Deprem uzmanlarından ilk açıklamalar!

Marmara Denizi'nde saat 11:01'de gerçekleşen 4,7 büyüklüğündeki deprem ile ilgili uzmanlar şu değerlendirmeleri yaptı...

Deprem uzmanlarından ilk açıklamalar!

Prof. Dr. Okan Tüysüz

Depremin olduğu yer Orta Anadolu çukurluğu dediğimiz yer. Sığ olduğu için oldukça geniş bir alanda hissedilmesi olağan. Hassas bir bölge. İstanbul için büyük deprem olmasını beklediğimiz fayda olan bir deprem. Bir süre beklemek lazım. Genellikle arkasından biraz daha küçük depremler olup sönümlenmesi gerekir. Burası korkutan bir bölge. Çok fazla büyük bir deprem işaretçisi olarak değerlendirmek mümkün değil. Sadece bu fayın aktif olduğunu gösteren bir olay. Bir süre daha bekleyip bu depremlerin nereye doğru seyrettiğini görmek lazım. Olağan koşullarda bunun arkasından artçıların gelmesi gerekir. 4.7’lik deprem olağan koşullarda hasar yaratacak bir deprem değil… 99 depreminde bu tür küçükten başlayıp giderek büyüyen bir deprem serisine rastlamadık.

Jeofizik Yüksek Mühendisi Övgün Ahmet:

Daha önce ki açıklamalarımda iki deprem olacağını söylemiştim. Silivri ve Marmara Ereğlisi açıklarında. Bir deprem de Küçükçekmece önlerinde 5.00 – 6.00 arasında deprem olacağını açıklamıştım. Bu depremler olmadan önce yer gerginliğini belirtmek için 4- 5.5 arasında deprem üreteceğini ve korku salacağını da açıklamıştım. Bu depremlerden biri bugün oluştu. Jeofizik bilgisi açısından bu depremin oluş yeri derinliği bize gelecek depremin nerede, hangi derinlikte olacağı üzerine bir bilgi vermiştir. Bu küçük büyüklükte bir depremdir. Silivri, Kumburgaz ve Marmara Ereğlisi, Tekirdağ, Çorlu dolaylarında sarsıntı büyük hissedilmiştir. Bunun nedeni deprem odağının sığlığıdır ve Trakya’da o bölgede yerin gevşek olmasından kaynaklıdır. Yıkıcı değildir.İstanbul'da yıkıcı olabilmesi için eşik değer 6.1 büyüklüğüdür. Büyük depremi 2045'den önce beklemiyorum. Ancak büyük deprem olana kadar küçük depremleri görmemiz beklenen bu olaydır. Bu depremin ardından daha büyük bir depremin geleceği beklentisi yoktur.

 

Deprem uzmanlarından ilk açıklamalar! - Resim : 2

Prof. Dr. Şükrü Ersoy: 

Bu tabi gelecek büyük Marmara depreminin ayak sesleri olarak kabul edilebilir. 4'ü geçen her depremde çevre illerin bunu hissetmesi çok normal. Bu deprem de öyle 4,7. Ama bu yer kabuğunu kırabilecek bir enerjiye sahip değil. Öncü müdür değil midir bunu bilme şansımız yok. Ben şunu öneriyorum. Yakın hissedenler; bir süre sokakta hava almalarında fayda görüyorum. Ama bundan büyük deprem bekleniyor anlamı çıkmasın. Gördüğünüz gibi Marmara denizi dinamik, hareketli bir yer. Eninde sonunda beklenen büyük deprem de gelecektir mutlaka. Gördüğümüz gibi Marmara Denizi çok dinamik ve hareketli bir yer eninde sonunda beklenen deprem de gelecektir. Deprem ne kadar sığsa çevrede daha çok hissedilir. Sığ bir depremin sarsıntısını insanlar daha çok hissetmiştir. Depremin artçıları mutlaka olacaktır. Daha büyüğü olabilir demek çok spekülatif bunu bilme şansımız yok. Türkiye bir deprem bölgesidir ve ülkede her ay 2 bin deprem oluyor. Bu da onlardan birtanesi bizi korkutan Marmara hem nüfus olarak hem de yapı olarak kalabalık bir bölge. Büyük deprem de beklendiği için kaygılarımız bundan kaynaklanıyor.

Prof. Dr. Orhan Tatar:

Bu depremden önce saat 06:21'de bir deprem daha oldu. Bu depremler 17 Ağustos'tan sonra özellikle gelecekte beklediğimiz büyük İstanbul depreminin üzerinde olduğu fay hattındaki depremler. Olası İstanbul depremi 130 kilometrelik bir fay kırığı üzerinde olması bekleniyor. İstanbul'un güneyinde gelecekte büyük bir deprem beklentisi var. Bugünkü olan depremler de fay sistemi üzerinde meydana gelen depremler. Orta Marmara çukuru diye adlandırdığımız yerde meydana gelen bir deprem. Onun biraz daha doğusunda da bu sabah bir deprem meydana geldi. Bu depremlerin büyüklüğüne baktığınızda yer kabuğunu kıracak bir deprem değil. En az 6.2'nin üzerinde olması gerekir. Ancak bu depremlerin olması önemli. Birkaç ay öncede güney Marmara'da yine Çınarcık'ta bir takım depremler olmuştu. Sürekli Marmara Denizi'nin içerisinde değişik büyüklükte depremler meydana geliyor.

