Erdoğan neden kazanacak, Kılıçdaroğlu neden kaybedecek?

0:00/ 0:00

PKK/PYD terör örgütü ve siyasi uzantıları HDP/Yeşil Sol'un Türkiye’yi bölme çabaları Türkiye için bir beka sorunudur ancak bundan ibaret değildir.

Bunları da kontrol altında tutan, Amerika ve Avrupa’nın Türkiye’yi eski dar alanına hapsetme güdüsü, içinde PKK’nın da olduğu bir proje ile daha ön plandadır.

1947-48 Truman Doktrini ve ardından Türkiye’ye çaresizce dayatılan Marshall yardımlarından başlamak gerekiyor. İnönü’nün tek parti döneminde “can simidi” gibi sarıldığı Amerika, bu yardımlarla rehin aldığı Türkiye’yi 2000’lere kadar kayıtsız-şartsız yönetti, yönlendirdi.

Ne yazık ki Menderes de 1960’a kadar, İnönü’nün rehinliğini sürdürmek zorunda kaldı. Türkiye’nin ABD’nin boyunduruğundan kurtulmadan bir adım yürüyemeyeceğini gören Menderes, Rusya’ya yakınlaştığında alçak bir darbe ve ardından gelen idam kararıyla bedel ödedi.

Recep Tayyip Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta seçimi kazanmasının en önemli gerekçesinin, ABD’nin önüne Türkiye’nin çıkarlarını koyması ve bundan ödün vermemesi olmalı. Trump’ın ve Biden’ın, “Türkiye’yi ekonomik olarak ardından muhalefetle iş birliği yaparak mahvetme” tehditlerinin altının boş olmadığını bu süreçte gördük ve yaşadık. Türkiye için birincil “beka” meselesi ABD’nin boyunduruğundan kurtulmaktı ve Erdoğan bunu başardı.

ABD’nin boyunduruğundan kurtulmak, yerli İHA ve SİHA’ları üreterek, PKK’yı bitme noktasına getirdi.

Türkiye’nin PKK’yı bitme noktasına getirerek, bu kanlı örgütün tamamen tarihe gömüleceği bir dönemde, Kemal Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı, HDP ile iş birliği yaparak hem PKK’nın hem de HDP’nin elini yeniden güçlendiriyor.

Terör elebaşlarının ve HDP’lilerin yaptıkları açıklamalardan, Kılıçdaroğlu’nun kimi konularda görüşmeler yaptıklarını anlıyoruz. Sırrı Sakık; “Bunları kamuoyunun bilmesi gerekiyor açıklayın” diyor. Başka bir HDP’li vekil, Millet İttifakı’na çağrı yaparak; “Bunları açıklamaktan korkmayın, PKK ile görüşmek kötü bir şey değil” itirafında bulunuyor.

Erdoğan’ın yeniden kazanması için Kılıçdaroğlu’nun yurt içinde bitirilen ve Suriye’de abluka altına alınan PKK ile görüşmeye hazır olduğu, hatta perde arkasında görüşmeler yapıldığına ilişkin izlenim ve kimi HDP’lilerin açıklamaları en önemli etken.

ABD’nin şartsız güdümünden kurtulmuş bir Türkiye’yi yeniden ABD’nin yörüngesine sokmak isteyen bir Millet İttifakı çizgisi Erdoğan’ın tercih edilmesinde başka bir neden.

Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nın tek handikabı, enflasyon ve hayat pahalılığı.

Bu iki dezavantajın bertaraf edilmesi için yine en önemli figürün Erdoğan ve Cumhur ittifakı olduğunu anketler söylüyor. Anketlerde, “Bu meseleleri kim çözer” sorusuna, katılımcıların yüzde 70’i “Erdoğan” cevabını veriyor. Geçiş sürecinde, dar gelirlinin enflasyon altında ezilmemesi için de her tedbir alınıyor. Temmuz’da en düşük emekli maaşının 11 bin liraya çıkarılacak olması da bunun göstergesi.

Erdoğan’ın 22 yıl boyunca millete verdiği tüm sözleri yerine getirmiş olması, 14 Mayıs’ta yeniden kazanması için başka önemli bir gerekçe.

Koalisyon hükümetlerinin Türkiye’yi nerelere sürüklediğini gençler bilmez. Ama 8-9 parçalı bir yönetimin ne anlama gelebileceğini az-çok tahmin ederler. Olası Millet İttifakı’nın iktidarının, Cumhuriyet tarihinin en fazla partiden oluşan koalisyon hükümeti gerçeği olması da Erdoğan’ın kazanması için yine önemli bir sebep.

ABD ve Rusya’yı dünyanın süper güçleri yapan, aynı zamanda sahip oldukları, kendi ürettikleri silahlardır. Erdoğan’ın millî savunma sanayiini geliştirerek, yerli savaş uçağı, helikopterler, tanklar, füzeler, dünyanın gözbebeği haline gelen İHA ve SİHA’lar üreterek, Türkiye’yi yerli ve millî bir silah gücüne eriştirmesi de tercih edilmesi için sebeptir.

Türk dünyasını toparlayarak, Türk Devletleri Teşkilatını kurması, Karabağ’da Ermenistan’a karşı Azerbaycan ile omuz omuza savaşması, Ermeni lobisi, ABD ve Rusya’nın bu desteğe engel olamaması Erdoğan’ın ve Türkiye’nin gücünü gösterdi. Bu askeri olduğu kadar, diplomatik bir başarıdır.

Erdoğan’ın enerji konusunda attığı adımlar başka bir tercih sebebidir.

Daha önce, ABD ve Avrupa’dan kiralanan sondaj gemileri Karadeniz’de gaz bulamadı. Uluslararası şirketlerin Güneydoğu’da petrol bulamadığı gibi.

Türkiye yerli sondaj gemileriyle Karadeniz’de 1 trilyon dolar değerinde doğal gaz buldu. Gabar’da yerli sondajlarla yine art arda petrol kuyuları açıldı. İki gün önce, Avrupa’nın en büyük güneş enerji santrali devreye girdi. Akkuyu Nükleer Santrali, tek başına Türkiye elektriğinin yüzde 10’unu üretecek. Bu demektir ki, önümüzdeki yıllarda Türkiye en az yüzde 60-70 oranında enerji ithalatını azaltacak. Cari açık düşecek. Millî gelir artacak.

Neden Cumhur İttifakı ve Erdoğan kazanacak ya da kazanmalı?

AK Parti ve Cumhur İttifakı’nı oluşturan partiler, PKK ve FETÖ ile mücadelede taviz vermiyor.

Yerli ve millî üretim konusunda kararlı.

Millî ve manevi değerleri yüceltmeyi sürdüreceklerini söylüyorlar.

Aile kurumuna sahip çıkıyorlar, LGBTİ+’ya karşılar.

Milliyetçi, muhafazakâr çizgideler, Türk dünyasına ve değerlerine sahip çıkıyorlar.

Alım gücünün artması ve enflasyonun düşmesi için daha çok umut vadediyorlar.