Deprem parazitleri ve insana dair umutlarımız

Kimi arasam ağlamaktan konuşamıyor.

Hayatını kaybedenleri görüyoruz ekranlarda, bir posta ağlıyoruz. Enkazın altında kalan ve can vermiş kızının saatlerce elini bırakmayan babanın fotoğrafına bakıyoruz boğazımız düğüm düğüm. Sonra “Ayaklarımız üşüyor, çorap gönderin” diyen hekimi izlerken başlıyoruz yine hıçkırmaya.

Enkazın altından Allahu Ekber (Allah büyüktür) nidalarıyla sağ kurtarılan bir çocuk, kurtulduktan sonra etrafına şaşkınlıkla bakan yaşlı adam, tam enkazın altından çıkarken “Bana bir başörtüsü gönderin” diyen abla ve onu “Senin imanını seveyim” diye karşılayan AFAD görevlisi, kaybolan çocuğunu bulan annenin sevinci, annesi babası depremde ölmüş, akrabaları aranan iki çocuk ve kameralara bakan dört çift göz...

Gözlerimiz kıpkırmızı…

AFAD mensuplarının, onlarla birlikte hareket eden gönüllülerin, itfaiyecilerin, KIZILAY’ın, UMKE’nin, Mehmetçiğin, jandarmaların, polislerin, madencilerin, Macar, Yunan, Özbek ve Azerbaycanlı kardeşlerimizin ve diğer ülke yardım ekiplerinin oradaki insanüstü çabalarını görüyor, kendimizden taşıyoruz.

Tonlarca mühimmat yüklü askeri helikopterler sabaha kadar durmuyor. Yardım tırları bozuk yolları aşıp deprem bölgelerine ulaşmaya çalışıyor.

Macaristan Büyükelçisi Viktor Matis’in Tele-1’deki sunucunun akıl almaz yalanlarını yalanlaması ve altıncı yardım ekibinin de yola çıktığını duyurmasıyla, insanlığa dair umutlarımız yeniden tazeleniyor. Ve tabii milletimizle ilgili kötücül fikirler ve umutsuzluk yayanların kim olduğunu bir kez daha öğreniyoruz.

Deprem parazitleri ve insana dair umutlarımız - Resim : 1Evet, ağlamayı seven bir milletiz der geçerdim ama bu öyle böyle değil. Artık hepiniz biliyorsunuz ve ezberlediniz. Beni bu depremin büyüklüğüne ve şiddetine dair ikna eden en çarpıcı bilgi Türkiye’nin Akdeniz’e doğru üç metre kaydığı konusundaki açıklamaydı. Evinizin bulunduğu yerden üç metre kaydığını gözünüzde canlandırın. Dehşeti oradaki dostlarım, arkadaşlarım, konuştuğum Bakanlar, partililer, görevliler söylüyor. Deprem bilimciler ifade ediyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bile 3. SEVİYE ACİL DURUM ilan etti.

En yüksek acil durum.

Bu, DSÖ’nün kurum çapındaki varlıkların seferber edilmesi anlamına geliyor.

DEPREMDEN RANT DEVŞİRENLER VE SİYASİ MANİPÜLATÖRLER

Ama bakıyorum bölgeye doluşan bir takım STK yöneticileri, Youtuber ünlüleri, 10 binlerce isimsiz kahramanın çabalarının, mücadelesinin, emeğinin üzerine oturarak hayran devşiriyor. Birbirlerine selfie yapıp video çekerek, geceleyin hiç uyumadıklarını anlatıyorlar. Sanki enkaz kurtarma çalışmalarına katılan o emekçiler uyumuş da bunlar nöbet tutmuş.

Üç gündür AFAD görevlilerinin hassas ölçümlerle havalandırma borusu açıp enkazın altında kalan afetzedeye ulaşması, son derece titiz bir çalışmayla, ekip halinde o taşları, molozları kaldırmaları ve sonunda o vatandaşımızın elini tutup çıkarmasını izleyip duruyoruz. Her defasında heyecanla, mutlulukla.

