosyal medyada birçok kadın da Berfu’ya destek oldu, “Erkekler bu tarz şakaları yıllardır yapıyor. Neden kadın yapınca yadırganıyor!” dediler. Sence kadın mizahıyla ilgili bir sorunumuz olabilir mi?

Haberin Devamı

Bu tüm dünyada böyle. Biz daha kadına şiddeti atlatamadık ki, kadına şaka yaptıralım. Önce kadına şiddet uygulamamayı
halledebilsek, ‘kadınlar şaka da yapabiliyormuş’ kısmına geçebileceğiz. Ama bu konuda çok umutluyum. Takip ettiğim, mizahını çok beğendiğim kadın komedyenler, cesur şeyler söyleyen kadınlar var.

Bu hafta Berfu “Haftaya ar damarımı sansürleyerek başlıyorum” diye kendi fotoğrafını mozaiklediği bir kare paylaştı. Yine gündem oldu...

Bu tür şeylerle mücadelemiz de mizahla olmalı. O yüzden de Berfu’yu bir daha tebrik ediyorum. Olaya sinirle ve hışımla değil, bu kadar mizahi bir şekilde cevap verdiği için...

KONUKLARI BAŞROL YAPACAĞIZ

‘Çok Güzel Hareketler 2’ yeni sezon, yeni gününde Kanal D’de başladı. Bu sezon bizi neler bekliyor?

Daha enerjik bir sezon bekliyor.

Nedir bu enerjinin sebebi?

Geçen sene pandemiyle birlikte üzerimizde her şeyi ilk defa duymuş olmanın tatsızlığı vardı, o biraz gitti. Pandemiyi sindirdik. Seyircisine kısmen de olsa kavuşmuş, yaşanan olumsuz şartlara rağmen mizah yapmaya alışmış, enerjik bir ekip var. Bu yüzden daha eğlenceli, evde pandemi koşullarında insanları mutlu edecek bir program olacak.

Ekibin yarısının ayrıldığı doğru mu?

Bizde bir mezuniyet sistemi var. Projeden alacağını almış oyuncular oluyor. Ama ayrılmak diye bir şey yok. Sadece ‘BKM Mutfak’ın başka projelerinde yer almak üzere ‘Çok Güzel Hareketler’den mezun oldular. Biliyorsun ‘BKM Mutfak’ın kendi menajerlik şirketi var. Geriye 20 kişi kaldı ve onların da hâlâ ‘Çok Güzel Hareketler’de anlatacak hikâyeleri var.

Seni programda sunucu olarak görüyoruz. Perde arkasında ne kadar etkinsin?

Okuma provasına gidiyorum, skeçlerin ilk halini görüyorum, varsa önerilerimi söylüyorum ve son provalara katılıyorum. Bu sene bir de gelen konukları oynadıkları skeçlerde başrol yapıyoruz. Konuğu ben çağırıyorum. O skecin yazılımıyla ve konuğun oyunculuğuyla da özel olarak
ilgileniyorum.

Yıllar sonra yeniden ‘Çok Güzel Hareketler’ dünyasının içinde olmak ne hissettiriyor?

Beklenmedik oldu. Olunca da “İyi ki” dedim. Bu markanın nesilden nesile devam edeceğini hissediyorum. Yılmaz Erdoğan’dan sonra bir köprü vazifesi gördüğümü düşünüyorum. Eskiden de hem sunuyor hem sahneye koyuyordum. Şimdi o sahneye çıkınca kendimi 37 yaşında gibi değil de 25 yaşında gibi hissediyorum. Adeta bir zaman kayması yaşadım.

BERFU BANA INSTAGRAM’DAN YÜRÜDÜ

Sizinki ilk görüşte aşk mıydı?

İlk sarılmada teslimiyetti.

Nerede karşılaştınız?

Berfu bana Instagram’dan yürüdü.

Aa, nasıl?

DM (direkt mesaj) attı, “Hey” yazdı.

Sen?

Ben de “Ney” yazdım.

Birbirinizi hiç tanımıyor muydunuz?

Hayır. Profiline baktım, ‘Miss Turkey, Endüstri mühendisi’. ‘Bu kombinasyon bana yazmıyordur herhalde, sahte hesap falan mı’ diye düşünüp önce usturuplu yaklaştım. O kadar usturuplu ki dokuz ay görüşmedik.

E, aynı şehirde değil misiniz?

Aynı şehirdeyiz ama mesajlaşma çok iyi gidiyordu. Birbirimize akıl danışmaya başladık, dert ortağı olduk. Altıncı ayda falan ‘Ya görüştüğümüzde umduğumuz gibi geçmezse’ diye istemedik.

Peki, ilk buluşma nasıl oldu?

‘TBT’ isimli oyunumu izlemeye geldi. Ama ben sahnedeyken başkasını o zannettim, bütün oyunu başkasına oynadım, o masadan hesap aldırmadım (gülüyor). Meğer Berfu diğer masadaymış.

