Uydurulan hikâyenin müellifi kim? Nevşin Mengü; Kılıçdaroğlu yalanının sebebi

Yalan söylediğini biliyorum.

Aşağıda açıklayacağım.

Nevşin Mengü ne demişti?

"Edindiğim bilgiye göre savcı, Kılıçdaroğlu'na mesaj göndererek 'Gelir ifadesinde kurultayda yolsuzluk yoktur, ben böyle şeyi görmedim, şahit olmadım derse dosyayı kapatırız’ demiş.”

Çok zekice kotarılmış, planlı ve çok amaçlı bir üfürme.

Gazeteci Mehmet Çek, böyle bir “haber” yapması için önce bir başka gazeteci aradıklarını ve o gazetecinin isminin kendisinde saklı olduğunu, fakat işin içinde ‘savcı’yı töhmet altında bırakmak olunca o gazetecinin bu işi kabul etmediğini, ihalenin de Nevşin’e kaldığını söylüyor.

Arada belki başkalarına da teklif edilmiştir, bilemiyoruz.

Hesap açık:

KILIÇDAROĞLU’NUN DÜRÜSTLÜĞÜNÜ KULLANARAK YIRTMAK

Savcıların davetine rağmen ne yolsuzluklar ne de şaibeli Kurultay’la ilgili ifade vermeye gitmeyen Kemal Kılıçdaroğlu’nu ifade vermeye zorlamak. Çünkü ifade vermeye giderse mağduru olduğu Kurultay’ın şaibeli olduğunu bilmesine rağmen, siyaseten doğruculuk yaparak, CHP’yi korumak adına “Benim olduğum yerde böyle bir şey olamaz” diyebileceğini umuyorlar ve böylece onun dürüstlüğünü sıçrama tahtası olarak kullanarak bu işten yırtmayı planlıyorlar.

Evet, böylesine sinsice.

Nevşin Mengü, Kemal Kılıçdaroğlu’nun çevresindeki isimler ve avukatlarının çok net açıklamalarına karşılık “Kaynaklarımdan eminim” demeye devam etti. Bununla da kalmadı, üfürükçülerinin istekleri doğrultusunda "Sayın Kılıçdaroğlu’na önerim beni yalanlamak yerine çıkıp ben kayyum gibi atanmam, kurultay dosyası kapanmıştır demesidir" şeklinde bir açıklama yaptı.

Böylece baklayı ağzından çıkardı.

KOLPACILIĞIN BÖYLESİ

Çok rahatsızlar, ödleri patlıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun gidip ifade vermemesi bir nevi kabul olarak algılanıyor CHP tabanında ve kamuoyunda.

Oysa Kemal Kılıçdaroğlu bu hareketiyle bir enstrüman olarak kullanılmaya niyetinin olmadığını anlatmak istiyor.

Aslında size içerden aldığım bazı bilgileri de aktarmak isterdim ama haber kaynağımı hakikaten zor durumda bırakmak istemiyorum. Kemal Kılıçdaroğlu cephesinde son derece önemli, enteresan gelişmeler var çünkü.

CHP’yi ele geçiren İmamoğlu-Özel ekibi ise bunu yeterli bulmuyor. Kurultay’la ilgili ortaya saçılan-saçılacak ahlaksızlıklar uykularını kaçırıyor ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeniden partinin başına dönecek olması uyudukları ender zamanlarda da rüyalarına giriyor. İşte bu yüzden Kemal Kılıçdaroğlu’nu kendilerine SUÇ ORTAĞI yapmak için bastırıyorlar.

Ve bir DİĞER KOLPACILIK da şu.

Kurultay’ın iptal edileceğine öyle kesin gözüyle bakıyorlar ki eğer korktukları başlarına gelirse suçu Kemal Kılıçdaroğlu’na yıkıp CHP tabanına “Bakın hem ifade vermeye gitmeyip parti kurultayının iptaline sebep oldu hem de partinin başına kayyum gibi geliyor” diyebilme fırsatı yakalayacaklar.

Tabii bunu doğrudan kendilerinin söylemeleri “yakışık” almayacağı için Nevşin Mengü ve benzeri isimlere söyletmeyi tercih ediyorlar.

Mengü de sanki bu bilgiyi Kurultay soruşturmasını yürüten SAVCILARDAN ALMIŞ gibi pazarlıyor.

