Karantina günlerine geri dönmek

Salgın belası yine mi kapımızda diye sorarken aklıma geçen seferki karantina günleri geldi. Sahi ne günlerdi... Ne oldu o birden zuhur eden üstüne tez yazılası popülasyona?

Namaza falan başlamıştınız, yogayla, sporla, kitapla huzur bulmuştunuz n'oldu o?

Ekşi mayalı ekmek paylaşımlarından, kekten, börekten geçilmiyordu? Gözümün önünde yumurta kırmayla başlayan mutfak serüveninizde en son bağırsak dolduruyordunuz. Küçük Emine Beder'ler, mutfak kariyerinde portakallı Pekin ördeğine kadar çıkmıştı oysa ki...

Aldınız mı hevesinizi? Bulaşık çıktı değil mi? Çıkar...

Sporla can sıkıntısına göğüs geriyordunuz? Dambıl bulamayan anasını bacısını yaa Allah sırtına yükleyip Seyit Onbaşı pozları veriyordu? Sıkı popolar, baklavalar, titrek keşküle döndü değil mi? Döner...

Hobi mobi işleri, çiçek börtü böcük uğraşları da bekleneni vermedi, Derya Baykal olamadan sıktı değil mi? Sıkar...

Normalde eve girmeyen fiyakalı ergenlerimizin aşko kuşko aforizmalarını, anaya babaya asi, özgürlükçü paylaşımlarını da göremez olduk.

Ailelerinin yalancısıyım, patates çuvalı gibi kendilerini bir çekyattan diğerine bırakıyorlarmış. Bir yandan camın önünde 65 yaş üstü risk grubu gibi dışarıyı izlerken, bir yandan periyodik olarak iç çekip esneme eşliğinde "Allahh sen büyüksün Yarabbi" diyorlarmış.

Peki ya "Hepimiz kardeşiz ders çıkaralım" tayfası n’oldu? Onların durumu daha fena.

Aynı gemideyiz, ne de güzel eşitiz paylaşımlarının yerini "Allah belanızı versin maske takın maskeee!" çemkirmeleri almıştı. Bunlar adam olmaz değil mi? Olmaz...

Yeni bir karantina rüzgârından Allaha sığınmakla birlikte, bir üst segmente geçtiğinizde evde leblebili  antidepresan yapımı videolarınızı merakla bekler, evdekilere selam ederim.