İsrail’le ticaret ve “Jet gibi açıklama”

Önce ne olup bittiğine ve görünen kısma bakalım.

 7 Ekim 2023 tarihinde HAMAS İsrail’e saldırdı ve kıyamet koptu. İsrail bekleneni yaptı ve kapsamlı saldırılarla yüzde 99’u sivil, kadın ve çocuklar olmak üzere 35 bin masum insanı katlederek Gazze’de taş taş üstünde bırakmadı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ne yaptı?

Davos-One minute’de “Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” diyerek İsrail yönetimindeki faşistleri hakettikleri yerde konumlandıran ve uluslararası planda mahkûm eden Tayyip Erdoğan o zamandan bugüne sürekli operasyona maruz kaldı. PKK’nın ve FETÖ terör örgütünün amacı, efendileri olan CIA-MOSSAD ikilisini memnun etmekti.

HAMAS’ı meşru bir direniş örgütü olarak tarif eden ve bu bakımdan dünyadaki tüm liderlerden ayrışmayı göze alabilen bir isim olan Tayyip Erdoğan Birleşmiş Milletler kürsüsünde eline haritaları alarak ve tek tek göstererek İsrail’in 1948 yılından itibaren Filistin’i nasıl adım adım işgal ettiğini anlattı. Bunu yapan tek lider oldu.

Erdoğan her alanda Filistin’in yanında yer aldı.

7 Ekim 2023’ten sonra hemen “Biz hem Filistin hem de İsrail tarafıyla görüşüp barışın ve uzlaşının zeminini oluşturacağız” açıklamasını yapan da Tayyip Erdoğan’dı. Ama İsrail yönetimindeki soykırımcı Nazilerin oluşturduğu kabine katliama girişince Erdoğan Başbakan Netenyahu’yu NAZİ KASABI ilan ederek şoka uğrattı…

Bizim elçilerimizi karşılıklı geri çektiğimiz dönemde de İsrail ile ticari ilişkilerimiz vardı. Bu ticaret hacmi 6 milyar doları buluyordu. Kamu değil, özel şirketler, uluslararası hukuk normlarına uygun olarak iş yapıyorlardı. Bu ticaretin büyük bir kısmı aslında Filistin’e giden ihracat kalemlerinden oluşmaktaydı. Ama Filistin’e ihraç edilen ürünlerin tamamı da İsrail’in Hayfa ve Aşdot limanlarındaki gümrüklerden geçmek zorundaydı. Yani Filistin’e ihracatımız İsrail’e ihracat gibi görünmekteydi.

Sonra birden Yeniden Refah Partisi(YRP) adıyla siyasi hayatımıza sokuşturulan proje parti ve genel başkanı, durup dururken yerel seçimlerde kendilerinden destek isteyen AK Parti’ye bir takım GÖRÜNÜR ŞARTLAR koşmaya başladılar. Bunlardan biri İsrail ile ticaretin kesilmesiydi. YRP kaynakları bu konuyu kaşıdıkça kaşıyıp, Gazze konusunda duyarlı AK Parti tabanı üzerinden pazarlık şanslarını artırmayı amaçlıyorlardı.

Sonra masada asıl istedikleri ortaya çıktı. İstanbul’da iki ilçe belediye başkanlığı, belediye meclis üyelikleri ve Türkiye çapında da 35 ilçenin belediye başkanlıkları. Ve tabii ayrıca yalanlanmadığı için benim de yazdığım üzere çok büyük miktarda para…

 

AK Parti ve Erdoğan YRP’nin ve Fatih Erbakan’ın isteklerini kabul etseydi ne İsrail ile ticaret sıkıntı olacaktı ne de başka bir şey.

Bu iki yüzlülük seçimde etkisini gösterdi ve malum sonuç ortaya çıktı.

Seçim sonrası art arda algı operasyonları ve kışkırtmalar başladı.

Van olayı bunlardan biriydi. Resmen yargı-bürokrat-muhalif medya operasyonuydu ve uzun yıllar sonra ilk kez sokaklara taşan eylemler oldu.

Ardından Jakuzi yalanı devreye sokuldu. Hızla itibarsızlaştırmaya yönelik pis bir algı devreye sokuluyordu İmamoğlu’nun adamları tarafından.