NEVŞİN MENGÜ YALAN SÖYLÜYOR ÇÜNKÜ…

Bu konunun dediğim gibi hukuki boyutunu Kemal Kılıçdaroğlu’nun Avukatı Celal Çelik ve Rezan Epözdemir açıkladı.

Çelik Gerçek Gündem Genel Yayın Yönetmeni Seyhan Avşar’a bu konuda açıklama yaparak “Şikâyete tabii olmayan bir soruşturmada Savcı, sadece Kemal Bey'e dayanarak nasıl dosyayı kapatabilir? Bu bir suç. Böyle bir konuda ilk bilgisi olacak kişi benim. Ama olmayan bir şeyden doğal olarak haberim yok. Kemal Bey'in geri dönüp dönmeyeceği konusunda ben yorum yapamam. Ama ORTADA BİR HIRSIZLIK VAR. KEMAL BEY BU HIRSIZLIĞI MEŞRULAŞTIRACAK MI MEŞRULAŞTIRMAYACAK MI hep beraber göreceğiz” dedi…

Doğru. Ortada bir hırsızlık var ve birileri bu hırsızlığın altında kalmaktan ölesiye korkuyor. Zaten yolsuzluk batağına saplanmış durumdalar, bir de bu üzerine tüy dikecek.

SORUŞTURMANIN YÜRÜMESİ KILIÇDAROĞLU’NA BAĞLI DEĞİL

Rezap Epözdemir’in açıklaması ise aşağıdaki gibi:

“Nevşin Hanım, kaynağınız size yanlış bilgi aktarmış. Bu soruşturma Siyasi Partiler Kanunu'nun ‘Oylamaya Hile Karıştırılması’ başlıklı 112. maddesi uyarınca yürüyor. Bu suç da takibi şikâyete bağlı bir suç değil. Re'sen kovuşturabilir bir suç. Mağdur veya suçtan zarar gören şikayetçi olmasa bile soruşturma ve kamu davası yürür. (Benim notum: Yani Kemal bey gidip ifade verse de vermese de soruşturma yürür) Hiçbir Cumhuriyet Savcısı da suç mağduruna veya tanığa, ‘Böyle bir şey yok derseniz dosyayı kapatırım’ demez, diyemez. Aksi hukuken ve fiilen mümkün değil. Kaynağınızın çok güvenilir bir kaynak olmadığı ve sizi bilinçli veya bilinçsizce yanlış yönlendirdiği açık.”

BU UYDURMANIN MÜELLİFİ KİM?

Nevşin Mengü bu açıklamalara rağmen kaynağından emin olduğunu söylemeye devam ediyor. Sırtında yumurta küfesi yok nasılsa.

Ama ben çok iyi biliyorum ve açıkça ifade ediyorum ki Nevşin Mengü ima ettiği hiçbir kaynaktan bilgi almadı. Tamamen kulağına üfürülenleri paylaşıyor. Hadi biraz pay bırakayım. Ona bu senaryoyu anlatanlar “Savcılardan aldığımız bilgi” diye aktarmış olabilirler.

Senaryonun müellifi ya Marmara Cezaevi’nde ya da CHP Genel Merkezi’nde.

Belki de ortak prodüksiyon. Bunu anlamamak için kör sağır olmak gerek.

Nevşin Mengü denince herkesin aklına yıllarca CHP’de üst düzey görevlerde bulunmuş milletvekili babası Şahin Mengü geliyor.

BABA MENGÜ’NÜN KIZI HAKKINDA SÖYLEDİKLERİ

Şahin Mengü ile fikirlerimiz zıt olmasına rağmen çok sohbetimiz olurdu. Siyaseten anlaşamadığımız zamanlarda ortak noktamız Çerkeslikti. Keşke babasının istediği gibi bir evlat olsaydı ama bu hayal kırıklığına anlaşılan pek çok kişi tanık olmuş. Celal Çelik bir anısını anlatıyor. Vakti zamanında CHP içinde kurdukları “Dip Dalga Hareketi” ne Nevşin Mengü’den medya desteği istemeleri sözkonusu olduğunda Şahin Mengü “Nevşin mi? Aman uzak dursun. O aldığı fonlardan dolayı böyle Kemalist bir hareketi ağzına dahi alamaz” demiş.

Nevşin Mengü gerçi sert bir şekilde Celal Çelik’i yalanladı ama o da sonuçta bizzat tanık olduğu bir konuşmayı aktarıyor, kulağına üfürülenleri, kimliği belirsiz kaynaklardan alınan adrese teslim “bilgi” leri değil.

Aradaki fark mühim.