Fakir Türk halkının, aç Yunan halkına unutulan yardımı; Kızılay ve Kurtuluş Gemisi

Uğradığımız muazzam deprem felaketinden sonra 102 devlet çeşitli şekil ve miktarlarda insani yardımlarda bulunmuş, bir kısmı da halen yardımlarına devam ediyor.

Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Pakistan, Katar, Sudan, Afganistan, Çin, Rusya, ABD gibi devletlerin yaptığı yardımlara nazaran çok küçük ölçekte kalan Yunanistan’dan ve Ermenistan’dan gelen ekipler ve yardımlar bazıları tarafından ön plana çıkarılmış, Yunanistan ile Ermenistan’ın "barıştan yana tavır koydukları" söylenmiştir.

Hâlbuki dediğimiz gibi bu sadece “uluslararası insani yardım” kapsamında yapılan yardımdır.

İşte böyle bir ortamda, II. Dünya Savaşı'nda Türkiye'nin beş yıl boyunca Yunanistan’a yaptığı insani yardımların ve bu yardımları götürmede oynadığı rol ile tarihe geçmiş Türk kuru yük gemisi Kurtuluş’un gerçek hikâyesini bilmeyenlere anlatmak, bilenlere de tekrar hatırlatmak isterim.

BATI TARAFINDAN AÇLIĞA VE HASTALIĞA MAHKÛM EDİLEN YUNAN HALKI

1941 yılı Yunanistan'ın Nazi Almanyası'nın işgali ve İngiltere’nin deniz ablukası altında bulunduğu zamanlardı...

Hem işgal hem de abluka nedeniyle Yunanistan’da Yunan tarihine "Büyük Açlık" diye geçen büyük bir kıtlık yaşanmaktaydı.

Balık tutmanın bile yasak edildiği Yunanların, kendilerine yiyecek veren Türkiye'nin Batı Anadolu sahillerine küçük motorlarla gizlice geldikleri bir dönemdir bu.

Öyle ki bazı tarihçilere göre bu dönemde 70 bin, bazılarına göre ise 300 bin Yunanlı açlıktan ölmüştü.

Türkiye’de de durum çok kötü idi. Ekmek, un, şeker gibi temel gıda maddelerinin yanı sıra patiska ve kefenlik bez bile karne ile veriliyor, sınırlarımızda Almanya’ya karşı tedbir alınıyordu. Fakirlik ve tedirginlik had safhadaydı.

19 YIL ÖNCE ÜLKESİNİ İŞGALE KALKAN YUNANİSTAN’A YARDIM İÇİN DÜNYAYI KARŞISINA ALAN TÜRK HALKI

Ama içinde bulunulan bu şartlara rağmen Türk halkı ve Türk Hükümeti genlerinde olan yardımseverliğinin bir gereği olarak komşusu Yunan halkının açlıktan ölmesine göz yumamazdı ve yummadı da...

Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, daha 19 yıl önce bizzat savaştığı Yunanlara her türlü insani yardımın yapılmasına ilişkin kararnameyi imzaladı. 

Ancak İngiltere yapılacak yardımla ablukanın delineceğini söylüyor ve yardımın nakline itiraz ediyordu. Uzun tartışmalardan sonra Türkiye'nin de İngiltere’nin abluka bölgesi içinde olduğu, abluka bölgesi içindeki insani yardım nakliyatının ablukayı delmeyeceği şeklinde bir mutabakata varıldı.

Bu mutabakat sonrası yardımların tedariki için KIZILAY tarafından ülke çapında yardım kampanyaları düzenlendi.

Türk halkı o yokluğa ve daha 19 yıl önce Yunanistan ile savaşmasına rağmen elindeki ve avucundakini Yunan halkı ile paylaşıyordu.

YUNAN HALKINI AÇLIKTAN VE HASTALIKTAN KURTARMAYA GİDEN KURTULUŞ GEMİSİ

Türk hükûmeti 1941'de işgal altında büyük açlık yaşayan Yunanistan'a sevk edilecek insani yardımın taşınması için “Kurtuluş” gemisini kiraladı.

900 beygir gücünde buhar türbinli makinası olan Kurtuluş, 1883'te İngiltere'de inşa edilen bir yolcu ve yük gemisiydi. Boyu 76,5 metre ve kapasitesi 2735 groston idi. 

Çeşitli isimler ve bandıralar altında hizmet etmiş, sonra da 1924 yılında Kalkavan kardeşlerin deniz taşımacılığı şirketi tarafından satın alınmış, “Teşvikiye” ismi ile Türkiye Cumhuriyeti’nin bandırasını taşıyan ilk gemilerden biri olmuştu.