Üç gün önce de bir merkez tarafından, sağdan sola çeşitli çeşitli gruplar Taksim’de eyleme çağrıldılar. Güya İsrail’i protesto edeceklerdi ama amaç attıkları sloganda ortaya çıktı. İsrail ile ticaret gündeme getirilerek “Katil İsrail, işbirlikçi AKP” diye bağırdılar. Gösteri izinsizdi polisle arbede çıktı. Fadime Şahin’lerin günümüz versiyonları olan başörtülü artistler, işi polislerin suratlarına tükürmeye ve hakaret etmeye vardırıp şiddeti tırmandırmak istediler. Polis ters kelepçe taktı diye kıyameti kopardılar. Ama bu arada “Türkiye İsrail ile ticareti kesmiyor” iddiası ana aksa oturdu; soykırımcılara dikenli teller, çelik, zehirleyici kimyasallar ve JET YAKITI satılıyordu.

Jet yakıtı neydi? Gazze’deki bebekleri bombalayan İsrail savaş uçaklarına jet yakıtı mı satılmaktaydı?

Biz ise seçim öncesinden başlayarak hükümet yetkililerinin verdikleri kısıtlı bilgilerle İsrail ile devletin ticaret yapmadığı, ihracatın mecburen İsrail gümrüklerinden geçerek Filistin’e gittiğini, jet yakıtı ve benzeri hususların yalan olduğunu anlattık durduk.

TİCARET BAKANLIĞI AÇIKLAMASINDAKİ JET YAKITI

Ve bu olaydan sonra Ticaret Bakanlığı bir açıklama yaparak 9 Nisan’dan itibaren İsrail’e ihracatın kısıtlanacağını duyurdu ve ihracatı kısıtlanan ürünlerin isimlerini tek tek sıraladı.

Aralarında kimyasallar, çelik teller, çelik kuleler ve benzerlerinin yanı sıra JET YAKITI da vardı.

Buyrun buradan yakın.

“Demek ki söylenenler doğruymuş” dedi herkes. Demek ki İsrail’e JET YAKITI ihraç ediliyormuş…

Akıl alır gibi değil. Ticaret Bakanlığı bu açıklamasıyla kendi ayağına sıkmadı sadece. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı, bu iktidarı savunan, bu konuda ağzı laf yapan ve yapılan ticaretin yukarıda anlattığımız özelliklerini dilinde tüy bitene kadar anlatmaya çalışan insanları da açığa düşürdü.

Sonra öğreniyoruz ki İsrail, Aşdot limanından Filistin’e gidecek ürünlerin sevkiyatını yasaklamış ve bu arada Ürdün’den hava yolu ile taşımacılığa da son vermiş.

Peki bunu nereden öğreniyoruz?

Eski Türkiye gazetesi ekonomi yazarı Ömer Ekinci’nin X’teki paylaşımından. Ekinci, Aşdot limanından Filistin’e sevkiyatların durdurulduğunu gümrük otoritelerine sorarak öğrenmiş. Tabii böyle bir bilgiyi Ticaret Bakanlığı yetkilileri, otoriteleri, bürokratları tenezzül edip açıklamıyor bile.

TESADÜFEN ÖĞRENİYORUZ Kİ MEĞER O JET BU JET DEĞİLMİŞ

Sonra aynı akşam tv100’de Başak Şengül’ün programında Hacı Yakışıklı anlatıyor neyin ne olduğunu. Hacı Ticaret Bakan Yardımcısı MAHMUT GÜRCAN ve EPDK Başkanı MUSTAFA YILMAZ ile kendi ifadesiyle GÜN BOYU görüşmüş. Ne yapmış etmiş, devlet sırrı gibi sakladıkları GERÇEĞİ onlardan öğrenmiş. Meğer Ticaret Bakanlığı listesinde ihraç ürünü olarak listelenen JET YAKITI İsrail’in savaş uçaklarına gönderilen bir yakıt değilmiş. Mustafa Yılmaz İsrail’e tankerlerle ya da gemilerle yakıt gitmiyor. Böyle bir ihracatımız yok ve zaten bir petrol ülkesi değiliz. Türkiye’ye işadamlarının jetleri geliyor ya da İsrail’den uçaklar geliyor. Bu uçaklar havalimanlarından yakıt aldıklarında bu yakıtlar İHRACAT olarak gözüküyor. Yani yakıt ikmali ihracat diye geçiyor. Bu İsrail jetlerine savaş uçaklarına verilen bir yakıt değil. Yolcu taşımaya yönelik bir yakıt ikmali. THY de İsrail’den böyle yakıt alıyor bu ülkeye gittiğinde” diye güzel güzel anlatmış.

