CHP, FETÖ ile ortak tarih yazımına başladı

Bugüne kadar hep “Aldatılmışlardır, yanlış bilgi vermişlerdir, bilmiyorlardır” demeyi tercih ettim.

Çünkü şimdiye dek aklımızın bir köşesinde hâlâ CHP’nin Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi olduğu, ulusal egemenliğe ve bağımsızlığa düşkün, ülkesini satmayacak vatan evlatlarından meydana geldiği düşüncesi vardı. Bu yüzden de CHP’li siyasetçilere, gazetecilere, oyunculara, şarkıcılara FETÖ’cülerle aralarına mesafe koymaları gerektiği konusunda hep uyarıda bulunduk.

Sonuçta 15 Temmuz darbesini yapan, bu ülkeye çok çektirmiş bir alçak şerefsizin kurduğu örgütün ve arkasındaki CIA’in oyuncağı olmamak gerekirdi.

Ama yok, artık anladım:

Tıpkı CHP-HDP koalisyonu gibi.

Evet, CHP-FETÖ iş birliği tarih yazımına başlandı.

Önceki gün CHP medyasının görmezden geldiği haberin manşeti de buydu:

“CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay, FETÖ firarisi Ali Yurtsever’in YouTube kanalında konuştu!”

Koskoca CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, bu FETÖ’cü namussuzun Türkiye aleyhindeki sorularını yanıtlıyor ve FETÖ’cüleri meşrulaştırıyor. Ekranda firari FETÖ’cü Hakan Şükür, ne olduğu hepimizce malum HDP’li milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu da var.

Dört kol FETÖ çengisi.

Çok acayip. Bakıyorum, “Eee, n’olmuş?” kafasında CHP…

Konuşmuşsa konuşmuş, kokuşmuşluğu…

Hani bunlar CHP’lilerin yıllarca Silivri kapılarında nöbet tutmalarına sebep olan Ergenekon ve Balyoz yargılamalarını yapan alçak kumpasçılar değil miydi?

Bunlar AK Parti’yi bir zamanlar yan yana durmakla suçladığınız adi satılmış ve şerefsizler güruhu değil miydi?

Bu alçaklar 15 Temmuz gecesi milletimize silah doğrultarak 252 vatandaşımızı şehit etmemiş miydi? Meclis’in ve özel harekât merkezinin üzerine bombalar yağdırıp onlarca emniyet görevlisini katletmemişler miydi?

Sınav sorularını çalıp namuslu vatandaşların haklarını gasp etmemişler miydi?

Yargıda, TSK’da, Millî Eğitim’de ahlaksızlıkla kendilerine kadro yaratmamışlar mıydı? Ölüm mangalarıyla vatansever Türk gençlerini TSK’dan ayrılmaya zorlamamışlar mıydı? Her türlü yalan ve tezviratla, iftirayla, şantajla insanların hayatlarını karartıp paralarını, mal varlıklarını ellerinden almamışlar mıydı?

Siz AK Parti’ye o zaman cemaat denilen bu yapılanmayla iyi ilişkisi var diye yıllarca çemkirmemiş miydiniz?

Sadece Engin Altay’a değil, 6 yaşından beri Fetullah Gülen adlı FETÖ elebaşının hizmetinde olduğunu açıklayan bir firari namussuzun YouTube kanalına çıkıp hiç çekinmeden, utanmadan, sıkılmadan konuşan aşağıdaki “namus ve şeref timsali” isimlere de soruyorum yukarıdaki soruları:

Can Ataklı ve Yazgülü Aldoğan, İlyas Salman, Levent Üzümcü, Meltem Cumbul ve Müjdat Gezen, İHD Eşbaşkanı Eren Keskin, Ayhan Bilgen, Orhan Aydın, Sedef Kabaş, Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, Şebnem Korur Fincancı, Suavi, İhsan Eliaçık, Fikri Sağlar, Önay Alpago, Nasuh Mahruki ve ismini anmaya değmez birkaç kişi daha.

