Batsın sizin nefretiniz

Barış Pınarı Harekatı kapsamında imzalanan mutabakat mı dersin, S400, F35 meselesi mi? FETÖ elebaşının iadesi, bir diğer terörist Mazlum Kobani’nin kollanması, sözde ermeni soykırım tasarısı, Türkiye’ye uygulanması gündemde olan yaptırımlar, Trump tarafından gönderilen mektup. Yani anlayacağınız masada var da var!

Peki, ne oldu?

Barış Pınarı Harekatı konusundaki kararlılığımızın altı net bir şekilde çizildi. YPG, PYD’nin terör örgütü olduğu, Kürtlerle terör örgütünün aynı başlık altında anılmasının ne kadar yanlış olduğu vurgulandı.

Şimdi duyar gibi oluyorum!

Tamam anladık “Biz YPG, PYD’yi terör örgütü olarak görüyoruz ama adamlar oralı bile değil” diyorsunuz. Haklısınız! Bu konuda dün olduğu gibi bugün de anlaşamıyoruz. Bu nedenle bu konuda biz bildiğimizi okuyacağız. 

Aynı durum Mazlum Kobani konusu için de geçerli. Biz terörist diyoruz, onlar ‘hayır’ diyor. CIA’in bu teröristle ilgili raporunu bile sundu Türk tarafı, daha ne yapsın?

S400 konusunda geri adım yok. Hem bu konu hem de F35 meselesi taraflar arasında konuşulacak. Hatta “Bize Patriot da verin” denildi.

FETÖ elebaşı konusunda elimiz yine boş! Yeni belgeler sunduğumuz halde, adamlar oralı bile olmuyor. Ama pes etmek yok, mücadeleye, anlatmaya devam.

ABD Senatosu’nda Demokrat Senatör Bob Menendez, sözde Ermeni soykırımının resmen tanınmasını öngören bir karar tasarısının Genel Kurul’da oylanmasını talep etti. Söz konusu talep karşısında Cumhuriyetçi Senatör Graham, tasarının oylanmasına karşı görüş bildirdi ve oylamayı bloke etti. Yani bu konuda olumlu bir sonuç alındı.

Mektup mu dediniz?

Trump tarafından gönderilen o pespaye, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kendisine iade edildi. Bu açıklama, Trump’ın gözünün içine baka baka yapıldı. Bu ‘iade edildi’ sözünün halk arasında başka bir karşılığı vardır ama bunu şimdi burada yazmayayım!

O yüzden hiç debelenip durmayın, bundan iyisi Şam’da kayısı!

Gelelim bir diğer konuya!

İki liderin basın toplantısının ardından gazeteciler soru sormaya başladı. Türk tarafından da Hilal Kaplan Trump’a bir soru yöneltti.

Kaplan şunu sordu: “…Siz aynı zaman da YPG’nin lideri Mazlum Kobani’yi Beyaz Saray’a davet ettiniz. Ve bu kişi Türkiye’de en az 18 terörist saldırısından sorumlu. Bu saldırılar 184 asker ve 48 sivilin ölümüne neden oldu. Bugünkü toplantıdan sonra hala onu çağırmayı düşünüyor musunuz? Böyle bir şey Türkiye toplumu için gücendirici ve kırıcı olur”.  

Bu soru üzerine Trump’ın cevabı ise; “Haberci olduğunuza emin misiniz? O soruyla Türkiye için çalışmıyor musunuz?” şeklinde oldu. Soruya ise cevap veremedi.

 Vay arkadaş bundan sonra ortalık yıkıldı!

Türkiye’deki Trump’ın askerleri Hilal Kaplan’ı topa tutmaya başladı! Ne oluyor, nedir bu kadar gözünü bürüyen nefret? Hilal Kaplan’ın sorusu,  Türkiye’de de cevabı merak edilen bir soru değil mi? Ne yaptı Hilal Kaplan? Türkiye’nin menfaatlerine aykırı bir soru mu sordu? Ne oluyor? Trump’ı mı yoksa terörist Mazlum Kobani’yi mi kollamaya çalışıyorsunuz?

Ne olur sıkmayın kendinizi! Çıkarın şu ağzınızdaki baklayı artık!