İş dünyasından "büyüme" değerlendirmesi!

Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, geçen sene ve bu seneki büyüme rakamlarını kıyaslayarak "rakamlar ülkenin gerçek performansının bu olmadığını bize söylemektedir" yorumunu yaptı. İTO Başkanı Şekib Avdagiç ise Türkiye'nin daralmadan çıkacak güce sahip olduğunu söyledi.

İş dünyasından "büyüme" değerlendirmesi!

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, "Geçen senenin ilk çeyreğinde yüzde 7,4 gibi ciddi bir büyüme performansı gösteren Türkiye ekonomisinin 2019 yılının aynı döneminde yüzde 2,6 oranında daralması, ülkenin gerçek performansının bu olmadığını bize söylemektedir." ifadelerini kullandı.

Özdebir, yazılı açıklamasında, Türkiye İstatistik Kurumunun bu yılın ilk çeyreğine ilişkin açıkladığı gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) sonuçlarını değerlendirdi.

Türkiye'nin geçen yılın son çeyreğindeki yüzde 3'lük küçülmeden sonra bu yılın ilk çeyreğinde de tahminlere paralel daraldığını belirten Özdebir, "Küresel finansal kriz sonrasında Türkiye'nin ilk çeyrekler bazında ortalama büyüme oranı yüzde 7,1'dir. Geçen senenin ilk çeyreğinde yüzde 7,4 gibi ciddi bir büyüme performansı gösteren Türkiye ekonomisinin 2019 yılının aynı döneminde yüzde 2,6 oranında daralması, ülkenin gerçek performansının bu olmadığını bize söylemektedir." değerlendirmesinde bulundu.

Özdebir, ilk çeyrekte G-20 ülkelerinin Arjantin dışında büyüdüğüne dikkati çekerek, Türkiye'de büyümenin, kamu harcamalarındaki yüzde 7,2 ve ihracattaki 9,5'lik artışla desteklendiğini bildirdi.

Açıklanan yapısal tedbirlere değinen Özdebir, "Yapısal tedbirlerin hayata geçmesi, para ve sermaye piyasalarında uygulamaya konulan adımların beklenen sonucu vermesi ve en önemlisi Türkiye'nin risk primini yükselten olumsuz dış politik gelişmelerin son bulmasıyla ekonominin çarkları yeniden dönecektir." değerlendirmesinde bulundu. 

Özdebir, sanayinin ilk çeyrekte yüzde 4,3 ile Türkiye genelinin üstünde daralmasının dikkat çekici olduğunun altını çizerek, "2009'dan bu yana ilk çeyrekte her yıl büyüme gösteren Türk sanayisi, aradan geçen 9 senenin sonunda ilk kez küçülmeyle karşı karşıya kalmıştır. Son 3 ayda ortalamada yüzde 4,9 daralan sanayi üretim endeksi değeri aslında ilk çeyrek üretiminin bugün açıklanan rakamlara paralel geleceğinin sinyallerini bize vermişti. Kapasite kullanım oranı da yılın ilk üç ayında, geçen seneye kıyasla yüzde 4,7 azalma göstermişti." ifadelerini kullandı.

- "Tedbirler, üreticinin ayakta kalması için önemli"

Özdebir, yakın dönemde açıklanan İVME Finansman Paketi, KGF destekli krediler başta olmak üzere sanayicilerin finansmana erişimini kolaylaştıracak her türlü tedbirin bu dönemde üreticilerin ayakta kalması açısından önemli olduğunu belirterek, şunları kaydetti: 

"İç talepteki yetersizliği dış pazarlara yönelerek aşmaktan başka çaresi olmayan imalatçılarımız için ihracatın yalnızca bir ihtiyaç değil, aslında bir gereklilik olduğunu bu günlerde bir kez daha görüyoruz. İlk çeyrekte ihracatın büyümeye yüzde 9,5'lik pozitif katkısı bu durumu teyit etmektedir. Son açıklanan rakamla yüzde 10,9 daralan inşaat sektöründeki durgunluk, inşaatla bağlantılı imalat sanayisi alt sektörlerini ciddi şekilde etkilemektedir."

