14 Mayıs seçimlerine büyük beklentilerle girdi CHP seçmeni. Oy verme motivasyonları malum “Kim daha iyi yönetir” sorusunun cevabını aramaya yönelik olmaktan çok, “Erdoğan gitsin de kim gelirse gelsin” üzerine kuruluydu. Bu çıkış noktasını bilen Kemal Kılıçdaroğlu da kendisine çeşitli şirketlerden ve uzmanlardan gelen raporlara dayanarak cumhurbaşkanı adayı olmaya karar verdi.
Partideki ve özellikle de Meral Akşener tarafından dillendirilen Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş seçeneklerini de bu yüzden geri çevirdi. Sessiz, sakin ve tam da kendisine yakışır bir tarzda sinsi biçimde çalışmalarını yürütüp, isminin Cumhurbaşkanlığına en uygun aday olduğu fikrini tabana kabul ettirdi. Çünkü yukarıda da belirttiğim gibi kendisine sunulan raporlar ona bu kez seçilebileceğini işaret ediyordu.
Erdoğan karşıtlarının, AK Parti’den uzaklaşanların ya da “kafam çok karışık” deyip mırın kırın edenlerin söylediklerinin ortak paydası şu cümle:
“Çok hata yaptı”
Korkunç bir senaryonun eşiğindeyiz.
Allah korusun bu ülkeyi.
Yazarken yüzdeleri yasak olduğu için veremeyeceğim ama yapacağım tariften eminim ki az çok anlayacaksınız.
GENAR Kamuoyu Araştırma Şirketi’nin Başkanı İHSAN AKTAŞ ile konuştum. Çok ama çok ilginçti sonuçlar.
Baştan gidelim.
Sebeplerine de ardından gireceğiz.
Dün tv100 Programcısı Oğuz Haksever ile birlikte Atatürk Havalimanı’ndaki miting alanına ulaştığımızda saat 12.30 civarıydı ve Cumhur İttifakı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın mitinginin başlamasına neredeyse 4-5 saat vardı.
Kürsünün önünü şimdiden birkaç bin kişi doldurmuştu. Alana baktım çok geniş. Yenikapı’nın 1,5 katıymış. Yedili Masa’nın dolduramadığı ve resmen fiyaskoyla sonuçlanan mitingin yapıldığı Maltepe Meydanı’nın da en az dört katı büyüklüğünde; yaklaşık 300 bin metrekare.
AK Parti iktidarının ilk yıllarıydı. Çiçeği burnunda Başbakan Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları karşısında şimdi adını hatırlamadığım gazetecinin gözleri faltaşı gibi açılmıştı.
Merakla Erdoğan’ın sözlerini tekrar ederek yeniden sordu:
Yedili Masa’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu için evvelden aklımdan geçen tanım, yerli ve yabancı dizilerdeki kötü karakterlerle bire bir örtüşmekteydi. Herkese güler yüzlü davranır, insanları sever, onların haklarını korur gibi konuşur, mütevazıdır ama bu hali sahtedir (FAKE). Öte yanda, çok derinlerde (DEEP) sinsi, arkadan insanların kuyusunu kazan, bin bir dolap çeviren, yaptığı kötülüklerin haddi hesabı olmayan, her şeyi inceden inceye planlayıp, sabırla herkesin başına çorap ören biri vardır.
Tabii benim bu tanımım DEEPFAKE kavramıyla birlikte çok “klasik” kaldı.
Bakınca, insanın “Bu ne yaman çelişkidir Allah’ım” diyeceği geliyor.
Yukarıdaki başlıkta, meselenin özeti var.
Sonuçlarını o buluşma mı desem, icapçı olarak davet edildi mi desem hep o “GİZEMLİ MOLA”nın ardından tek tek görmeye başladık.
Önce CHP aday listesi tanzim edildi.
Eskiler hatırlar, evvelden hayali ihracatçılar vardı.
Onlara “hayali yatırımcılar” eklendi.
İçişleri Bakanlığı, MİT ve Emniyet Teşkilatı tam da şu sıralarda teyakkuzdadır eminim.
Bu adamlar bulunmalı.
CHP’nin 14. katında son zamanlarda en çok konuşulan konu bu.
Sadece Yedili Masa mahfilleri değil, daha çok CHP’liler Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanma ihtimalini sevdiler malum.
Piyanist Fazıl Say iki gündür duyuru üstüne duyuru yaptı.
100. Yıl Marşı bestelemiş. Önce marşının sözlerini paylaştı sosyal medyasından. Şair Ayten Mutlu’nun 1984 yılında çıkan şiir kitabındaki “Ver elini” adlı şiirinden bestelemiş.
Yedili Masa’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, ortağı İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve arkadaşlarının kendisini “Kazanamayacak aday” olarak görmelerinde en büyük etken olarak işaret ettikleri Aleviliği konusunda nihayet konuştu. Seçim kampanyasını yürüten Amerikalı ekibin tavsiyesi üzerine Kılıçdaroğlu yıllar sonra “Ben Aleviyim” dedi.
Bugüne dek gizlemeyi tercih etti. Etrafındaki kişilere kendisinin Peygamber soyundan geldiği palavrasını yaydırdı, Konyalı Türkmen olduğu yalanını söyledi.