"Ortak Mutabakat Metni" üzerine bir değerlendirme

Bir araya gelmelerinin üzerinden bir yıl gibi bir süre geçmiş olsa da sonunda Masa, seçimlere ilişkin bir metin ortaya çıkarmış oldu.

Bunu eleştirebiliriz. Ancak, öncesinde tebrik de etmek gerekir.

Sonuçta ortaya yol haritası niteliğinde bir metin çıkmış oldu. Bu benim açımdan olumlu bir durum. Bunu da söylemek ve Masa’nın bileşenlerini tebrik etmek isterim.

Tüm bunlarla birlikte oldukça aceleye getirilmiş, özensiz bir çalışma olduğunu da söylemeliyim.

Neden böyle düşünüyorum?

Öncelikle daha önce yapılmış olan işler için merak edip bakanlıkların web sitelerini bile incelememişler. Diplomasi Akademisi, 22 Ocak 1968 tarihinde Dışişleri Akademisi adıyla kurulmuş; 24 Haziran 1994 tarih ve 4009 sayılı “Dışişleri Bakanlığı’nın Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun” ile “Dışişleri Eğitim Merkezi” adını almış, 2010 yılında 6004 sayılı “Dışişleri Bakanlığı’nın Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun” ile bugünkü ismi olan “Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi Başkanlığı” haline dönüştürülerek görev alanı genişletilmiş ve Bakanlığın yardımcı hizmet birimlerinden birisi olarak yeniden yapılandırılmıştır. 10 Temmuz 2018 tarihli 3 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile bu yapılanması korunmuştur.[1]

Hatta daha önce Dışişleri Bakanlığı da yapmış, üstelik Diplomasi Akademisi’nde ders vermiş Ahmet Davutoğlu bile vadedilen Diplomasi Akademisi için “Bu akademi 1968’den beri var. Böyle bir vaat ile gülünç duruma düşeriz” dememiş.

Sadece Diplomasi Akademisi için bunu söyleyemiyoruz. Bunun gibi birçok örnek var. Hepsine değinmek mümkün değil. Ancak, bazılarına değineceğim. Örneğin çevre konusunda bakalım 6’lı masa neler vadediyor ve hali hazırda neler yapılmış:

“İklim Kanunu çıkartacak, ilgili düzenlemeleri bu kanunla uyumlu hale getireceğiz.” Oysa İklim Kanunu ile ilgili çalışmalarında sona gelindi.  Bu sene içerisinde Meclis’ten geçmesi bekleniyor.

Yine 6’lı masa: “Paris İklim Anlaşması’nın hedefini ve gerekliliklerini yerine getirecek, anlaşma prensipleri doğrultusunda 2050 yılı Net Sıfır Karbon Emisyonu hedefi koyacağız” diyor ancak zaten Türkiye’nin net sıfır emisyon için ortaya koyduğu bir hedef halihazırda mevcut ve 2053 yılını işaret ediyor.

Bir başka vaatleri: “Çevre bilinci verilmesini sağlayacak, bu alanlardaki eğitimi Milli Eğitim Bakanlığı müfredatına zorunlu dersler olarak ekleyeceğiz.” Ancak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığı çevreye duyarlı bir nesil yetiştirebilmek gayesi taşımaktadır. Nitekim 7. ve 8. sınıflarda okutulan "Çevre Eğitimi" dersini zaten iklim değişikliğiyle uyumlu bir ders olarak yenilenmiştir. “Çevre Eğitimi ve İklim Değişikliği” dersi hali hazırda verilmektedir.

Bir de Ortak Mutabakat Metni’ndeki ekonomik vaatlerden örnek verelim: Açıklanan ortak mutabakat metninde “Enflasyonun iki yıl içinde tek haneye indirileceği” vaadi yer alıyor. Ancak zaten Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın açıkladığı Enflasyon Raporu’nda 2024 yılı enflasyon tahmini yüzde 8,8 olarak hedeflenmektedir.

Çeşitli alanlarda benzer örnekler oldukça fazla ancak vakit almamak adına yazımda bu kadar ile yetineceğim.

DENİZLİ MİTİNGİ BİZE NE GÖSTERİYOR?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla gerçekleşen Denizli Mitingi büyük bir katılım ve coşkuya sahne oldu. Bu miting ile rüzgârın yönünü görmemiz de mümkün. Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da şehre gelmesi nedeniyle o şehrin belediyesinin dolayısıyla Denizli Belediye Başkanı Osman Zolan’ın, geçmiş yıllarda Melih Gökçek ve başka illerdeki belediye başkanlarının yapmış olduğu gibi, şehri mitinge hazırlamak hususunda daha gayretle çalışması ve organizasyonda bizzat sorumluluk alması gerekirdi diye düşünüyorum. Bununla birlikte miting öncesi AK Parti Teşkilat Başkanı Erkan Kandemir ve Antalya Milletvekili Mustafa Köse, Denizli halkının çok kısa zamanda toparlanmasını sağladılar.

Benim de bizzat görüştüğüm Denizlili vatandaşlardan edindiğim bilgi; bazı köylerden köylülerin kendilerinin de araç tutarak kendi gayretleriyle geldiği yönünde. Üstelik bu sayı oldukça da fazla. Bu durumu son dönemlerde özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı içeriden ve dışarıdan saldırılara ve Masa’nın tavırlarına karşı Erdoğan’ın yanında duruş olarak görmek mümkün.

Kaynak

[1] T.C. Dışişleri Bakanlığı (2023), http://diab.mfa.gov.tr/hakkimizda.tr.mfa, (Erişim Tarihi: 02.02.23)