Budala olma FETÖ’yü ver!

Türkiye’nin sahadaki kararlı duruşu masada elini öyle güçlü bir hale getirdi ki, imzalanan metinler kara propagandaları bile yerle bir etti. Bakın Batı dünyası bile sus pus! ‘Türkiye sivilleri öldürüyor’, ‘Türkiye Kürtleri katlediyor’, ‘Türkiye Suriye’den çıkmayacak’ safsataları çöp oldu. Her şeyden önce ülkemizin güneyinde kurulmaya çalışılan terör devletçiği projesi, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un dediği gibi, tarih oldu.

Kim ne derse desin, Ahmet Davutoğlu’nun bir çuval inciri berbat ettiği Suriye konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan dümeni bizzat devraldı ve bugünkü tablo oluştu. Bundan sonra kaldı mutabık kalınan maddelerin uygulamaya konmasına. 

Şimdi 13 Kasım’da Washington’da ABD Başkanı Trump ile yapılacak bir görüşme var. Suriye ve akabinde baş gösteren ekonomik yaptırım krizleri çözüldüğüne göre bu görüşmenin ana maddesi FETÖ olmalı. Trump’ın Suriye konusundaki teşekkür ve takdir konuşmalarının ardından mutlaka Pensilvanya’daki şarlatanın iadesi veya deport edilmesi masaya konulmalı. Birer birer terör örgütlerini ve hamilerini dize getiren Türkiye’nin, en az PKK kadar tehlikeli bu örgütün elebaşını teslim alması, yakın tarihin en büyük zaferlerinden biri olacaktır.

Hatta FETÖ elebaşının ne kadar tehlikeli olduğu, yeri zamanı geldiğinde ABD’nin de başına dert olacağı bir mektupla Trump’a anlatılabilir!

Son cümlem işin latifesi. Ancak, şunu biliyorum ki, kamuoyunda da çokça tartışılan Trump’ın mektubu konusu burada bitmez! Evet, bu mektup çöpe atılmıştır, evet, bu mektup yok sayılmıştır, evet, bu mektuba en iyi cevap Barış Pınarı Harekatı ile verilmiştir. Bunların hepsi büyük devlet refleksleridir. Ancak, Trump’ın dilinden de çok iyi anladığımızı, kendisine bir vesileyle hatırlatmamız şarttır.

Biraz biliyor ve tanıyorsam bu böyle kalmaz!