AFERİN…

Peki, kendisini Hacı Yakışıklı aramasaydı ne olacaktı?

Bu “sırrı” ömür boyu kendisine mi saklayacaktı?

En azından Ticaret Bakanı Ömer Bolat ile paylaşsaydı.

Bu ağız kabızlığının, iletişim beceriksizliğinin, algıları yönetememe konusundaki zafiyetin artık objektif olarak nasıl tanımlanması gerektiğini bilemiyorum. Dilimin ucuna gelenleri de söylemek istemiyorum.

Merak ediyorum. Bu kurumlardaki yüzlerce danışman, iletişim uzmanı, basın danışmanı, yetkili bürokrat, genel müdür, başkan ne iş yapar? Devletten maaş alan bu kuru kalabalık eğer bir işe yaramıyorsa hepsini çıkarın Hacı Yakışıklı tek başına hepsinin işini yürütür. Hem de fazlasıyla inanın. İktidarın yükünü hafifletmek yerine kambur olmayı tercih eden bu bürokrat, danışman, başkan taifesini devlet sırtından atmazsa ödeyeceği bedelleri şimdiden hesaplasın. Bakın bir tanesi bile seçimde kaç puana sebep oldu.

YAPILACAK AÇIKLAMA ÇOK BASİTTİ

Bu iddialar ortaya atıldığında söylenecek çok basitti oysa.

Şimdi sahip olduğumuz bilgiler o zaman bu yetkililerde mevcuttu ve MİSAL şöyle diyebilirlerdi:

“Evet, İsrail ile Türkiye’deki şirketlerin ihracat ve ithalat kapsamında ticari bağlantısı var. Uluslararası hukuk çerçevesinde şirketler önceden yapılan mukavelelerin gereği, yükümlülüğü altına girdiği anlaşmaların gereğini yapmak durumundalar. Aksi durum bu şirketlerin dünya piyasalarında yeniden çalışmasını imkânsız kılar. Ancak İsrail’e yapılan ihracatın yüzde 80’inden fazlası Filistin’e gidiyor. Ve bu ihraç ürünlerinin tamamı mecburen İsrail’in gümrüklerinden ve limanlarından geçmek zorunda ve oradan sevkiyat yapılmak durumunda. Zaten İsrail’in bu soykırımıyla birlikte ihracat yüzde 33, ithalat da yüzde 43 azaldı. Filistin’e mal göndermeye devam ettiğimiz sürece, İsrail gümrüklerini kullanma zorunluluğumuzdan dolayı ticareti kısıtlamamız ya da bitirmemiz söz konusu olamaz. Ülkemiz bu yolla Gazze’ye de yardım sevkiyatı yapmakta. Mısır’ın refah kapısı da ülkemiz tarafından aktif biçimde kullanılmaktadır. İsrail’e ihracat kalemi olarak görünen JET YAKITI ise İsrail savaş uçaklarında kullanılan bir yakıt değil, İsrail uçaklarına ve İsrail'e gidecek iş adamlarının uçaklarına yapılan yakıt ikmalinden ibarettir ve bu ikmal ihraç kalemi olarak görülmektedir. İsrail gümrükleri kapandığı takdirde bu ticareti de kısıtlamak zorunda kalırız.”

Böyle bir açıklamayı herkes anlayabilirdi.

Tekrar soruyorum; çok mu zordu?

Ama ne oldu gördünüz değil mi?

Şimdi de İBB’de kadrolu görülen birtakım troller ve çakallar Selçuk Bayraktar’ı hedef aldılar “İsrail’e jet yakıtı satıyor” diyerek.

Dikkat edin, düşman karargâhı stratejik olarak RAKİBİNİN EN GÜÇLÜ YANINA saldırır.

Nedir onlar?

Birincisi başta Filistin olmak üzere dünyadaki tüm mazlumların lideri durumunda olan TAYYİP ERDOĞAN…

İkincisi de Türkiye’de savunma sanayisinde çığır açan ve ülkemizi askeri sanayide dünya sıralamasına, hem de en üst noktalara sokan BAYRAKTAR AİLESİ…

CIA aklıyla pişirilmiş, FETÖ, MOSSAD ve İRAN aparatları aracılığıyla servise sokulmuş bir operasyon ile karşı karşıyayız.

Ama bu operasyon içerde patlatılıyor ne yazık ki…