Bloomberg muhabirinin hatırlattığı hastalık ve Muharrem İnce’nin yediği linç

Muhabir Cemre Nur Karaca yalnız değil.

Onunla aynı hastalıktan mustarip epey gazeteci, oyuncu, siyasetçi ve akademisyen var.

Vaka analizlerine bakıldığında bulaşıcı olabilme ihtimali yüksek. Nitekim Muhabir Cemre Nur Karaca ile iki ay öncesine kadar aynı kurumda çalışan Habertürk Muhabiri Fatmanur Boylu da aynı patolojide.

Bu hastalık ilk kez 1891 yılında Alman Doktor Anton Delbrueck tarafından tanımlandı ve adı MİTOMANYA olarak kondu. Bu hastalığa tutulanlara da Mitoman deniyor.

Hayal gücüyle ürettikleri düşüncelerin gerçekliğine inanarak onları karşılarındaki insanlara aktaran, narsistik kişilik bozuklukları, dürtü kontrol problemleri olan kişilerde görülen bir rahatsızlık.

Buraya kadar yazdıklarımdan çoktan anladığınız üzere hastalığın Türkçe adı YALAN SÖYLEME HASTALIĞI…

Mitomanlar yalan söyleyerek kendilerini önemli bir insan ve kahraman gibi gösterirler. Çoğu zaman kendi yalanlarına da inanırlar. Yalanları açığa çıktığında hiç utanmadıklarından, eski yalanlarını desteklemek için yenilerini uydururlar.

Ciner Grubu’na ait Bloomberg ve Habertürk’te iki mitomani vakasının ortaya çıkması tesadüf değil. Kanalın genel perspektifi ve muhalif bir yörüngede seyredip Altılı Masa’nın medya bileşeni olması çalışanlardaki bu eğilimi tetikliyor olabilir.

Bloomberg TV muhabiri Cemre Nur Kaya geçtiğimiz günlerde Gaziantep Nurdağı’na gidiyor, bir kız çocuğunu görüp ona, “Şu enkazın önünde durur musun, bir fotoğrafını alayım” diyor. Sonra sosyal medyada paylaştığı bu fotoğrafın altına "Adı Belinay, daha 11 yaşında. Gaziantep Nurdağı'na bağlı Keçikuyu köyünde yaşıyor. 3 ablasının cansız bedenini çıkarmışlar o enkazdan. Okula gidemiyor, sağlıklı beslenemiyor çaresizce konteyner bekliyor. Depremden 1 ay geçmiş hala adım atan yok" diye yazıyor.

Ama sonra A Haber o çocuğu buluyor ve bu paylaşımı gösteriyor. Küçük Belinay öğrendikleri karşısında şaşırıyor ve şöyle anlatıyor gerçeği:

“Bir tane kadın böyle bir yerde dur bende senin fotoğrafını çekeyim dedi. İşte beni paylaşmışlar, yalan yanlış şeyler. Yaşımı bile yanlış yazmışlar. Ben 11 yaşında değilim, 8 yaşındayım. Çok yanlış şeyler yazmışlar. Benim ablam ölmedi. Ben okuyorum çok yanlış yazmışlar. Bir de benim sağlıksız beslendiğimi yazmışlar. Hepsi yanlış, hepsi yanlış.”

Cemre Nur silmiş tweetlerini…

Ne kolay değil mi?

At yalanı ve sonra sil.

İki ay öncesine dek çalışan Fatmanur Boylu da karne zamanı bir kasaba gidip annesinin yanındaki küçük çocuğu “Annem karne hediyesi olarak bana pirzola aldı” der misin diye yönlendirmiş, bunu söylettirip kaydettikten sonra “haber” yapmıştı.

Yine A Haber, çocuğu ve annesini bularak gerçeği ortaya çıkarmış, çocuğun annesi, “Biz sürekli aynı kasaptan haftada bir iki et alan insanlarız ve böyle bir yalanı uyduracakları aklımıza bile gelmedi” demişti.