1930’da ismi “Bülent" olmuş, 1934'te de Tavilzade kardeşler gemiyi alarak ismini "Kurtuluş" yapmışlardı.

Ülke çapında toplanıp da İstanbul’a getirilen yardımlar, bordasına büyük TÜRK KIZILAYI işaretleri boyanmış işte bu Kurtuluş gemisine yükleniyordu.

Her türlü hazırlık çok kısa sürede tamamlanmış, Türk halkının dişinden tırnağından biriktirerek topladığı tonlarca, yiyecek, giyecek, ilaç, mektup ve özel eşyalardan oluşan malzemeler Kurtuluş gemisine yüklenmişti.

Kurtuluş gemisi serseri mayınların ve denizaltıların bulunduğu Adalar Denizi’ndeki tehlikeli seferine kahraman mürettebatı ile artık hazırdı.

Kurtuluş bu tarihi ilk seferine İstanbul’dan çıkmış ve 15 Ekim 1941’de öğleden sonra Pire limanına varmıştı.

Limanda açlıktan ve hastalıktan bir deri bir kemik kalmış Yunanlar sevinç gözyaşları içinde yardımların indirilişini seyrediyorlardı…

Yardım malzemeleri Pire limanında TÜRK KIZILAYI tarafından Yunan Kızılhaçı'na teslim edilmişti.

Kurtuluş’tan edinilen bilgiler ışığında Vatan gazetesi; “Azrail maskesini atmış, Yunan halkını pervasızca biçiyor…” manşetini atmıştı.

Kurtuluş gemisi Yunan halkının gönlünde “açlık ve hastalıktan kurtuluşa” simge olmuştu sanki...

Ama öte yandan geminin isminin "Kurtuluş", yani 19 yıl önce işgalci Yunanlılara karşı gerçekleştirilen savaşımızın ismi olması da müthiş bir kutsal rastlantı olmuştu.

Sonraki aylarda Yunanistan'ın Pire limanına üç sefer daha yaparak TÜRK KIZILAYI’ın devam eden yardımlarını taşıyan Kurtuluş gemisi, diğer taşıdığı yardımların haricinde toplam 6 bin 735 ton sadece gıda yardımı taşımıştı…

ÇEKTİĞİ FOTOĞRAFLARLA YUNAN HALKININ AÇLIĞINI DÜNYAYA DUYURAN TÜRK KIZILAYI HEYET BAŞKANI

Kurtuluş gemisi ve TÜRK KIZILAYI sadece Yunanistan’a yardım götürmekle kalmıyor, Yunan halkının çektiği açlık ve sefaletin dünyaya duyurulmasını da sağlıyordu.

Tehlikelerle dolu bu seferlerde TÜRK KIZILAYI heyetinin başında bulunan Feridun Demokan Yunan halkının yaşadığı açlığı belgelemek için gizlice fotoğraflar çekiyordu.

Bu çok tehlikeliydi, çünkü Almanların çok ağır baskı ve kuralları vardı ve yakalanması durumunda tutuklanması kaçınılmazdı.

Ancak Feridun Demokan’ın çektiği fotoğraflar Amerika’ya ulaşmış, Life Dergisi’nde yayımlanmış ve çok büyük yankılar ve infial oluşturmuştu.

Türkiye ve Amerika’nın tepkileri neticesinde İngiltere, Yunanistan’a uyguladığı ambargoyu kaldırmış, böylelikle diğer devletlerin Yunanistan’a yardım yapabilmesinin önü açılmıştı.

YAPILAN HER TÜRLÜ KÖTÜLÜĞE RAĞMEN EKMEĞİNİ YUNAN HALKI İLE PAYLAŞAN TÜRK HALKI

Böylece Türkiye Yunanistan’a yardım elini uzatan ilk devlet olmuştu.

Hem de o Yunanistan:

- 19 yıl önce Türkiye’yi işgale kalkmış, Batı Anadolu’yu yakıp yıkmış, soykırım yapmış,

- 1920’li yılların sonların da Kıbrıs’ın kendisine bağlanmasını istemiş,

- 1931 yılında karasuları 3 mil iken hava sahasını 10 mile çıkarmış,

- 1936 yılında karasularının 3 mil olduğu Lozan statüsünü bozarak, Adalar Denizi’nde karasularını 6 mile çıkarmış bir Yunanistan iken...

KURTULUŞ’UN YUNANİSTAN’A KIZILAY YARDIMI GÖTÜRÜRKEN BATIŞI

Bu arada Yunanistan’a beşinci yardım seferini yapmak üzere yola çıkan Kurtuluş, Marmara Adası kuzey sahilinde, Saraylar köyü açığında fırtınaya yakalanarak kayalıklara çarptı ve 21 Şubat 1942 sabahı tonlarca gıda, ilaç ve ihtiyaç malzemesiyle battı ama mürettebat kurtuldu.

