Yalan söylediğini biliyorum.
Aşağıda açıklayacağım.
Üç gün boyunca Giresun’da Yeşil Lezzetler Festivali’ndeydim. Giresun Turizm platformu tarafından, TÜRES Giresun Başkanı Şevket Alaeddinoğlu öncülüğünde düzenlenmiş bir etkinlik. Şehirdeki diğer kurumsal yapıların tamamı da Valilikten Belediyeye, ticaret odalarına, borsalarına kadar kadar destek vermiş etkinliğe.
Türkiye kritik bir dönemeçte ve viraj alıyor.
Artık eli güçlü ve hareket kabiliyeti yüksek. Bunda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile kurduğu dolaysız ilişkinin bir benzerini ABD Başkanı Donald Trump ile kurmasının rolü büyük.
14 Şubat 2025 tarihli yazıma (*) aşağıdaki gibi başlamıştım:
“İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 1990-91 senesinde İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesinin İngilizce İşletme bölümüne YASA DIŞI YATAY GEÇİŞİNE BİR FORMÜL ARADIĞI artık bir sır değil. Bunun için de tüm imkânları, açık noktaları ve kişileri bulmaya çalıştığı, her tuşa bastığı muhakkak.”
Dünyada olan bitenlerin hızına yetişemiyoruz.
Ama ülkemizde de çok önemli gelişmeler yaşanıyor.
Geçen hafta; 7-11 Mayıs tarihleri arasında kalabalık bir gazeteci ve iş adamı grubuyla Bosna Hersek’teydik.
Türkiye Basın Federasyonu ve Anadolu Yayıncılar Derneği Başkanı Sinan Burhan bana “Gelir misin abi, Tuzla Kantonu ile birlikte organize ediliyor. Turizm ve yatırım amaçlı” dediğinde çok mutlu oldum.
Bir televizyon moderatörü dostumun, program konuğu olan ünlü muhalif hukukçudan reklam arasında işittiği söz bu.
Arkadaşımın “Ortaya çıkan belge ve tanıklıklar doğrultusunda ne görüyorsunuz hocam, kaç yıl yatarı var sizce?” sorusuna verdiği cevap aynen böyle:
Karanlık operasyonlar hep aynı yöntemle gerçekleştiriliyor.
Kullanılan aparatlar da hep aynı model. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e saldıran Selçuk Tengioğlu adlı evlat katili belediyeye başvurup “Ekrem İmamoğlu’na cezaevinde suikast düzenleyecekler” demiş.
Ekrem İmamoğlu’nun diploma kaydı geçen hafta cuma günü e-devlet veri tabanından tamamen silindi. Ama dün medyada yer aldı.
Artık lise mezunu.
Bir akademisyenin ne kadar bilimsel ve atıfta bulunan yayını olduğunu günümüzde görebilmek mümkün. Örneğin Web of Science ve Scopus tarandığında ya da Google Scholar’a bakıldığında anlıyoruz ki Haluk Zülfikâr beyefendinin toplamda 19 yayını var.
Efendim, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr.Haluk Zülfikâr’dan bahsediyorum. İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikâr’ın kardeşi olur.
2002 yılında Türkiye ve dünyada ilk olarak Ankara’da bir uydu takip sistemi kuruldu 112 Acil Çağrı sistemi için. Ortada ne Google var ne de Google Haritalar diye bir link.
Birtakım adamlar oturdular, Ankara’daki binlerce kilometrelik şehir içi yolları GPS ile nokta nokta haritalandırdı.
Ara vermiştim bu konuya, yeniden bakalım.
Birkaç haftadır, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Saraçhane saçmalığını başlattığı tarihten itibaren, kendilerini mayın eşeği gibi ortalara salan oyuncu, şarkıcı, dizici vb. isimlerin çıkışlarını izliyoruz. Bununla birlikte Muhafazakâr camiada da yeniden “kültürel iktidar” tartışmaları başladı. Bu lafa da çok gülüyorum. Sesi olmayan, polifonik bir şarkıyı canlı performansta söylemeyi bırak, ne olduğunu bilmeyen kıytırık şarkıcılarla, yeteneksiz ve Batı sinemasında, televizyonlarında figüran rolü bile verilmeyecek dizi figürlerinin peş peşe yaptığı açıklamalarla gündemde kendilerine bir yer kapıyor olmaları onları “sanatçı” yapmıyor. Sadece kendi çıkarları ve yamandıkları muhalif kitlenin desteğini alacaklarını düşündükleri için bu açıklamaları yapıyorlar.
Ekrem İmamoğlu’nu tanıyorsunuz da “Castro Nuri kim?” diyeceksiniz.
O vakit 1960 yılının darbe öncesi gergin aylarına, 45 yıl öncesinin bugününe dönelim.
16 Haziran 2019.
İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinin yenilenmesi öncesinde Cumhur ittifakı adayı Binali Yıldırım ile CHP-İYİ Parti-HDP ortak adayı Ekrem İmamoğlu, bugün Halk tv’nin sunucusu olan İsmail Küçükkaya moderatörlüğünde bir ortak televizyon yayınında karşı karşıya geldiler. Küçükkaya yayından bir gece önce İmamoğlu ile gizlice otelde buluşup bu yayının tarafsızlığını ahlaki olmayan biçimde sakatlamasına rağmen Binali Yıldırım bu yayını kabul etti, üstünde durmadı her zamanki çelebiliğiyle.
Ak Parti camiasında ve CHP’nin muhalif çevrelerinde şöyle bir algı var:
“Özgür Özel’in gizli bir ajandası mevcut. Ekrem İmamoğlu’nun yargılanmasının ardından Mansur Yavaş’ı da devre dışı bıraktı ve kendisini Cumhurbaşkanlığı adaylığına hazırlıyor. Bir süre sonra İmamoğlu cezaevinde yargı süreciyle cebelleşirken, zaten partiye iyice hâkim olan Özel, bu hedefine kolaylıkla ulaşacak.”