Sokak köpekleri ve çakarlı araçlar son bulmalı

Lise yıllarında anı defterleri vardı. “Bana kalbin kadar temiz bu sayfayı ayırdığın için…” diye başlayan defterler...

Bir de her liselinin muhakkak bir gün fark ettiği; “İnsanları tanıdıkça hayvanları daha çok seviyorum” cümlesi vardı…

Çünkü insan bir noktadan itibaren “büyümeye” başlar, insanı her nevi yönüyle tanımaya ve bazen soğumaya…

Bazen ansızın, bazen yavaşça…

Yaşadıklarımız bizi büyütür…

Sonra bir gün İsmet Özel gibi; “Otların sarardığı yerlerde güneş, kurşunun değdiği tende heves kalmıştır” dersiniz…

Konuyu dağıttım evet.

Hatta başlıktaki mevzuyu darmadağın ettim…

Çünkü “hayvanlar” bana daima “saflığı ve doğallığı” anlatır.

Doğallık deyince de insan galiba hep çocukluğunu arıyor.

İzmir’de henüz ilkokula başlamadığım yıllarda, Sasalı Kasabası’nda köpeklerle koşarak yarıştığım yıllar…

Kayseri’de asfaltı bile olmayan sokaklardaki canlılık…

Bizim sokaklarda bir köpek varsa onu herkes bilirdi. Saldırmazdı, belli bir yeri de olmazdı.

Köpekler asla sürü halinde dolaşmazdı.

Sonra şehirler büyüdü, insanlar merkezlere doluştu, birbirine fiziki olarak çok yaklaştı ama ruhlar uzaklaştı.

Şimdi bazı şehirlerin sokakları “sürü halinde dolaşan köpeklerle” dolmuş vaziyette…

Kaldı ki ben köpekleri, kedileri, kirpileri çok severim.

Buradan kedim Çiko’ya selam ederim. Beni duyuyorsa… Çikolata’nın kısaltılmışı olarak ismini “Çiko” koymuştuk.

1995 senesinde, bir kayısı ağacının dibine kefenleyerek gömdüğüm sarı kanaryayı da yâd etmek isterim… Acayip ağlamıştım, öyle böyle değil, zırıl zırıl...

Bunları, “Ne kadar da hayvan sevgisiyle doluyum” mesajı vermek için yazmıyorum.

Sadece hatırladım ve içimden geçeni buracığa yazıverdim.

Sokakta, yolda “sürü halinde başıboş köpek” olmaz!

Bahçede olur, bağda olur, arsada olur, koyun sürüsünde olur, dileyen için evde olur!

Köpek iyi de bir koruyucu dosttur!

Köpek sadıktır!

Biz de köpekleri koruyalım, ama sokakta bu olmaz!

Ankara için örnek vereyim; reklam olsun diye değil hakikat olduğu için yazıyorum. Keçiören İlçesi’nin sokaklarında “sürü halinde köpek” göremezsiniz. Çünkü Başkan Altınok, Bağlum tarafına “Köpekler için doğal yaşam alanı” kurmuş. Ancak Yenimahalle İlçesi’ne gece saatlerinde “yaya veya bisikletle girmek” çok zordur, bir anda onlarca köpekle karşı karşıya kalabilirsiniz. Aynısı Çankaya için de geçerli!

“ÇAKARLI ARAÇLAR”

Sadece polis, jandarma, ambulans, itfaiye gibi kamu araçlarında çakar/sinyal olmalı; bunun dışındaki tüm araçlarda istisnasız bu çakar uygulaması bitmelidir!

Arabayla yolda giderken arkadan bir çakarlı araç sıkıştırmaya başladığında vatandaş rahatsız oluyor.

Trafikteki bu “üstünlük” nedir?

Çakarlı araçların tamamı kaldırılmalı, bu ayrıcalık son bulmalıdır!

Koruma ihtiyacı duyulan parti genel başkanları, bakanlık görevlileri gibi kişiler zaten “polis eşliğinde” yol alıyor. Bu gayet doğal, buna kimse itiraz da etmiyor.

Ama bir kurumun müdürüne vatandaş niye yol versin?

Havaalanına vatandaş da gidiyor kurum amiri de; evine vatandaş da gidiyor kurum amiri de; niye biri diğerine galebe çalsın?

Halkın çakarlı arabası yok, ama vekâlet verdiği milletvekilinin var. Yani "asıl olanın” yok, ama “vekil olanın” var!

Milletvekillerinin de “çakarlı arabası” olmamalı!

Eğer tehdit alıyorsa “koruma aracı” zaten veriliyor.

Çakarsız gezen vekillere selam olsun.

SON SÖZ: Tekrar altını çizerek bitirelim. Sadece polis, jandarma, ambulans, itfaiye gibi kamu araçlarında çakar/sinyal olmalı; bunun dışındaki tüm araçlarda istisnasız bu çakar uygulaması bitmelidir!