Asil Özbay: Motosikletli gezgin bir kadının ilham veren hikayesi
Buluşacağımız Moda’daki kafeye üç dakika gecikmeli geldi. Altı silindirli bir Honda Goldwing Bagger’ın güçlü sesi, sokağın tüm dikkatini üzerine çekti. Dört yüz kiloya yakın ağırlığıyla ortalama bir otomobilden daha güçlü olan bu devasa motosikleti park edişinden, üstündeki ekipmanları çıkarmasından, o kısa ve net hareketlerinden onun tecrübeli bir motorcu olduğu hemen anlaşılıyordu. Üç dakikalık gecikme için özür dileyecek kadar mütavazıydı, güleryüzlüydü. Moda’nın esnafı ve müdavimleri onu tanıyor, selam veriyordu.
Asil Özbay: Sadece motosiklet dünyasının değil; öğrencisinden akademisyenine, ev kadınından iş kadınına kadar pek çok insanın ilham aldığı bir isim.
Bir motosiklet gezgini, bir akademisyen, bir yazar ve kadınlara cesaret aşılayan bir konuşmacı. Orta Asya’dan Afrika’ya, Avrupa’dan Tibet yollarına uzanan bir hikâyenin kahramanı.
Geçtiğimiz hafta Moda’daki bir kafede, binlerce kilometrelik bir yaşamın izlerini bir buçuk saatlik sohbete sığdırdık.

MANİSA’DAN DÜNYAYA AÇILAN İKİ TEKERLEKLİ BİR DÜŞ
“Çocukluk yıllarımdan beri iki tekere tutkunum,” diyor Asil Özbay. “Çok küçük yaşlarımda bisikletim oldu. Mahalle aralarında dolaşırdım, sonra bütün şehri gezmeye başladım. O yıllarda dünyanın her yerini bisikletle dolaşmanın hayallerini kurardım.”
Manisa’da doğmuş. Annesi hemşire, babası ziraat teknisyeniymiş. Babasının kendisine duyduğu güveni anlatırken gözleri parlıyor:
“Ortaokula yeni başlamıştım. 12-13 yaşlarındaydım geceden planımı yaptım, sabah kimseye söylemeden bisikletle İzmir’e gitmek için yola çıktım. Manisa çıkışında polis durdurdu, evden kaçtığım sandılar. Ekip otosuyla beni geri götürdüler. Ama annem de babam da kızmadı. Rahmetli babam anlayışlı bir insandı, doğru karar vereceğime inanırdı. Bana çok güvenirdi, kararlarıma bazen itiraz etse de saygı duyardı, çok sabırlıydı”
Liseye başladığında ilk motorunu, bir scooter’ı babası almış. “O motorla hayallerim büyüdü,” diyor. “Liseye, üniversiteye, spora, her yere o motorla gidip geldim.”
Üniversiteyi bitirdikten sonra İstanbul’a gelmiş, Gedik Üniversitesi’nde Spor Bilimleri Fakültesinde işe başlamış. Aynı kurumda yüksek lisansını ve doktorasını tamamlamış. Ve kredi çekerek aldığı ilk motosiklet, hayallerine yön veren Honda NC 700X olmuş.

ASİL ÖZBAY: ÖZGECAN ASLAN CİNAYETİ BENİ DERİNDEN ETKİLEDİ
2015 yılı… Türkiye’nin hafızasında derin bir yara: Özgecan Aslan cinayeti.
Asil Özbay o dönemi şöyle anlatıyor: “Özgecan Aslan’ın öldürülmesi beni derinden sarstı. Kadın cinayetlerini durdurmak için bir şeyler yapmam gerektiğini düşündüm. Motosikletle tek başıma Avrupa’ya çıkma kararım, o öfkenin, o acının içinden doğdu.”
Bu cesur karar, kısa sürede bir kadın dayanışmasına dönüşmüş. Üniversitesi onu desteklemiş; özellikle Gedik Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Hülya Gedik cesaret vermiş. “Hülya Hanım motosikletle tek başına çıkacağım bu turun kadınlara ilham vereceğini söyledi. Ben de bu yolculuğu bir başkaldırıya, bir farkındalık çağrısına dönüştürmek istedim.”
