Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın açıklamaları ve Ahbap kazığı...

AFAD’dan sonra Kızılay’ı hedef seçmelerinin sebebi belli:

Ülkenin itibarlı kurumlarına tek tek saldırıyorlar.

Çok net anlaşılıyor. Seçim yaklaştı, üstüne üstlük bir deprem felaketi yaşıyoruz ve hükümet canını dişine takmış, tüm kurum ve kuruluşlarıyla deprem bölgesinde. Bugüne dek 400 bin çadır kuruldu, on binlerce kişi şimdiden konteyner evlerde. TOKİ evlerinin temeli bile atıldı.

Ama birileri düğmeye bastı ve kuklalarını harekete geçirdi.

Deprem bölgesinde ortaya konan başarıyı gölgelemek istiyorlar.

Çadır goygoyculuğuyla başladılar, kan satışı iftirasına kadar getirdiler işi.

Her gün bir başka tetikçi.

İPSOS denen şirketin araştırmasını okudum.

Görüşülen katılımcılara, “Arama kurtarma çalışmalarında hangi kuruluşları başarılı buldunuz” diye sormuş... Hiçbir arama kurtarma çalışması yapmayan, total nüfusu 30 kişi olan Ahbap AFAD’dan iki puan daha başarılı bulunmuş. (Yüzde 68’e yüzde 66)

Araştırma şirketinin paçozluğuna mı yanalım, katılımcıların mankurtluğuna mı, bilemedim.

Algı çalışması dört bir koldan yürüyor kısaca.

MÜPHEM DURUM YARATMA SİNSİLİĞİ

Çadır meselesinin öznesi dün Amerikan malı televizyonda konuşuyordu:

“Biz Kızılay’dan çadır aldık ama AFAD da faturalandırarak parayla satın alıyor. Ben almasam AFAD alacaktı. Eczacılar da aldı. Tanesine 22 bin lira ödedik” diyor.

Haluk Levent bunu söyleyen.

Ahbap’ın başındaki isim.

Bu sözleri yeterli buluyorsanız yanılıyorsunuz. Gerçekte sinsi biçimde müphem bir durum yaratıp, pasif agresif bir tutumla mağdura yattığına şahit oluyoruz.

Misal şöyle diyebilirdi:

“O da dernek, biz de. Kızılay devlet kurumu değil ki… Onların da iştirak şirketleri var, bizim de Ahbap su gibi iştirak şirketlerimiz. Kızılay’a havadan para yağmıyor, o da gelirlerini ihtiyacı olan vatandaşa aktarıyor. Ben gönüllü kuruluş olarak zaten hayırseverlerden para topluyorsam Kızılay şirketlerinden de diğer şirketlerden çadır, gıda vb. malzemeleri alabilirim, gayet doğaldır.”

Demedi çünkü topu orta sahada yuvarlamayı seviyor. Her şey “dumanlı” kalsın.

Bitmiyor.

YEMEK AHLÂKİ, ÇADIR DEĞİL…

En çok ilgimi çekense kendisine yöneltilen “Kızılay’dan gıda da alıyor musunuz?” sorusuna verdiği cevap:

“Aldığımız, yaptığımız yemekler (yiyecek, gıda demek istiyor) var ama onlar zaten ahlâkî oluyor, yemek üretiliyor, karşılıklı iş birliği ile yemekler alıp konserveler yapıyorsunuz, bunu biz ahlâkî buluyoruz. Ama çadır konusu…”

İşe bakın.

Gıda alınca para vermeyi “Ahlâkî” buluyormuş. Yani “Bize çadır satmaları ahlaklı bir tutum değildi!” demeye getiriyor.

Ahlâk Turnusolu âdeta.

BEDAVA ÇADIR, MİLYARLIK PR

Etrafıma 30 kişi toplayayım. Namım yürüsün, birileri bana yüz milyonlarca lira bağış yapsın, deprem olduğunda kendi şirketimin (Ahbap Su) sularını bağış yapmak isteyen Acun Iıcalı’ya (Faturasını göremedik) satayım ama Kızılay bana bedava çadır versin, AFAD yer gösterip o zemini tesviye etsin, ben de gönüllülerimle çadırları bedavadan kurup PR yapayım, daha çok para gelsin…

Yok böyle bir dünya.

Kızılay bir devlet kurumu mu?

Değil, hiç olmadı.

Ama yolunacak kaz da değil.

Gelirini de bağışlardan, fonlardan ve Atatürk tarafından Kızılay'a verilen maden suları tesisleri gibi gelir getirici şirket faaliyetlerinden temin ediyor. Bir de insanî yardım faaliyetlerini kesintisiz sürdürebilmesi için, 2018’de kurulan İstanbul merkezli Kızılay Yatırım Holding AŞ kuruldu. Bu AŞ, "İçecek, yatırım, biyomedikal, teknoloji, portföy, sağlık, çadır-tekstil, kültür-sanat, sistem yapı, bakım ve lojistik" olmak üzere 11 şirkete sahip. Çadırlar ise Kızılay Çadır ve Tekstil AŞ tarafından üretiliyor. Bu şirket ayrıca branda, bez ve naylondan oluşan çadır, pergola, gölgelik imalatı ve ihracatı yapıyor.

