Başarabiliriz!

Enflasyon ve hayat pahalılığı, sandığa yansıdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün akşam ki konuşmasında bunu teyit etti.
Hükümet artık yeni bir kadro ile yeni planlar için kolları sıvayacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi “Ya toparlanırız ya da buz gibi eririz”
Toparlanmayacak veya buz gibi eriyecek bir sorun yok ortada.
Sadece “Doğruyu” yaparak başaramayacağımız hiç bir şey yok.

- Genç nüfus
- Çalışkanlık
- 4 mevsim
- Jeopolitik avantajgibi bir çok avantajımızın farkında olalım yeter.

Yanlış yapılana yanlış demesini öğrenmeliyiz.

Mesela;

- Sorun sadece ekonomik kriz değil. Tüm ülkelerde ekonomik krizler olur ve üstesinden gelinir. Para kaybedersiniz, tekrar kazanabilirsiniz. Ama güveni kaybettiğinizde tekrar kazanmak çok zordur. Toplumun güveni kaybedildi. Kaybedilen güven sosyal medya mesajlarıyla kazanılmaz, yüz yüze temasla kazanılır. Öncelik halk ile tekrar samimi temas kurmakla başlamalı. Sosyal medya ekibiyle seçimden seçime sahte kucaklamaların karşılığının olmadığının herkes farkında. Esnaf ihmal edildi. Söz verilen 7.200 pirim günüyle alakalı bir gelişme yok, olmalı.

- Türk milleti başka ülkelerde ucuz telefon alacağım diye kuyruklar oluşturmamalı. İtibar her şeydir. Bizden daha fakir komşu ülkelerde telefon alma kuyruğu nedir? 33 bin lira telefon kayıt ücreti nedir? Bunlar gençleri olumsuz etkiliyor, bunlar iyi politikalar değil.

- Altın ithalatına yasak nedir? 0,25-0,50 gram altın üretimlerinin yasaklanması nedir? Kuyum sektörüne ithalat yasak, bankalara serbest! Allah aşkına 0,25-0,50 gram altın üretiminin yasaklanmasının ülke ekonomisine katkısı nedir? 0,25-0,50 gram altını 1 gramı alamayan gariban vatandaş alıyor, ondan ne istiyorsunuz? Yasaklar kaçakçılığı, gayriresmi işlemleri, karaborsayı getirir. Oldu da. Panik ve güvensizliğe neden oluyor.

- Kredi musluklarının tamamen kapatılması, iyi olmadı. Kısmen ihtiyaca göre esnek olmalı. Herkes bir umut kredi desteği bekliyor. Çıkış yolu arayanlar, bataklığa saplanıyor.

- Halk, altın veya döviz alıyor diye eleştirilmemeli. Halk, enflasyona karşı kendini korumak istiyor. Eğer döviz veya altın talebini azaltmak istiyorsanız halkı TL ile borçlandırabilirsiniz. Konut veya araç taksitleri ödeyen kişiler TL borcuna odaklanır, yastık altı veya dövize yönelmez.

- Hukuk veya âdalet sosyal medya yönlendirmesi ile işlememeli. Hukuk bir ülkenin temel taşıdır. Suça değil, nedenlerine odaklanmalı.

- Faiz konusunda şeffaf ve öngörülebilirlik, enflasyon konusunda iddialı tarih verilmemeli. Herkesin gördüğü sorunlara objektif yaklaşmalı, devlet ve millet çözüm için birlik olmalı.
- Ülkemizde çok kıymetli ekonomist, akademisyen ve sektör temsilcileri var. Düzenli olarak istişareler yapılmalı. Görüş alış verişi olmalı. Hangi parti, hangi görüş olursa olsun söz konusu ülke ekonomisi olunca birlik duygusunu inşaa etmeli.

- Serbest piyasa ve serbest kurdan vazgeçmemeli. Baskıların bedeli ağır olur. Piyasanın ayarlarıyla sık oynamamalı.

- Kurum ve kuruluşlarda proje üretmeyen, elini taşın altına sokmayan, çözüm üretemeyen kişilerin görevlerine ivedilikle son verilmeli ya da görev yerleri değiştirilmeli. Bu ülkeye sevdalı, devletten beş kuruş beklentisi olmayan binlerce âsil insanımız var, onlar değerlendirilmeli.

- Enflasyonun kalıcı olarak gerilemesi sadece sıkılaştırma politikasıyla olmaz. Üretici, aracı, satıcı, devlet aynı masada buluşmalı, çalıştay oluşturmalı, kalıcı çözümler yasalaşmalı.
“Neden Türkiye’de gıda fiyatları yükseldikçe yükselsin ki?” bugüne kadar uygulanan politikaların yanlış veya yetesiz olduğunu kabûllenmek, acil çözümler için adım atmak yeterli.

Bu çok ucuz bir konu.

Sonuçta Türkiye’nin başaramayacağı hiç bir şey yok. Samimiyetle kolları sıvayalım, iletişim konusunda da zihniyet reformu yapalım yeter.

Ancak derseniz ki “Yeni dünya düzeni artık böyle” işte onu da en iyi ben anlarım!