1 Nisan beklentileri

Siyasette yeni kilometre taşı 1 Nisan. Bilhassa muhalefette herkes 1 Nisan gününe odaklanmış durumda.

Özgür Özel de açıklamalar yapmış ve “1 Nisan gününü bekleyenler avucunu yalarlar” demiş. Kendisi, Kılıçdaroğlu seçimde başarısız olduğu için genel başkanlığa aday oldu ve kazandı. İstanbul’un kaybedildiği bir tabloda Kılıçdaroğlu neden tekrar genel başkanlığa aday olmasın? Özgür Bey’e hak olan Kemal Bey’e günah mı?

Hele hele aday açıklama sürecinde Özgür Özel’in genel başkanlık koltuğunun hakkını veremediği ortada. Bunu ben demiyorum, 40 yıllık CHP’li Gürsel Tekin söylüyor.

Battal İlgezdi, Aleviler ve Kürtler tasfiye ediliyor dedi.

Hatay süreci ise kötü bir yönetim nasıl olur en somut örneği. İlk olarak Özgür Özel’in “Hatay’da öyle bir karar alacağız ki tarihi bir karar olacak” açıklamasıyla bir beklenti oluştu.

Tarihi Karar Lütfü Savaş olunca tepkiler büyüdü. CHP grup başkan vekilleri Ali Mahir Başarır ve Gökhan Günaydın Hatay seçmeninin sesine kulak kapatamayız dedi. Lütfü Savaş ise Özgür Özel’in adayıyım diyerek resti çekti.

CHP aday tanıtım toplantısına ve reklam filmine Lütfü Savaş’ı koymadı. Kamuoyu önünde tahkir edildi. Lütfü Savaş da oturduğu koltuğu çok sevmiş olacak ki tüm olanlara rağmen adaylık yarışından çekilmedi.

Şimdi Hatay seçmeni Lütfü Savaş’a, CHP seni seçim kampanyasında dahi görmek istemiyorken biz neden seni Hatay Belediyesinde görmeye mahkum olalım derse, Lütfü Savaş ne cevap verecek? Hatay da olası bir başarısızlık da artık doğrudan Özgür Özel’in karnesine yazar.

VESAYET MAKAMLARININ SONU

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan 22 yılda çok önemli işlere imza attı. Yaptığı icraatları saysak bu köşe yetmez.

Ancak öyle bir icraatı var ki ülkemizin demokrasi geleneğini kökten değiştirdi. Bu da şüphesiz vesayet makamlarını yenmek oldu. Sayın Cumhurbaşkanının en önemli özelliği kendisini milletin üstünde gören tüm odakları, demokratik cumhuriyet rejimine bağlı kılmak zorunda bırakması oldu.

Son birkaç ayda ise burjuvanın bazı temsilcilerinin öncülük ettiği bir takım provokasyonlar görüyoruz.

Türkiye'de çok şey değişti ama bazı iş adamları hala milli iradeye yön verebileceğinin hayalini kuruyor.

Bu düşüncedeki holding sahipleri ya Türkiye'nin gelişimini anlamıyor ya da Sayın Erdoğan’ı hiç tanımıyor.

Aslında milli savunma alanındaki hamlelerimizi okuyabilseler, buradan bile artık bir vesayet makamı olamayacaklarını anlayabilirler.

Milli muharip uçağımız Kaan, aslında hem bunlara hem de Amerika, İngiltere, Almanya, İsrail gibi pek çok ülkeye birlikte bir cevap oldu.

Umut ediyorum ki 31 Mart seçimleri vesayet odağı olmaya çalışan burjuva sınıfları için de bir milat olur ve artık millet iradesinin üzerinde bir güç olmadığını anlarlar ve politikalarını bu doğrultuda belirlerler.