Ne oldu peki?

Hiç suratıma bakmadı. Tam giderken yardımcım fark etti, çağırdı. Kuliste karşılaştık ve o an teslimiyeti yaşadım. Aşırı güven duygusu geldi. El ele tutuştuk ve bir daha bırakmadık. Acayip bir deneyimdi.

İKİ HAMİLELİKTE 10’AR KİLO ALDIM

Senin kilo ile imtihanın yıllardır devam ediyor. Bir dönem kilo verdin...

Evet, rejimle kilo verdim. COVID-19 olunca diyetten koptum. Berfu ikinci çocuğa hamileydi. O aşerince ben de aşermeye başladım.

Bazı erkeklerin eşleri hamileyken kilo aldıkları doğru mu o zaman?

İki hamilelikte de 10’ar kilo aldım. Berfu verdi, ben veremedim. Ama şimdi yeniden yemem azalıyor. Kilo verdim, 10 kilo fazlam kaldı. ‘Çok zayıf ve yakışıklı olayım’ gibi bir derdim yok.

Güldüren adamın hep kilolu ve sempatik olması mı gerekir?

Yok canım, farklı tarzları olan bir sürü komedyen var. Ama şişmansan hayatta iki seçeneğin var: Ya hayata sinirli ya da sempatik oluyorsun. O tercihleri de küçükken yapıyoruz.

Sen sempatiklikten mi yürüdün?

Küçüklükten beri kiloluysan toplum seni bir şekilde dışlıyor. Sonra bununla savaşmaya başlıyorsun. Ben bana ‘şişman’ diyene mizahla cevap vermeye başladım. Mizah benim bununla savaşma aracım oldu.

Jön olmak ister miydin?

“Kaşın, gözün güzel. Bir potansiyel var” diyorlar. Şu 10 kiloyu da vereyim... İstiyorum sanırım ya, yeter güldürdük. Hem jön olunca güldürmene de gerek yok, yakışıklısın. Önce yaz dizisiyle başlarım, üstümü çıkarırım, bakarız toplum buna hazır mı, sonra kış sezonuna devam ederiz (gülüyor).

BİZ HERKESE HİTAP EDEN SON KİŞİLERDİK

İyi mizahın bir derdi olmalı. Mizah insanın kendini savunma şeklidir. Amacı, derdi, önermesi olan, içinde minik ‘öfkecikler’ barındıran cümleler mizahtır.

Son dört yılda kozasından ağları örerek ve ufak ufak yırtarak yeni bir Eser çıktı.

Bu, insanların gözü önünde çıraktan kalfaya dönüşme hikâyesi. ‘Aliye’ dizisinde 19 yaşındaydım. Basamakları teker teker çıktım.

m İnsanlar beni gördüklerinde organik tepki veriyor. İçlerinden biri olarak görüyorlar. Bizim tanıdığımız tarzda, büyük alandaki meşhurluklar bizimle bitti. Artık herkesin kendi sevdiği, butik ünlü, şarkıcılar var. Biz herkese hitap eden son kişilerdik. Bu yüzden her yaştan, her meslekten insan bana sevgiyle bakıyor.

İLERİDE BİR DE KIZIMIZ OLSUN DİLERİM

Evlilikle birlikte hayatında neler değişti?

Benim oldukça konforlu bir hayatım vardı. Elbette evlenip çocuk sahibi olmak bu bahsettiğim konfor alanından çıkmayı göze almak anlamına geliyor. Baba olduktan sonra da kendimi ikinci kez ergenlikten çıkmış gibi hissediyorum. Eskiden zevk aldığım şeylerden artık tat almıyorum. Başka bir sakinlik istiyorum.

Eskinin ‘partileyen’ adamı artık kalmadı mı?

Yok, onlar o zamanlar güzeldi. Bekârken istemediğin bir yerde de durur, müzik dinler, Yemek yiyebilirsin. Çocuğum olunca ‘Hayır’ demeyi öğrendim. Şimdi vaktimi doğru şekilde harcamak istiyorum, çocuklarımla geçirmeyi tercih ederim zamanımı.

Berfu ile 2019’da evlendiniz. Geçen iki yılda iki çocuk sahibi oldunuz. Kuzey 2 yaşında ve Mete 6 aylık...

Evet, biz her yıl sanırım... Dur, dur, bir çocuk şakası daha yapmayacağım (gülüyor). Biraz şanslıyız, birbirlerine yakın yaşta iki çocuğumuz var.

Çocuk sahibi olma olayı her sene devam eder mi?

Yok, biraz kendimizi ihmal ettik. Bir çocuk daha ilerde olabilir. İki oğlumuz var, ilerde bir de kız çocuğumuz olsun dilerim.

Sonraki Haber