Listede FETÖ ile mücadelenin keskinleşmeye başladığı 2011-2012’den itibaren AK Parti ile ilişikleri kesilmiş isimler de var:

Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, eski Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik…

Hiçbiri bu şerefsiz FETÖ’cünün yayınına çıkması için teklif yaptığı eski Milletvekili Ufuk Uras’ın gösterdiği hassasiyeti; vatanseverlik ve darbe karşıtlığı gibi temel değerlerimizden oluşan onurlu duruşu göstermemiş. Bu FETÖ’cü, Ufuk Uras’ı arayarak kendini “Ben Chicago Üniversitesi’nde dekanım, bir de Demokrasi Vakfı diye bir vakfın da başkanıyım” diye tanıtıp, yayın teklifinde bulunmuş. O da cevap vermeden önce internetten kısa bir araştırma yapmış. Bakmış ki tescilli FETÖ’cü, reddetmiş tabii. 

O zaman sormuştum, yukarıdaki isimler bu vatan haini alçağın kim olduğunu merak edip araştırmamışlar mı diye.

Şimdi anlıyorum ki pekâlâ araştırmışlar. Bilerek, isteyerek ve taammüden FETÖ’cü şerefsizin kanalında boy göstermeyi kendilerine yakıştırmışlar. Engin Altay da KHK ile devletten ihraç edilen FETÖ’cüleri görevlerine iade edeceklerinin teminatını vererek FETÖ’cülere de seçim vaatlerinde bulunmuş.

Muhabbet derin ve eskiye dayalı belli.

Ben en çok eski Bakan ve Milletvekili Fikri Sağlar’a şaşırdım. CHP’nin önemli isimlerinden biri.

FETÖ’cünün “Son 40 yıldır böyle bir dönem gördünüz mü?” sorusuna “12 Eylül dönemi dâhil görmedim” diye cevap vermiş.

Fikri Sağlar’ın yaşı müsait. Demek ki arkadaşım ve yoldaşım dediği insanların, milyonların tutuklandığı, yüzbinlerin işkence gördüğü, binlerce insanın işkenceden öldürüldüğü, 52 gencin idam edildiği, makat coplarının, Filistin askılarının moda olduğu, taş gibi oğlanların karanlık koridorlarda ve odalarda “gece hayatına aktığı”, hatta mahkûmların “spor olsun diye” emniyetin 7. katından aşağıya atladığı 12 Eylül faşizmi dönemi ona ilham vermiş, mutlu olmuş.

Fikri Sağlar, bugünün demokratik düzeninde beğenmediği biri seçimle iktidara gelmiş ve her seçimi kazanıyor diye bu kıyaslamayı yapabilecek denli dip seviyeyi gördü.

Bu kadarı olamaz diyorum ama öte yandan kendime de kızıyorum.

Paçozluk sosuna bulanmış bir delilik hâli var ortada ve hiç hayra alamet değil, ama zaten biliyorum ki kesin teşhiste geç kalan benim.

CHP’nin 2018 Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce yıllarını verdiği partisinden ayrılıp yeni bir parti kurmuş ve “CHP FETÖ’nün kontrolüne girdi” demiş.

FETÖ’cü Ergenekon kumpasının sembol isimlerinden Mehmet Ali Çelebi, büyük tantanalarla milletvekili yapıldığı partisi CHP’nin içindeyken konuşmaya başlamış, sert eleştirilerde bulunup yönetimi topa tutmuş, bakmış olmuyor ayrılmış.

Deniz Baykal’ın kızı, Halk TV’nin eski sahibi Aslı Baykal’ın söyledikleri ise yenilir yutulur gibi değil. CHP’yi artık “Gayri milli cephede” diye tanımlıyor.

Çığlık atıyorlar adeta ve biz hâlâ “Acaba bir yanlışlık mı var?” diye sormaya devam ediyoruz.

Onlar haklı, bir yanlışlık yok.

Sırf Erdoğan’ı devirmek için FETÖ’cülerle ittifak kurabilmeyi içlerine sindirecek kadar kimliklerini kaybettiler.

(*) https://www.turkiyegazetesi.com.tr/kose-yazilari/fuat-ugur/muhalefetinizi-artik-feto-ile-birlikte-yapacaksaniz-bilelim-619261