İstanbul'dan başlayan Avrupa turu Yunanistan ve Adriyatik kıyılarından Avusturya’ya kadar uzanmış. On ülkeyi dolaşmış. “Motorum bozulursa ne yaparım diye korktuğum anlar oldu,” diyor, “ama yol beni dönüştürdü.” diye ekliyor
Bir ay sonra Türkiye’ye döndüğünde yüzlerce kadından mesaj almış. “Cesaretimden ve özgüvenimden ilham aldığını söyleyen, hatta senin sayende motor kullanmaya başladım,” diyen çok kadın olmuş.
ÇÖLÜN ORTASINDA BİR KADIN
Asil Özbay Avrupa turundan sonra durmamış. 2016’da rotasını Fas’a çevirmiş. Bu kez hedefi daha zorluymuş: Cebelitarık üzerinden geçip Afrika''ya ayak basmak.
“Tabii ki tek başına seyahat etmenin zorlukları var,” diyor. “Ama kadın olmanın bazı avantajlarını da gördüm. İnsanlar senin mücadeleni fark ettiğinde, sana yardım etmek istiyorlar. Bu mücadeleye ortak olmak istiyor ve bir dayanışma doğuyor.”
Fas turu üç ay sürmüş; Casablanca, Marakeş, Rabat, Meknes derken neredeyse tüm ülkeyi dolaşmış. “Bu gezide de bana en çok destek veren yine üniversitemdi,” diye ekliyor. “Özellikle Mütevelli Heyeti başkanımız Hülya Gedik’e çok teşekkür ederim.”

Asil Özbay karayolu ile gidilebilen dünyanın en yüksek noktası Khardung La'yı motosikletiyle geçti
Fas’tan sonra sıra Moğolistan’a gelmiş. “Artık hiç durmuyordum,” diyor gülerek. “Rüzgârın çağrısı gibi bir şeydi.”
Aylar süren yolculuğun ardından onu fark eden ilk marka Honda olmuş. Bir sonraki rotası Nepal’miş. “Büyük ve ağır bir motosikletle iyi ki gitmemişim. Çünkü ağır bir makineyle Himalayalar’a çıkmak zor olurdu. Honda sponsor oldu ve bir CRF 250 ile binlerce kilometrelik yolculuğa başladım..”
Pakistan üzerinden Nepal’e ulaşmış. Hindistan’da, dünyanın karayoluyla çıkılabilen en yüksek geçidi olan 5359 metre yüksekliğindeki Khardung La Geçidi'ni motosikletiyle aşmış.
“O an inanılmazdı. Gökyüzü elimi uzatsam dokunabileceğim kadar yakındı. Hayallerim bir bir gerçek oluyordu.”
"Zamanın İçinde Rutin’in Dışında" Afrika'da bir buçuk yıl
2019’da pandemi başlayınca her yer kapanmış, ama o yine bir çıkış yolu bulmuş: Afrika sınırları açıktı.
“Hedefim Afrika’ydı,” diyor. “Honda bu kez bir Afrika Twin 1000 ile sponsor oldu. Motorun ismi yapacağım turla bire bir örtüşüyordu. Ekipmanlarımı ve motosikletimi Türk Hava Yolları kargo uçağıyla Kenya’ya gönderdim. Derslerimi online verdim. Kenya, Tanzanya, Botsvana, Zambiya, Zimbabve… On üç ülke dolaştım.”
Bir buçuk yıl süren bu serüvende tüm çekimleri kendi yapmış. Dron, 360 derece kameralar, telefon… Görsel anlamda profesyonele yakın bir iş çıkarmış. Bu görüntülerden oluşan kısa videolar CNN Türk’te 40 bölüm olarak yayımlanmış.
Yolculuklarını “Zamanın İçinde, Rutin’in Dışında” adlı kitabında toplamış. “İkinci kitabım da yolda,” diyor heyecanla.