KIZILAY ÇADIR TEKSTİL AŞ BU HATAYI NASIL YAPTI?

Bir kere daha anladık ki dezenformasyon ve manipülasyon, muhalefetin beslendiği en önemli damar.

Kızılay Çadır Tekstil AŞ yöneticileri bu spekülasyona ve boş yere “mağdur” yaratma algı operasyonuna fırsat vermeyecekti. Medyayı takip etmek, kimin kimlerle olduğunu bilmek için çok süper zeki olmaya gerek yok. Neden bu tür kurumlar hep böyle hataları yapar anlamakta güçlük çekiyorum.

Dün baktım Ahmet Hakan da aynı koronun içinde.

O çadırlar neden stokta?

Depremin üçüncü günü satış mı olur?

Gibi laflar.

KEREM KINIK SORULARIMI YANITLADI VE TEKRAR ANLATTI

Dün Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ı tekrar arayıp sordum, o da cevapladı:

O depodaki çadırlar neydi?

Kızılay Çadır Tekstil Şirketimiz dünyanın en yüksek kapasiteli Afet Çadır tesislerinden ve Birleşmiş Milletlere, Askeriyeye, Sağlık Bakanlığı’na ve uluslararası kuruluşlara çadır tedarik ediyor. Kızılay Çadır Tekstil’in yurt dışında BM için ürettiği çadırlar bunlar. Üstünde logo olmadığı ve o firmanın standardında dikildiği için depolarda durmaktaydı. Tabii deprem olunca biz yurt dışına sevkiyatı durdurduk. Zaten bölgeye gönderecektik.

Deprem olduğu gün Kızılay’ın deposunda kaç stok vardı?

Bizim kendi depolarımızda Kızılay Cemiyeti’nin 54 bin çadırlık stok vardı. Deprem olduğunda AFAD dışındaki tüm siparişlerimizi durdurduk ve depremden bu yana günde biner adetten 20 bin tane daha çadır üretti Kızılay Çadır Tekstil AŞ. AFAD’a her gün bin civarında teslim ediyoruz. Daha sonra da bunları zaten sahaya gönderdik, AFAD’ın gösterdiği yerlere kurduk.

Depodaki 2 bin 50 çadırı neden Ahbap’a sattınız?

Dediğim gibi bu 2 bin 50 çadır da uluslararası kuruluşa gidecekken sevkiyatı durdurduk ve zaten deprem bölgesine göndermek üzere planladık. Tam o sırada Ahbap tarafından sipariş gelmiş. Yetkililerimiz de bölgeye gönderileceği için "Ha biz götürmüşüz, ha onlar” düşüncesiyle onlara vermişler. Maliyetinden satış yapıldı. Satıştan elde edilen parayla da tekrar hammadde alınıyor doğal olarak ve çadır üretimine devam ediliyor.

Depremin ilk günlerinde stoktaki tüm çadırları sevk etmek mümkün değil miydi?

Bu arada deprem afetlerin ilk iki günü arama kurtarma süreci olduğu için büyük çadır sevkiyatları yapılmaz. Bizim stokta 54 bin çadırımız var. Bir TIR’ın taşıdığı çadır 120-130 civarında. Bu da 4-5 bin TIR çadır demek. Yolların kapalı olduğu da dikkate alınırsa özellikle. Ama biz yakın illere ve bölgelere yolladık yine de, kolaylıkla ulaştırabilmek için. Toplamda 54 bin çadır sevk ettik, düşünün 4-5 bin TIR gitti oraya. AFAD’ınkileri de hesapladığınızda 20 bin TIR gibi bir rakam ediyor.

Kızılay Çadır Tekstil AŞ, AFAD’a da faturalı satış mı yapıyor? 

Evet. Kızılay Çadır Tekstil ihaleye giriyor ve eğer kazanır ise siparişi alıp teslim ediyor. Halen 110 bin çadır siparişimiz var ve teslim ediyoruz.

Stoktaki 54 bin çadır ne oldu peki? 

Devletin bize ödev olarak verdiği asgari 50 bin çadır bulundurma görevi var. Dediğim gibi 54 bin çadırımız vardı. Biz bu yolladığımız çadırları kendi öz kapasitemiz ve bağışçılarımızla fonluyoruz. Fatura etmiyoruz.

Durum bu. Dikkat, akrep sokmak için dereyi geçinceye kadar beklemiyor. Dansa kaldırdığın partnerini iyi tanı. Çünkü birileri kuklaların iplerini oynatmaya başladı. Ama İP 14 Mayıs’ta yeniden kesilecek.