Zeytinyağında piyasa tiyatrosu; Stokta tut fiyatı artır... Sızma süzmeler tüketicinin zeytin dalını kırıyor

Bir damla zeytinyağı; bereketin simgesi.

Geçen yıl Anadolu’nun kadim topraklarında binlerce yılın bereketi coştukça coştu ve zeytinde müthiş bir rekolte yakalandı. Oysa bugün, o bir damla zeytinyağı sofralara gelmeden önce depolarda kilitli, satılanlar market raflarında yüksek fiyatlarla endamını gösteriyor. Fiyatıysa piyasa oyunlarının gölgesinde. Şirketler ve marketler kârlarına kâr ekliyor, üretici ‘bekleyerek’ kazanıyor, tüketici ise her geçen gün biraz daha kaybediyor.

Sorsan bizim “Ekonomistler” e bunun adı “ekonominin doğal yasası” dır ama aslında orman kanunu, başka bir şey değil. Bu sessiz piyasa tiyatrosu ne zaman sona erecek, Ticaret Bakanlığı bu tiyatronun seyircisi olmaktan ne zaman çıkacak, işte o belli değil.

Biz yine de anlatalım nasıl olduğunu.

Necati Budak bir zeytinyağı üreticisi. Hem kendi zeytinlikleri var hem de üreticilerden zeytin toplayarak yağ atölyelerinde sıkım yaptırıp kendi markası ile satan bir çiftçi-iş insanı.

Geçen yıl boyunca sürekli olarak zeytinyağı fiyatlarının nasıl şişirildiğini, kendi satış rakamlarını, bu yılın rekoltesini, marka sahiplerinin zeytin üreticisinden ürünü kaça aldığını, normal koşullarda bir zeytinyağı şişesinin ya da 5 litrelik zeytinyağı tenekesinin kaç lira olması gerektiğini anlattı durdu. Bir hayli de başarılı oldu ve tabii bir o kadar da düşman edindi. Ne yazık ki bu sektörde de var olan bir takım soyguncu mafyatik yapılar devlet içindeki lobilerini kullanarak Necati Budak ile bir hayli uğraştılar. Aslında sosyal medyada güçlü bir etki yaratan Necati Budak’ı gönül isterdi ki Ticaret Bakanlığı da takip etsin ve onun anlattıklarını veri olarak kabul etsin. Ama işleri kendi haline bırakıp dış ticaret rakamları açıklamak her zamanki gibi çok daha kolay geliyor.

Evet, bu senenin ürün rekoltesi çok yüksek.

Ama Zeytinyağında yine aynı tiyatro sahnelenmekte.

ZEYTİNLİKTEN MARKET RAFINA UZANAN FİYAT OYUNU

Bugün ne görüyoruz?

İspanya'da 3730 Euro/Ton olan zeytinyağı fiyatını, Akhisar ve Aydın Ticaret Borsasında 3900 Euro/Ton.

Hiçbir gerekçesi ve ek maliyet olmadığı halde zeytinyağı fiyatları yükseltilmek isteniyor! Türkiye tüketicisi bu sezonda (2024-25) yakalanan yüksek rekolteden dolayı uluslararası piyasalarda oluşan düşük fiyattan zeytinyağı yiyemeyecekse başka ne zaman yiyecek?

Necati Budak bana bir mektup göndermiş ve fiyat oyununu tek tek anlatıyor.

Ne oluyor bakın.

Çiftçiden en iyi kalitede zeytinyağının tonu 160-170 bin liradan alınıyor.

Daha kalitesiz olanlarının tonunu 130-140 bin liraya alıyorlar.

Bir ton zeytinyağı ise 1099 litre zeytinyağına tekabül ediyor. Kilo hacim ilişkisi nedeniyle 99 litrelik bir artı ürün var ortada.

Şimdi gelin bir hesap yapalım:

Marketlerde satılan bütün sızma zeytinyağlarının nerdeyse tamamı 0,8 asittir.

Asit ölçüsü zeytinyağı kalitesinin önemli bir kısmını belirler. Piyasada yemeklik zeytin yağları 0 asitten 0,8’e kadar SIZMA, 0,9 oranındaki asitten 2 oranındaki asite kadar da NATÜREL BİRİNCİ diye kabul edilir.

Yani sızma zeytinyağı standardının izin verdiği son nokta 0,8 asittir. Çiftçinin elinde zeytinyağları hiçbir işlem yapılmadan 0 asitten 2 asite kadar yemeklik yağ olarak kullanılır. Piyasaya zeytinyağı temin eden bir sanayici genelde fiyatı ucuza getirmek için hep 0,8 olan son basamaktan yağ satmak için daha düşük kalitedeki yağlar ile iyi kalitedeki yağları harmanlar.

Misal, bir çiftçiden çok kaliteli 0,3 asit oranında yağ aldınız, bunu daha düşük kalitedeki 1,3 asit oranındaki yağ ile yüzde 50 oranında karıştırdığınızda 0,8 asit sızma zeytinyağı elde etmiş olursunuz.