O görevlilerin adını bilen var mı?

Yok tabii. Çünkü onlar hayatları kurtaran, enkaz başında canını dişine takarak çabalayan İSİMSİZ KAHRAMANLAR.

Ama parsayı toplayan bunlar.

Yettiniz artık.

Bir tanesi yardım tırlarının bölgeye ulaşması için valilikten yardım almış, ballandırarak paylaşıyor, 10 binlerce beğeni topluyor. Bu işi sıradan vatandaş da yapıyor ama onun gibi reklama dönüştürmüyor. Hangi gezegenin insanısınız siz? Sanki orada devlet yok; AFAD, asker, jandarma, polis, madenci, itfaiyeci, gönüllü, Kızılay, UMKE yok, bunlar var.

Taraftarları ise canlarını dişlerine takmış kurumlarımızı ve mensuplarını itibarsızlaştırıp gidecek yardımların önünü kesmeye çalışıyorlar. Ama bu zatlardan tek bir uyarı yok. Sessiz kalıp onaylıyorlar. Verilen mücadeleye dair tek bir olumlu paylaşımda bulunmuyorlar.

Vicdan sorunlular. Kurtarma ve yardım çalışmalarında ilk günler meydana gelen aksaklıkları sürekli duyurarak, negatif enerji yayarak moral bozan, harap olmuş devlet binalarının fotoğraflarını yayınlayarak gizli siyasi propaganda yapan bir grup insan bunlar. Orman yangınlarında da gördük onları.

Ama hepsi öyle değil. Bölgede kurumlarla istişare içinde olan ve kendi yaptıklarını reklam etmek yerine kurumların ve çalışanların mücadelesini paylaşan, durumu net olarak fotoğraflayan Youtuber’lar da var. Onlardan biri Adem Metan ve aynen şöyle yazmış sosyal medya hesabından:

“Üç gündür bölgedeyim. Devlet tüm gücüyle burada. Aksaklıklar var. Ulaşılamayan yerler var ama inanın büyük bir yıkım var. AFAD burada, Kızılay burada, asker burada, polis burada, UMKE burada ama yetişmek ve ulaşmak çok zor. Lütfen dezenformasyonlara müsaade etmeyin. Lütfen…”

FOX HABER’DE NACİ GÖRÜR MUTSUZLUĞU

Fox Ana Haber ha bire dezenformasyon peşinde. Prof. Dr. Naci Görür’ü “İstediğimiz şeyleri söyletiriz nasıl olsa” diye çıkartıyorlar ekrana ama bakın şu talihsizliğe ki karşılarındaki bilim insanı, eleştirdiği kadar gerçekleri de söylemekten çekinmeyen bir isim. Sunucunun sorusuna "Bu hükumet afet ve deprem konusunda büyük işler yaptı" diye cevap veriyor. Ama sunucu "Ama uygulama kötü" diye ısrar edince itiraz ediyor:

"Hayır, yaptı."

Evet, yaptı.

Ama bir “yandaş” olan ben ekleyeyim. Yaptıkları yeterli miydi?

Hayır değil. Dün de yazdım. Bu konuda işi daha sıkı tutabilirlerdi.

Naci Hoca’ya da sorsan “Yeterli miydi?” diye o da aynı cevabı verecekti. Lâkin amaç kötülemek, yok saymak olunca bilim insanı gerçeği görmezden gelemiyor işte, bu kadar basit.

Bu konuyu irdeleyen muhalif, çok beğendiği Ekrem İmamoğlu’nun 100 bin kentsel dönüşüm vaadinin neden yalnızca 492’sini, o da sadece temelini atarak yerine getirebildiğini(!), AK Parti döneminde kentsel dönüşüme ayrılan yüzde 4’lük payı neden yüzde 1’e indirdiğini sorabilir miydi diye insan merak ediyor.

Al sana siyaset, hadi bakalım.