Küresel alev; radikal önlemler şart! Yangın var… Su yok…

Önceki gün Eskişehir Seyitgazi’de kaybettiğimiz evlatlarımız; 10 şehidimiz suratımıza acı bir gerçeği daha çarptı…

İklim değişikliği, küresel ısınma ve susuzluk. Bu gerçekle birlikte yaşayıp tedbir almak zorunda olduğumuzu artık biliyor olmalıyız.

1988-2019 arasında toplamda 68 bin 579 adet orman yangını çıkmış, 336 bin 824 hektar alan yanmış. Bu veri, YILDA ortalama 2 bin 143 adet yangına, 10 bin 526 hektar alanın tahribine tekabül etmekte.

İyi haber şu; artık ne kadar iyi denilebilirse…

Türkiye'nin 1988'den beri kaydedilmiş orman yangını verilerine göre rapor edilmiş orman yangını sayısında artış var ama yanan ormanlık alanda düşüş görülmekte.

Çünkü orman yangınlarına müdahalede eskiye göre kullanılan araçlar, teknolojik  imkânlar ve eğitimli insan sayısı niteliksel olarak çok arttı. Tabii buna bağlı olarak yapılan harcamalarla beraber kaybettiğimiz insan gücü de arttı.

Seyitgazi’deki Yüreklerimizi dağlayan 10 şehidimiz de bu mücadelenin acı bir bedeli oldu.

Orman yangınlarının artmasının sebeplerinin başında iklim değişikliği ve küresel ısınma geliyor.

Yangınların yüzde 48’i ihmâl ya da kaza ile yüzde 10’u kasıtlı olmak üzere insanla ilgili faktörler sebebiyle çıktığı bildiriliyor. Yangının çıkma sebebinin yüzde 30  oranında bilinemediği ifade edilmekte. Ama o bilinmeyen nedenin de insan hatası ya da ihmali olduğu çok açık.

Nüfusun artması, yerleşim yerlerinin ormanlık alanların çok yakınlarına kadar girmesi, tarlaların ormanlık alanlarla iç içe olması, orman alanlarının giderek daha fazla turizme açılması ya da piknik ve benzeri nedenlerle ormanların eskiye oranla adeta istila edilmesi orman yangınları için birer risk faktörü.

Kimilerinin “Milli sporumuz” diye nitelediği mangal yakmanın artık sonlandırılması gerekiyor. Kimse “Biz güvenli alanlarda manga yakıyoruz, ateşi ayrılırken söndürüyoruz” diye maval okumasın.

Geçen ay sonu başlayan yüzlerce orman yangınının söndürülmesi çalışmalarının başarıyla sonuçlanmasının ardından Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile yaptığım görüşmeyi 7 Temmuz 2025 tarihinde yayınlamıştım. (*) Sayın Yumaklı o sohbetimizde bana rüzgârın müthiş bir taşıyıcı olduğunu belirterek “Bir kıvılcımın  1800 metre öteye sıçradığını sahadaki arkadaşlarımız tespit ettiler” demişti.

Evet, siz “tüm tedbirleri” alarak mangalınızı yakarsınız ama öyle bir rüzgâr çıkar ki  mangaldaki kıvılcımı 1800 metre ötedeki kuru kızılçam iğnelerine ulaştırır ve yangının başlamasına neden olabilir. Hiç burnunuzu kıvırmayın. Yangınlar tüm bu olasılıkların buluşmasıyla başlar ve bu olasılıklar yaz mevsimlerinde, havalar kuru, sıcak ve rüzgârlı olduğunda artık her şey sizin bir hatanıza, ihmalinize, anız yakma sevdanıza, attığınız bir sigara izmaritine ya da piknik yapıp sorumsuzca geride bıraktığınız cam ve plastik şişelerin varlığına bakar.

Bilimsel raporlar da Doğu Akdeniz’in dünyada en hızlı ısınan bölgelerden biri olduğunu doğruluyor. Üstelik bu durum son 30 yıldır kendisini belirgin biçimde hissettiriyor. Tabii bu iklim değişikliğinin bir diğer sonucu da SUSUZLUK… Tatil yörelerinde su yok. Bodrum’da tuzlu su veriliyor tatilcilere. Çeşme’ye su sağlayan göletler kuruduğu için günde 7 saatlik su kesintisine gidileceği açıklandı.