Bunun parasal maliyetine gelince:

Örneğin; 130 TL/Kg’a aldığınız 500 kilo 1,2 asit zeytinyağını ve 170 TL/Kg olarak aldığınız 500 kilo 0,3 asit zeytinyağı ile harmanladığınız zaman, elinizde ağırlık olarak 1000 kg, hacim olarak tam olarak 1099 litre 0,8 asit sızma zeytinyağı oluyor. Yani kiloyla alıp litreyle satıyorsunuz ve 99 litre kârınız oluyor. Buna KDV de eklediğinizde litresini 136,5 liraya mal ettiğiniz 0,8 asit oranlı sızma zeytinyağınız oluyor.

Bu zeytinyağı marketlerin kendi markalı ürünlerinde 220 -230 TL civarı, diğer markalar 250-340 lira arasındaki fiyatlarla satılmakta.

BEKLETİLMİŞ BOLLUK; ZEYTİNLİKLERDEN MARKET KASALARINA

Necati Budak burada kendinden örnek veriyor:

“Litresi 136,5 lira olan sızma zeytinyağının maliyetine toptan fiyatından 10 liralık plastik bidonu eklerseniz, bu rakam şişe ve yağ bedeliyle birlikte 146,5 liraya, yüzde 1’lik KDV bedeli ile litresi 148 lirayı bulur. Yüzde 50 kâr ederseniz 222 liraya, yüzde 75 kâr ederseniz de 260 liraya satarsınız. Ben küçük üretici olduğum, toptan ve büyük üretimler yapıp maliyetlerden düşüremediğim için 260 lira fiyat biçiyorum ve benim için bu fiyat yeterince kârlı oluyor. Ama binlerce ton mal satan markaların bu fiyatı bırakın yüzde 200 kâr oranından 340 liraya kadar fiyatlarla mal satması aç gözlülük değil mi?”

Düşünün, İspanya'da bile bir litrelik iyi kalite sızma zeytinyağının perakende fiyatı 4,7-4,9 Euro, Türk parasıyla 220 lira civarında. Yani bizde ki indirim marketlerindeki natürel zeytinyağı fiyatı kadar.

MARKETLERDEKİ FİYATLARI GÖREN ÇİFTÇİNİN DİRENİŞİ

Bunun sonucunda ne oldu biliyor musunuz?

Yavaş yavaş stoklar tükenmeye ve zeytinyağı sıkıntısı ortaya çıkmaya başladı.

Neden?

Üretim fazlası verdiğimiz bir rekolte döneminde, üstelik de ihracat diğer ülkelerde zeytin üretimi bolluğu yüzünden yüzde 40 oranında azalmışken neden zeytinyağı sıkıntısı yaşayalım?

Çünkü zeytinyağı üreticileri olan çiftçiler, marketlerdeki bu yüzde 150-200 oranlarındaki kârları “Bizim başımız kel mi? Bu paraları hiçbir zahmete girmeden neden zincir marketlerle komisyoncular kazanıyor” demeye başladı ve şu anda fiyatları artırmak için ürünleri stokta bekletip yapay sıkıntı yaratıyorlar.

STOK YÖNETİMİ Mİ, PİYASA MANİPÜLASYONU MU?

Ama çiftçi yüksek fiyat beklentisi ile malını bekletirken sonuçta şu olacak:

Diyelim ki büyük şirketler çiftçiden daha yüksek fiyatlarla zeytinyağı alsınlar. Ama bu kez 300 liraya sattıkları ürünü 350-400 liraya satmaya başlayacaklar. Yani tam bir kısır döngü. Bunun bedelini de sabit gelirli tüketici ödeyecek.

Bu durumda Devlete, Ticaret Bakanlığı’na, üretici birliklerine büyük iş düşmekte. Dediğim gibi bugün hâlâ 2024 -2025 sezonu ürünün çoğu çiftçinin elinde. Firmalar devir stoklarını ya bitirdi ya da bitirmek üzere. Şöyle açıklayalım. Sezona girerken elimizde 300 bin ton kadar yağ vardı. Bu miktar 2024 yılı iç tüketim ve ihracat toplamının 80 -100 bin ton kadar daha azı.

SIKIM SONRASI SESSİZLİK VE SPEKÜLASYON

Kabaca iç tüketimin biraz daha arttığı dikkate alınırsa, 2024-2025 sezonunda 500 bin tonluk üretim miktarından en fazla 150 bin tonluk bir tüketim yapmış olabiliriz. Önümüzdeki sezonda 300 bin ton civarında bir rekolte beklentisi içinde olduğumuza göre sezona 350 bin tonluk bir stok ve 300 bin tonluk bir rekolte ile gireceğiz demektir. Toplam 650 bin ton zeytinyağı…

O zaman ne olacak?

Çiftçinin inadıyla palyatif fiyat yükselişi beraberinde zeytinyağı tüketiminin yavaşlamasına sebep olabilir. Tam tersine bir etki gösterip fiyatların dip yapmasına sebep de olabilir.

Bu durumda kaybeden yine zeytin üreticisi ve tüketici olur.

Artık bu fasit daireden çıkabilmenin bir yolu bulunmalı. Aracı, komisyoncu, karteller, market zincirlerinin hegomonyasının kırılması gerekmekte.

Yoksa selametle…