Yardım gemisi Kurtuluş’un battığı haberi gelince Atina ve çevresindeki yerleşimlerde Kurtuluş için yas tutulduğu söylenir.

Nasıl bir garip rastlantıdır ki, Kurtuluş’un kayalarına çarptığı Marmara Adası 1935 yılında yaşadığı büyük depremin yaralarını yeni yeni sarıyordu.

Kurutuluş gemisinin battığı kayalıkların yakınındaki buruna Kurtuluş'un anısına, Kurtuluş Burnu denmiş, savaş sonunda Yunanistan’daki bir caddeye Kurtuluş ismi verilmişti.

TÜRK KIZILAYI’NIN DURMAYAN YARDIMLARI

Ama Türkiye’nin Yunanistan’a yardımları Kurtuluş'un kaybına ve kendi yaşadığı zorluklara rağmen durmamıştı.

Altı aylık bir aradan sonra Dumlupınar, Tunç, Konya, Güneysu, Aksu gemileri ile 1946'ya kadar Yunanistan'a TÜRK KIZILAYI’nın topladığı insani yardım gönderilmeye devam ediliyordu.

Hatta Dumlupınar, 13-16 yaşları arasında bin kadar hasta Yunan çocuğu İstanbul'a getirmiş ve bu çocuklara savaşın sonuna kadar Türkiye'de bakılmıştı.

Belgelere göre; sadece 1941-42 yılları arasında Yunanistan’a maddi değeri 28 milyon 861 bin 080 TL tutarında kurutulmuş sebze ve meyve ile 4 bin 154 sandık yumurta, bin 500 ton diğer gıda malzemesi, 5 ton sabun ve Yunanistan’da en çok mağdur olan çocuklara dağıtılmak üzere 2 ton şeker gönderilmişti.

Kızılay aracılığı ile Yunanistan Kızılhaç’ına 864 bin 294 dolar hibede bulunulmuştu.

TÜRK KIZILAYI’nın kayıtlarına göre yoklukla mücadele eden Türk halkı 1946 yılına kadar Yunan halkına 50 bin tonluk (o günün parası ile 75 milyon TL, yani o zamanın karşılığı 60 milyon Amerikan doları değerinde) insani yardım yapmıştı.

Yunan Kızılhaçı’nın kayıtlarına göre de TÜRK KIZILAYI’nın yardımları ile ayrıca 700 bin civarındaki savaş mağduruna sıcak yemek verilebilmişti.

Yunanlar en zor zamanlarında Türkiye’den gelen bu dostluğu asla unutmayacaklarını belirtiyorlardı.

VEFA MI DEDİNİZ?

Ama Yunanistan yapılan yardımları ve uzatılan dostluk elini çabuk unutmuş, savaşın bitiminden bir yıl geçmeden 1947 yılında Yunanistan Kıbrıs Adasının Yunanistan’a bağlanmasını BM’den talep etmişti.

1950-52 arasında Kıbrıs’ta tek taraflı sözde referandumlar neticesinde Kıbrıs’ın Yunanistan’ın bağlanması gerektiğini her düzeyde ısrarla dile getiriyor ve Türksüz bir Kıbrıs için 1974’e kadar sürecek soykırım faaliyetlerini başlatıyordu.

Dahası 1952’de Lozan ve Paris Antlaşmaları hilafına Türkiye’ye yakın adaları silahlandırmaya ve askerle doldurmaya başlıyordu.

Yunanistan günümüzde de Türkiye karşıtını faaliyetlerini ve Türkiye’den taleplerini hız kesmeden sürdürüyor.

Görüldüğü üzere en yokluk, baskı ve endişe halinde dahi Yunanistan’a senelerce yardım eden ve sürekli barıştan yana tavır koyan Türkiye’nin, Yunanistan’dan aldığı cevaplar ortada...

Yani ne yaparsak yapalım Yunan MEGALİ İDEASI’ndan vazgeçmiyor.

Tüm bu anlattığımız tarihsel olaylar gösteriyor ki Yunanistan’ın deprem nedeniyle yaptığı yardımları ön plana çıkararak Yunanistan’ın "barıştan yana tavır koyduğunu” söylemek son derece yanıltıcıdır.

Bu arada anlattığımız bu tarihsel olaylar bir gerçeği daha ortaya koyuyor…

“TÜRK KIZILAYI” DA TÜRK MİLLETİNİN ONURUNU YÜCELTECEK NE BÜYÜK İŞLER YAPMIŞ ZAMANINDA….