Prof.Dr. Doğan Perinçek: 7’lik deprem oluşturacak enerji birikmiş durumda

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nden (ÇOMÜ) emekli Prof. Dr. Doğan Perinçek, Marmara Denizi’nde bugün saat 11.00’da meydana gelen 4,6’lık depremin ardından devam eden artçılar sonrası açıklamalarda bulundu.

Bu depremlerin Kuzey Anadolu Fay hatlarını tetikleyebileceğini söyleyen Perinçek, “Karabiga-Çan-Bayramiç dolaylarındaki faylar yarın ya da sonraki günlerde deprem oluşturabilir. Zira söz konusu alanda 281-282 yıldır 7 dolayında deprem olmuyor. Bu alanda 7’lik deprem oluşturacak enerji birikmiş durumda” dedi.

Perinçek açıklamasında, “İstanbul'da olan 4,6 büyüklükteki deprem öncü olabilir mi? Evet olabilir. Öyle kabul edip, sağlam olmayan binalardan uzak durulmasını tavsiye ederim. 4,6 büyüklükteki deprem nerede oldu? Meslektaşlarımın 7 büyüklükte deprem beklediği Orta Marmara fayı üzerinde oldu. Bu deprem Karabiga-Çan-Bayramiç hattındaki fayları tetikler mi? Hayır, hemen tetiklemez, fakat uzun vadede etkisi olabilir. Zira Marmara denizindeki faylar ve Çanakkale kuzeyindeki (Saroz Körfezi-Gökçeada), güneyindeki (Karabiga-Çan-Bayramiç) faylar ve daha güneydeki faylar (Gönen -Yenice-Edremit Körfezi) Kuzey Anadolu Fayı'nın kolları. Peki, Karabiga-Çan-Bayramiç dolaylarındaki faylar yarın ya da sonraki günlerde deprem oluşturabilir mi? Evet oluşturabilir. Zira söz konusu alanda 281-282 yıldır 7 dolayında deprem olmuyor. Bu alanda 7’lik deprem oluşturacak enerji birikmiş durumda. Artçı depremler başladı. Şu ana kadar büyüklükleri 1,2 ile 3,3 arasında değişen 7 adet artçı oldu. Artçıların başlaması sevindirici. 4,6’dan daha büyük bir depremin olma ihtimali azalıyor” ifadelerine yer verdi. 

Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat:

Depremin büyüklüğü artıkça depremin tahrip gücü de artmaktadır. İkincisi, maalesef Marmara Denizi'ndeki kaynaklar şehirlerimize çok yakın. Depremin merkezi ne kadar yakınsa o kadar etki alanı fazla olacaktır. Üçüncüsü, depremin derinliği. Sığ odaklı depremler ülkemizi çok olumsuz olaylarını yani Japonya depremleriyle mukayese edemezsiniz. Japonya'daki depremler 600 kilometre derinliğe kadar iner. Onların yüzeydeki ve tahrip alanları daha azdır. Ama bizimkiler çok sığ olduğu için tahrip gücü çok fazladır. Diğer olumsuzluk da zemin koşulları. Zemin koşullarına uygun yapı tasarımları yapılması gerekir.

Bölgede irili ufaklı depremler farklı kaynaklardan da olsa çalışırlar. Bunlar bu bölgenin doğal süreci içerisinde değerlendirilmeli. Ama bu hiçbir zaman 'Deprem olmayacak, rahat edelim' anlamına gelmiyor. Bu, bize burada yaşayacaksak bu coğrafyanın tamamında aktif fayların olduğu ve bunların deprem potansiyellerinin yüksek olduğunu bize ifade ediyor.

Yapmamız gereken deprem anında, öncesi ve sonrası neler yapmamız gerektiğini bilinçli bir şekilde birey olarak, aile olarak, mahalle olarak toplum olarak ortaya koyabilmemiz. Mesela aile afet planı dediğimiz deprem öncesi her ailenin bir afet planı olmalı. Çünkü elektrikler belli bir yükten sonra kesilecektir. Bu büyük depremden sonra artçı depremler de olacaktır. Aile olarak tahliye planlarımız olmalı ve depremde eğer çok katlı binalarda yaşıyorsak aşağıya inme şansınız olmayacak. Üst katlar çok sallanacak. Bu üst katlarda herhangi yapısal olmayan tehlikeli unsurları sabitlememiz ve onların vereceği zararları en aza indirmemiz gerekmektedir.

Doğan Kalafat, basın toplantısının ardından AA muhabirinin sorularını da yanıtladı. Kalafat, orta büyüklükteki bu depremlerin herhangi bir hasara veya can kaybına neden olabilecek niteliği bulunmadığını ifade ederek, "Bu depremlerden çıkardığımız şudur; Marmara'da gelecekte önemli bir deprem bekliyoruz. Bu deprem yakın bir gelecekte olacaktır. Yakın gelecek derken de bunu 10'lu yıllar olarak telaffuz etmek lazım. Depremin tehlikesi bu bölgede bellidir ama alacağımız önlemlerle depremin riskini en aza indirebilmek mümkündür. Burada yapmamız gereken, eğer bu coğrafyada yaşıyorsak muhakkak deprem bilinci yüksek, afet bilinci yüksek bir toplum haline gelebilmemiz ve depreme dayanıklı binalarda oturmamız gerekir.