Kıyamet savaşı: Putin, nükleer silah kullanır mı?

Bir kez daha Ukrayna savaşının ürettiği riskleri konuşuyoruz.

Putin, nükleer silah kullanır mı? Kullanırsa taktik nükleer mi olur, stratejik nükleer mi olur?

Sadece Ukrayna kara sahasında mı kullanır, yoksa çok daha geniş alanlarda toplu imhalara mı girişir?

Burada biraz daha ileri gidelim ve soralım: Birileri Putin’in, Ukrayna’da taktik nükleer silah kullanmasının yolunu açar mı, kilometre taşlarını döşer mi?

Bence bu soru, ilk sorudan çok daha anlamlı. Sonuçta ortada çıkmaması gerektiği halde çıkan bir savaş var! Çıkmaması sağlanabilecek, engellenebilecek bir savaş savaşın, göz göre göre çıkması engellenmemiş, hatta çıkması tahrik edilmiş, gerekçeleri üretilmiştir. Ve ürettiği sonuçlar, şu an bile gerekçelerinin çok ötesindedir. 

Bu haliyle de durum tam bir kurgu savaşa karşılık gelir.

O zaman yeni bir soru sormak gerekiyor. Kurgu savaş, kurgulanmış bir nükleer silah kullanımına evrilir mi?

Ya da canı yanan, onur savaşı yaptığı düşünen, jeopolitik bir hamle içinde olan ve olası can alıcı kayıplarını engellemek isteyen Putin bir nükleer silaha başvurur mu?

***

Diğer bir tarafıyla nükleer öfke, nükleer tehdit ya da nükleer eylem üretmek tek başına son derece hamaset kokan bir kavram.

Çünkü;

- Bu savaşta nükleer silah kullanan konvansiyonel yenilgiyi kerhen de kabullenmiş olur.

- Büyük bir öfkeye, düşmanlığa ve travmalara neden olur.

- Kendi ülkesinde büyük bir kırılganlık yaşar, milli bütünlüğünde, kamu akıl ve vicdanında büyük çatlaklar üretir.

- İnsanlığın vicdanı sarsılır.

- Karşısındaki blok kalınlaşır ve bir duvara dönüşür.

- Tarafsızlar, hatta yanındakiler bile karşısına geçmeye kalkar.

- Yaptırımların ölümcül hale gelmesinin, genişlemesinin, çeşitlenmesinin, şiddetlenmesinin yolu açılır.

- Karşısındaki ittifakı genişletir.

- Üzerindeki baskı şiddetlenir.

- Kendisine karşı nükleer silah kullanılması dahil, diğer stratejik müdahalelerin yolunu açar.

Yani nükleer silah kullanan, sadece nükleer silah kullanmanın değil, elde edeceği kazanımların, olası boyun eğdirmenin değil, kullandıktan sonra ne olacağının da hesabını yapmak zorundadır.

***

Şimdi tekrar başta sorduğumuz soruya dönelim. Ya birileri yeni bir kurgunun, kurnazlığın Rusya’nın taktik nükleer silah kullanmasının taşlarını döşüyor, yolunu açıyorsa?

Ya da daha çarpıcı bir soru!

Buna dair dogmatik bir akıl taşıyorsa?

Olur mu demeyin.

Yakın geçmişe bakın, sayısız örneğini göreceksiniz.

2000’li yıllar başladığında Hollywood kökenli sayısız kıyamet filmi çekildi. Konu sadece Hollywood’un fantastik, hayalci senaryolarından ibaret olsaydı, gülüp geçerdiniz. Ama konunun teolojik ayaklarının ne denli güçlü olduğunu görünce, koca koca ülkelerin siyaset ve stratejilerine yön verdiğini fark edince, insanlığın son derece tehlikeli, dogmatik, bâtıl bir tehditle, akıl tutulmasıyla karşı karşıya kaldığı gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalırsınız.

Sonuçta bugün ABD’yi yöneten Neocon-Avangelistlerin, Neocon ve Avangelist bir yapı olmaları Armagedon’a yani Kıyamet Savaşı dogmasına dayanıyor.

Benzer teolojik bir dogmayı, Rus teolojik yaklaşımı da içinde barındırıyor. O yüzden tarafların nükleer silahlardan-kıyamet savaşlarından filan bahsetmeye başlamaları sadece gerçeklikle, gerçekliğin ürettiği gerilimle filan ilgili değil.

İster kabul edin, ister etmeyin, bugün bu savaş üzerinden insanlığın karşı karşıya kaldığı teolojik bir tehdit var.

Kıyamet savaşı!

Konunun daha iyi anlaşılması için, şimdi 2000’li yıllara dair birkaç çarpıcı örnek verelim.

- Irak ve Afganistan’ı işgal eden ABD Başkanı Bush bir Crusade, yani kutsal savaş yaptığına söylüyordu.

- FETÖ ve diğer Hristiyan ruhbanlar da Milenyum’a inanırlar. Yani üçüncü bin yılda kıyamet kopacak, kıyamet kopmadan evvel biz Tanrı’nın bize vaad ettiği topraklara döneceğiz.

- Deash ise Melheme-i Kübra yaptığını söylüyordu. Yani bu da kıyamet savaşı. O da, Dabık ve Amak (Amik ovasında)’ta bir kıyamet savaşı yapacağına inanıyordu. Allah’tan karşısına Türk Ordusu çıktı da Dabık’ta bu teolojik silahı elinden alıp, onun yalanına ve karanlığına geri gömdü. 

- Aşırı uç Yahudi inanışlarında gördüğümüz Gog-Mogok, Megido Dağı, Arz-ı Mevud, Vaadedilmiş topraklar inanışları da hepsi özde aynı şeydir.

- Kur'an’da olmadığı halde bazı hadislerden beslenen İslam içi akımlarda da Mehdi, Mesih ve kıyamet dogmaları bildiğiniz gibi.

- Ve en son Biden, Ukrayna savaşının ürettiği nükleer riskler üzerinden Armegeddon yani bir kıyamet savaşından bahsetti.

***

Kıyamet savaşı temalı Teolojik Dogmalar, tarih boyunca insanlığın başının belası olmuştur.

Kur'an okuyan herkes bir kez daha anlar ki, gaybı-geleceği ancak ve ancak Allah bilir ve Allah kurgular.

Bir takım teolojik dogmalar, siyaset ve stratejilere yön veren, zemin oluşturan bilinmezi bildiği, gaybı, geleceği bildiğini iddia eden teolojik dogmalar, insanlığı ve geleceği bir kez daha ve en tehlikeli şekilde tehdit ediyor.

Bu haliyle, siyaset, stratejiler ve jeopolitik ve geleceği son derece güçlü bir şekilde etkileyen dogma ile gerçeklik, gerçek bir inanç ile ruhbanların üfürdükleri, akıl ile hayal, bilim ile yalan Ukrayna savaşı üzerinden birbirini test ediyor.

Son cümle olarak şunu söylemek gerekiyor:

‘Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.’ Enam Suresi 38

Allah’ın insanlığa yol göstersin diye gönderdiği son kitabı okuyanlar, o kitapta kıyamet savaşı, armegeddon, milenyum filan yazmadığını çok net olarak göreceklerdir.

Yani teolojik bir saplantıyla kıyamet savaşı filan yapmaya gerek yok.

Hele ki nükleer silahlar üzerinden.

Ama gel de sen bunu bu dogmatik bankamatiklere anlat!

Umudumuz aklıselimdedir.

Tutulmuş akıllarda değil!