Habertürk rezillik diz boyu olunca ağır sözlerle muhabiri işten çıkarmış ama Fatmanur Boylu hiç pişman olmadığını, yaptıklarının arkasında durduğunu söyleyebilmişti.

Ama bu gerçek ortaya çıkıncaya kadar Meral Akşener’den Faik Öztrak’a ve Ahmet Davutoğlu’na kadar herkes bu yalan üzerinden “değerli fikirlerini”  belirtip epey ekmeğini yemişlerdi.

O zaman aynı konuda bir açıklama da Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’den gelmişti. Sözleri aşağıda:

"Karne gününde bir çocuğumuzun 'Annem karne hediyesi olarak et aldı' sözünden daha acı bir söz var mı? Akıl dışı ekonomi politikalarıyla insanlarımızı et alamayacak duruma getirenlerde utanacak yüz var mı?"

Bu siyasetçilerden hiçbiri ÖZÜR filan dilemedi tabii.

Şimdi kendileri YALANLARLA ve LİNÇLERLE uğraşıyor.

Onlardan Meral Akşener Altılı Masa’yı tekmeleyip gidince nasıl linçe mazur kaldığını, yalanlarla üzerine gelindiğini geçen akşam anlattı.

Muharrem İnce ise son günlerde telefonla edip görüştüğü çeşitli yazar ve gazetecilerin yalanlarını düzeltmekle uğraşır buldu kendini.

Nevşin Mengü’ye “Öyle demedim böyle dedim, bana terbiyesizlik yaptı”, Fatih Portakal’a “Konuğu olmamı istedi kabul etmedim bunun üzerine kızdı”, İsmail Saymaz’a “Telefonlarına çıkmak zorunda mıyım? İsmail Saymaz zaten bir partinin gazetecisi. CHP basın sözcüsü olduğu için onunla işim olmaz” filan dedi.

Her iki ismin de kırk yıldır tanıyorum dediklerini gerçek yüzleriyle tanımaları ilginç bir deneyim olsa gerek.

Bir de Feyza Altun var, CHP’li avukat…

Muharrem İnce’ye Twitter üzerinden bir soru yöneltmiş geçen gün:

“Hiç bir kadını taciz ettiniz mi? Hiçbir kadın sizden şikâyetçi oldu ve dosya örtbas edildi mi? Sadece soruyorum…”

2018 seçimlerinde “Muharrem Başkan” diye ortalığı inleten birinin o seçimler esnasında görmezden geldiği eski soruları bugün sormasındaki zamanlamaya bakar mısınız?

Ahlâk satıcılığı böyle bir şey.

Yalan ve linç kültürüyle dün Meral Akşener’i nasıl korkutup geri döndürdülerse aynını Muharrem İnce’ye yapıyorlar.

Dediğim gibi YALAN, ONLAR İÇİN ÇEREZ kabilinden kullanılabilecek bir enstrüman.

Oğuzhan Uğur baraj patlatabilir, sonra “Ne kadar çok yalan haber gelmiş” deyip tüm tweetleri silebilir, Şahan Gökbakar Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın oğlunun Kızılay Genel Başkan Yardımcısı olduğunu söyleyip 60 bin lira maaş aldığını, Kınık’ın da 12 yerden maaş aldığını yazabilir, bunların hepsinin yalan olduğu ortaya çıkar ama Şahan Gökbakar ve onun yazdıklarını doğru kabul eden Recep İvedik karakterleri için hiç fark etmez.

Yalan konusuna Altılı Masa’nın 13. Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile onun yardımcısı olacak İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sonu gelmeyen yalanlarıyla da devam edebiliriz.

İnanın ben bıktım…

Dün HDP Eş Genel Başkanları'yla görüştü.

“Kürt Sorunu”nu Meclis'te çözecek, kayyumları da kaldıracaklarmış.

KÜRT SORUNU NE?

Söyleyelim:

PKK’nın bağımsızlık statüsü elde etme çabalarının adı.

Ne diyelim, onların sorunu da bu, Allah başka dert vermesin…