Erdoğan’ın gölgesini kendi cüssesi sanan milletvekilleriyle 2023 olmaz

AK Parti’de 2023 seçimleri için milletvekili adayı olmak isteyenlere yönelik çalışma, geçen yılın Eylül-Ekim aylarında başladı. AK Parti Genel Merkezi’nden alınan bilgilere göre, öne çıkan isimler için 81 ilde anket çalışması yürütüldü. Genel Merkez yönetimi bir yandan mevcut milletvekillerinin performansını ölçtü, bir yandan da "yeni isimler, yeni yüzler" konusunda araştırma yaptı. Belirtildiğine göre, parti yönetimi vatandaşın beklentileri üzerine sahada yürütülen çalışmalardan yola çıkarak raporlar da hazırladı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a sunulmak üzere.

Çalışmaları organize edenler, mevcut milletvekillerinin ve aday olacakların performansını nasıl ölçüyorlar dersiniz? Misal TBMM’ye devamlılık kaç puan? Sahada çalışma ve vatandaşla iyi bir iletişim, onların taleplerini Genel Merkez’e doğru yansıtma, bu konuda takipçi olma, ilgili olduğu alanda literatürü izleme, konumunu kullanıp çıkar elde etmeme (dürüstlük), seçmenle ilişkilerinde kibirli olmama, olaylara doğru teşhis koyma, ağzından çıkanı kulağı duyma, yenilikleri takip edip öneriler sunma, siyasi gelişmeleri iyi analiz edip sosyal medyayı doğru kullanma gibi kriterler puanlamaya dâhil mi?

Çok şey mi istedim?

Hayır, değil. Daha epey var. Kolay değil öyle.

Yukarıdaki kriterlerin hepsi VATANDAŞIN BEKLENTİSİ ile doğrudan doğruya örtüşüyor. Ve tamamı teşkilat yöneticileri için de geçerli.

Ben bazı istisnalar dışında son dönem milletvekilleri ve yöneticileri için çok müspet sözler söyleyemeyeceğim açıkçası. Derin bir hayal kırıklığı içindeyim. Başlıktaki gibi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın toplumdaki karşılığını arkasına alarak, onun gölgesini kendi cüssesi sanarak kasım kasım kasılan, ekâbirleşmiş bir milletvekili profilini bu parti tabanı hak etmiyor.

Son dönem kibirden ve güçten zehirlenmiş milletvekili ekseriyeti ile karşı karşıya kaldığımı söylemek zorundayım. Onlardaki bu zafiyetin yarattığı açığı kapatmaya çalışan sınırlı sayıda milletvekili ile yöneticinin çabalarını ve çalışmalarını takdirle karşılıyorum. Zaten Parti onların yüzü suyu hürmetine dinamizmini koruyabiliyor. Bütün yük sırtlarına yıkılmış durumda.

Üç, beş büyükşehirde milletvekilleri ve adaylar pek tanınmaz ama diğer şehirlerde vatandaşa sorulursa yeterli bilgi alınacaktır. Nasıl, hangi ilişki ağlarını ve NetWork’leri kullanarak seçilmeyi başardılar bilmiyoruz ama tanıdıkça insan hayret ediyor. Sevilmeyen isimleri aday göstermenin vatandaşta nasıl büyük bir tepkiye sebep olduğunu, AK Parti yöneticileri artık anlamak zorunda. Çünkü mevcut profillerden oluşan tabloyu Türkiye hakketmiyor.

Bu yüzden önümüzdeki seçimde, öncelikle vatandaşta karşılığı olan, sevilen, mesleğinde başarılı olmuş, seçim bölgesini ve gideceği yeri navigasyonla bulanlardan değil, kapı numaralarına kadar bilen adamlardan, kadınlardan isimler aday gösterilmeli. Geçmiş dönemde öyle isimler milletvekili yapıldı ki vatandaş arasında bugün giderek yaygınlaşan şöyle tehlikeli bir tepki oluşmaya başladı:

“AK Parti’ye bir ders vereceğim ama oyum Cumhurbaşkanımıza.”

Bu noktaya gelinmesinde, il ve ilçe teşkilatlarındaki adam kayırmacılığının, nepotizmin(akraba kayırmacılığının), bu ilişki ağlarının ekonomik ve bürokratik alanlara yansımasının da etken olduğunu da söylemek zorundayım. Aslında tepkinin AK Parti oylarını nasıl etkilediğini az çok kamuoyu araştırmalarından görüyoruz. Seçmenin neden böyle düşündüğünü iyi analiz edip gerekli önlemler alınmazsa işler sarpa sarar, benden söylemesi.

Oysa vatandaşta oluşan bu fikri, milletvekili aday listelerini yukarıda sıraladığım kriterlere uygun olarak, dört dörtlük hazırlayarak sonlandırmak mümkün. AK Parti geçmiş seçimlerde, belki de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan daha çok vakit bulabildiğinden bu işi çok iyi yapıyordu. Ama son zamanlarda Cumhurbaşkanı’nın, işi delege ettiği kişilerin yanıltmasıyla sorunlar yaşanmaya başladı.

Son yerel seçimlerde de aynı şey oldu. Yerel yönetimlerden sorumlu isim olan Mehmet Özhaseki’nin “Araştırmalarda ben öne çıkıyorum” diyerek Erdoğan’a kendi lansmanını yapması gibi. Oysa herkes biliyordu ki Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok aday gösterilseydi Ankara bugün AK Parti’deydi. Kişisel hırsların nelere mal olduğunu bugün herkes görüyordur umarım. Mehmet Özhaseki isminin neden yanlış olduğunu yalnızca birkaç sebeple anlatayım gelecek seçimlerde ipucu olması bakımından:

1- Ankara’nın ülkücü tabanı, eski bir ülkücü olan Mansur Yavaş’a yöneldi.

2- Özhaseki MHP ve ülkücülerin yeterince desteğini alamadı. Keçiören, Sincan ve Altındağ gibi ülkücülüğün kalelerinde ilçe belediye başkanları yüzde 60’ın üzerinde oy alırken Özhaseki çok gerilerde kaldı. Misal Keçiören’de Turgut Altınok yüzde 63, Mehmet Özhaseki yüzde 51 aldı ve diğer ilçelerde CHP lehine olan büyük farkı eritemedi.

3- Ankara’da yüzde 90 olan katılım bu seçimde yine aynı nedenle yüzde 85’e düştü. Burada sandığa gitmeyenlerin daha çok AK Partililer olduğu söylenebilir. 

Kısacası gösterilecek HER ADAY aynı zamanda AK PARTİ’YE OY TAŞIYABİLECEK İSİMLERDEN olmalı. Oyları öğütenlerden değil.

Şöyle söyleyeyim daha açık olsun. Bu ve benzeri kriterler ele alınarak seçilen milletvekili adayları SEÇİM SONUÇLARINI Türkiye çapında en az YÜZDE 3-4 ORANINDA etkiliyor. Bunu her bir oyun ne kadar kıymetli olduğunu çok iyi bilen başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm parti kurmayları takdir ediyor olmalıdır.