İTO Başkanı: Türkiye daralmadan çıkacak güce sahip

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, yılın ilk çeyreğinde ekonomide yüzde 2,6'lık daralma yaşandığını belirterek, "Türkiye daralmadan çıkacak güçlü bir ekonomik yapıya sahiptir. Yeter ki, biz büyümeyi taşıyan sütunları yeniden güçlü hale getirelim." ifadelerini kullandı.

İş dünyasından "büyüme" değerlendirmesi! - Resim : 2

Avdagiç, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından bugün açıklanan 2019 yılı ilk çeyreğine ilişkin büyüme verisini değerlendirdi. 

Ocak-martta her ne kadar geçen yılın aynı dönemine göre beklentiler paralelinde yüzde 2,6 daralma yaşansa da çeyreklik bazda büyümeye geçildiğini aktaran Avdagiç, "Büyümenin alt başlıklarına baktığımız zaman, bu yılın ilk çeyreğinde 2018 son çeyreğine göre yüzde 1,3 büyüme sağlanmasını, ekonominin yeniden bir toparlanma sürecine girildiğini göstermesi bakımından önemli buluyoruz." değerlendirmesini yaptı.

Avdagiç, özellikle imalat sanayisinde çeyreklik dönemde yüzde 3,4 gibi yüksek bir oranda artışın yaşanmasının, bu performansı daha da anlamlı kıldığını belirterek, memnuniyet verici bu gelişmenin, yılın ikinci çeyreğinde de devam edeceğini beklediklerini aktardı.

İkinci çeyreğe etki edecek öncü göstergelerin de yeniden canlanmanın başladığına işaret ettiğini vurgulayan Avdagiç, "Özellikle tüketim harcamaları ile yatırım eğiliminde olumlu trendin, ikinci çeyrek büyümesine daha fazla katkı vereceğini tahmin ediyoruz. Kur tarafında istikrarın sağlanması, özel sektörün uygun maliyetle finansmana erişimi ve bütçe performansının artırılmasına bağlı olarak, büyümenin yıl sonunda, beklentilerin de üzerinde makul bir düzeyde gerçekleşebileceğini tahmin ediyoruz." ifadelerini kullandı.

- "Sahip olduğumuz eforu ekonomi dışı alanlarda tüketmemeliyiz"

Avdagiç, Türkiye'nin bütün kesimleriyle birlikte ekonomiye odaklanması gerektiğini belirterek, "Türkiye'de ekonominin büyüme rüzgarları tekrar esmeli. Bunu da hep birlikte başaracağız. Ülke olarak sahip olduğumuz eforu ekonomi dışı alanlarda tüketmemeliyiz. İş dünyası olarak biz, seçimlerin geride kalmasıyla birlikte artık tek odağımız ekonomi olmalı diye düşünüyoruz. Beklentimiz bu yönde." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin bu daralmadan çıkacak güçlü bir ekonomik yapıya sahip olduğunu vurgulayan Avdagiç, büyümeyi taşıyan sütunların yeniden güçlü hale getirilmesi gerektiğine işaret etti.

Ekonomik büyüme trendinin tesis edilmesi için hükümetin aldığı tedbirlere ve hala finansman maliyetlerinin çok yüksek olduğuna değinen Avdagiç, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"Hükümetin reel sektörü güçlü ve ayakta tutmak için aldığı tedbirler, makul kredi faizleriyle daha da güçlü hale gelecektir. Bu bağlamda enflasyonun düşürülmesi büyük önem taşımaktadır. Faizler konusunda kamu ile birlikte özel bankaların da bu konuda istekli ve ön alan bir gayret içinde olması gerekir. Özel bankalar da bu konuda adım atarak devletin ve reel sektörün gayretini yalnız bırakmamalı.

Bankacılık sektörü, geleceğinin reel sektörle birlikte olmaktan geçtiğini unutmamalı. Yüksek faiz oranları, reel sektörün ayakta kalmasını zorlaştırıyor. Çünkü satışlar canlanmayınca üretimin canlanmasını bekleyemeyiz. Üretim canlanmayınca da yatırım arzusu sınırlı kalacaktır. Ekonomi aynı zamanda beklenti demek. Politikaları yeniden kalibre ederken, ekonomide beklentilere en iyi şekilde yön vermek zorundayız."