İstanbul’da bir ay önce yüzde 85 olan doluluk oranı an itibarıyla yüzde 55’e inmiş durumda. Türkiye'nin tüm barajları alarm veriyor. Göller ise hızla kuruyor. Önümüzde çok sıcak ve muhtemelen yağışsız geçecek iki-üç ay var. Ne yapacağız, ne yapılacak bilinmiyor. Artık deniz suyu arıtma sistemlerinin devreye sokulması zamanı geldi de geçiyor bile. İklim değişiklikleri, küresel ısınmamın orman yangınlarını nasıl tetiklediğine dair bir anekdot aktarayım size.

Rusya bilindiği üzere orman yangını nedir bilmeyen bir ülke. Çünkü yaz ayları bile serin geçer. Ruslar da tıpkı Türkiye insanı gibi piknik yapmayı, mangal yakıp içki tüketmeyi çok sever. Hatta mangala da gerek yok, iki üç kayıntıyla şişelerce votkayı piknik alanlarında devirmek vakayı adiyedendir. Bu yüzden ormanlar üç adet taşın ortasındaki mangal küllerinden ve sarhoşlukla parçalanmış kırık içki şişelerinden geçilmez.

2011 yılının Haziran ayında beyaz gecelere de şahit olabilmek amacıyla Rusya’da  bir tura katıldık. Hep hayalini kurduğumuz bir nehir gezisi turuydu bu. Moskova’dan Kuzey Kutbu’nun hemen dibindeki Petersburg şehrine nehir gemisiyle seyahat edecektik. Toplam 9 günlük gezi olacaktı ve Rusya serin olur diye yanımıza kazakla birer adet mont aldık. Uçakla Moskova’ya indiğimizde ise kendimizi Antalya’da hissedecek kadar sıcak bir hava ile karşılaştık. O kadar sıcaktı ki bir gün daha Moskova’da kalacağımız için “Bu sıcakta nasıl gezeriz” stresine girdik. Ve aynı günün akşamı rehberimiz bizi “Park ve ormanlık alanların  yakınında dolaşmayın, Moskova civarındaki ormanlarda yangın çıktı” diye uyardı. Kırılmış içki şişeleri mercek görevini üstlenmiş, yapacağını yapmıştı.

Evet, Moskova bile orman yangınıyla tanışmıştı böylece. Tura katılanlar olarak “Neyse, Petersburg Kuzey denizi kıyısında, orada serinleriz” dedik ama 7. Gün bu tarihi şehre gemiyle yanaştığımızda bizi 34 derece sıcaklık bekliyordu.

Kısaca iklimler artık hiç tekin değil.

Bu yüzden yıllardır yangın nedir bilmeyen Sakarya’da, Bolu’da, Geyve’de yangın çıkması kimseyi şaşırtmasın.

Kısa dönemde yapılacaklar belli:

1-Ciddi bir farkındalık kampanyası açılmalı.

2-Televizyonlarda kamu spotları.

3-Ormanlık alanlarda piknik yapılması kesinlikle yasaklanmalı.

4-Yasaya uygun olarak köylü tarlasında anız yakacaksa bu alanın ormandan 4  kilometre uzakta olması konusunda zorlayıcı tedbirler alınmalı.

5-Ormanlık alanların dibindeki yerleşim yerleri istimlâk edilerek bir boş alan çemberi  oluşturulmalı.

6-Milli Eğitim müfredatına orman yangınlarına karşı nasıl tedbir alınması gerektiğine bölümler konulmalı.

7-Ormanları hatayla ya da ihmalle ya da kasıtla yakanların cezaları en az 4 kat artmalı ve caydırıcı olması sağlanmalı.

8-Öğrencilerden ve vatandaşlardan oluşacak, dronlarla desteklenecek bir gönüllüler ordusu kurulmalı ve sürekli bir haberleşme ağı oluşturulmalı.

 (*) https://www.tv100.com/yanginlari-pkk-ve-yunan-ajanlari-mi-cikariyor-bakan-ibrahim-yumakli-kullere-donen-her-agac-vatan-topragindan-calinmis-bir-nefestir-makale-820711