Asil Özbay artık yalnızca bir gezgin değil; aynı zamanda bir akademisyen, yazar ve bir iş kadını. Markalarla projeler yürütüyor, konuşmalar yapıyor, eğitimler veriyor. Castrol ile Türkiye motosiklet rotalarını anlatan ‘Sınırını Keşfet’ programının üçüncü sezonunun çekimlerini tamamlamış.
Asil Özbay: Benimki yalnızlığın değil, özgürlüğün hikâyesi
Sohbet ilerledikçe, Asil Özbay’ın hayatında yalnızlığın değil, özgürlüğün ve dayanışmanın hâkim olduğunu fark ediyorsunuz.
“Motosiklet tekil bir araçtır,” diyor. “Selesinde insan kendisiyle baş başa kalır. Yollar altınızdan kayıp giderken iç muhasebenizi yaparsınız. Bir dağ başındaki çeşmenin kenarında dinlenirken, geride kalanları ve ileride sizi bekleyenleri düşünürsünüz.”
Bu sözleri, yolda olmanın felsefesini anlatıyor. Onun için motosiklet ve yollar, sadece bir ulaşım aracı değil; kendini tanıma biçimi.
Asil Özbay evlenmeyi düşünüyor mu
Sohbetimizin sonunda ona etkinliklerde, röportajlarda, hiç sorulmayan bir soruyu yönelttim: “Sürekli seyatlerdesiniz, geri kalan zamanlarda da iş var hayatınızda. Evlenmeyi düşünüyor musunuz?”
Soruyu duyunca önce gülüyor, sonra bir an durup düşünüyor.
“Bu soruyu daha önce kimse sormamıştı,” diyor. “Evet, düşünüyorum. Çocuklarım olsun isterim. Hayat bir repertuar; bu da o repertuarın bir parçası olabilir. Şöyle devam ediyor “İsterim ki çocuklarım dünyayı keşfetsin. Eğer ilgileri olursa motosiklete binsinler, ülkemizi ve dünyayı görsünler. Ailelere tavsiyem, çocuklarının motosiklet tutkusuna karşı çıkmamaları. Doğru motosiklet, doğru eğitim ve doğru ekipmanla bu tutku güvenli bir şekilde yaşanabilir.”
Bir kadının mücadelesi, binlerce kadının sesi oldu
Asil Özbay’ın hikâyesi, bireysel bir cesaretin ötesinde, kadınların toplumda var olma mücadelesinin sembolü.
Özgecan Aslan’ın ölümünden duyduğu acıyı, harekete dönüştürmüş. Kadınların korkmadan, çekinmeden, tek başına da dünyayı keşfedebileceğini göstermiş.
Bugün onun rotaları yalnızca haritalarda değil; kadınların kalplerinde de uzanıyor. Her kilometre, bir engelin aşıldığını, bir tabunun yıkıldığını temsil ediyor.
“Motosiklet sürmek bana özgürlüğü öğretti,” diyor. “Ama bu sadece gaz açmakla ilgili değil. Korkularımı, sınırlarımı, toplumun bana biçtiği rolleri geride bırakmakla ilgili.”
Asil Özbay’ın hikâyesi, bir kadının iki tekerlek üzerinde dünyayı değil, kendi potansiyelini keşfetmesinin öyküsü.Her yolculuğu, kadınların “yapamazsın” denilene inatla “ben yaparım” dediği birer simgeye dönüşmüşToplumsal cinsiyet eşitliğinin hâlâ mücadele gerektirdiği bir dünyada, onun hikâyesi bir mücevher gibi parlıyor. Kadınların yalnız olmadığını, cesaretin bulaşıcı olduğunu hatırlatıyor.İşte bu yüzden, O her marşa bastığında, her virajı döndüğünde, ardında sadece bir motor sesi değil; özgürlük, eşitlik ve dayanışmanın yankısı kalıyor.
Yolun da bahtın da açık olsun Asil Özbay