Meral Hanım'ın "B" planı suya mı düştü, CHP'nin "B" planı HDP'yi Masa'ya oturtmak mı?

İYİ Parti lideri Akşener’in Masa'yı terk ettiği günün akşamı, İYİ Parti’den önemli bir isimle konuştum.

“Meral Hanım kesinlikle Masa'ya dönmeyecek” dedi.

O isim; “Meral Hanım’ın bir B planı olmadığını da düşünemiyorum. Mutlaka bir ikinci plan olmalı” dedi.

O gün kameraların karşısına çıkan tüm İYİ Partililer de kulislerde konuşanlar da bir daha Masa'ya dönülmeyeceğinin altını kalın kalın çizdiler.

Ama göründüğü kadarıyla Akşener’in bir B planı yoktu. B planı yerine devreye sokulan, iki belediye başkanının Cumhurbaşkanı Yardımcısı olması gibi garip bir teklifti.

Peki ne oldu da Meral Akşener Masa'ya döndü?

Olan şundan ibaret; Akşener kendi açısından ne kadar haklı da olsa hem İYİ Parti hem de CHP tabanından yoğun tepkiler geldi. Bu tepkileri değerlendiren İYİ Parti yönetimi, ciddi bir taban kaybıyla karşı karşıya kalabileceğini görünce, şartlı dönme kararı aldı.

Şartı biliyorsunuz; Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı adayı yapılması.

Bunu Masa'dan sert şekilde kalkan Akşener’in, yeniden dönüşü için bir gerekçe oluşturulmasının dışında fazlaca ete kemiğe büründürmek olası değil. Zira bildirgeye sonradan eklenen maddede, bu durum Cumhurbaşkanının iradesine bırakılıyor. Zaten, hem Akşener’in hem de Yavaş ve İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı Yardımcılığı atamalarının belki de hiç gerçekleşmeyeceğinin farkında olmamaları mümkün değil.

BUNDAN SONRA NE OLACAK?

Yapılan tüm tartışmalara ve alınan yaralara rağmen, Altılı Masa sonunda Cumhurbaşkanı adayını açıkladı. Hayırlı olsun.

İYİ Parti’ye göre “kazanamayacak aday” olan Kılıçdaroğlu neler yapabilecek göreceğiz.

Ya da İYİ Parti’nin kazanamayacağına inandığı aday için neler yapabileceğini de göreceğiz. Zira kazanacak aday için gösterilecek çaba ile kazanamayacak aday için gösterilecek çaba aynı inanç ve kararlılıkta olamaz.

Bundan sonraki süreçte, Masa'dan kalkışın ve yeniden dönmek zorunda kalmanın İYİ Parti’nin elini zayıflatacağını söylemek de yanlış olmaz. İYİ Parti ikinci kez masada sorun çıkaran parti konumuna düşmek istemeyecektir.

CHP, HDP İLE GÖRÜŞÜRSE İYİ PARTİ NE YAPAR?

Peki CHP’nin bir “B” planı var mı ve bu plan HDP’yi Altılı Masa’ya oturtmak mı?

Başından bu yana, “HDP’nin olduğu Masa'da biz olmayız” diyen bir İYİ Parti var.

Kılıçdaroğlu’nun adaylığından hemen sonra, “Kılıçdaroğlu’nu HDP Genel Merkezi’ne bekliyoruz” diyen bir Mithat Sancar da var. Tüm bunların ardından, Kılıçdaroğlu’nun HDP Genel Merkezi’ne gitmesinin mümkün olduğunu söyleyen bir Özgür Özel var.

Kılıçdaroğlu’nun son videolarında, “Halil İbrahim Sofrası” vurgusu yapmasının HDP’ye dönük olduğunu anlıyoruz. HDP, Masa'ya oturmak istiyor. Ama İYİ Parti o Masa'da olduğu sürece, fizikî olarak oturamaz. Buna karşılık, Kılıçdaroğlu’nun HDP’ye gitmesi, HDP’nin ruhunun Masa'da olması anlamına gelmeyecek mi? Yani, HDP Masa'da hem olacak hem olmayacak. Bu oldubittiyi İYİ Parti kabullenecek mi?

Zira bundan sonra Cumhurbaşkanı adayı olarak Kılıçdaroğlu’nun atacağı her adım, aynı zamanda Altılı Masa’nın adımı olacak. Kılıçdaroğlu, HDP Genel Merkezi’ne giderse, bu diğer beş liderin de ziyareti manasını taşıyacak. İYİ Parti, bu durumda sessiz kalmayı mı tercih edecek, sesini yükseltecek mi göreceğiz.

Bir süreden beri HDP’nin Masa'ya oturması için Kılıçdaroğlu tarafından ilmek ilmek bir yol örüldüğünü düşünüyorum. Buna rağmen, İYİ Parti, Masa'yı ikinci kez devirmeyi bile göze alarak, HDP’yi o Masa'ya oturtmayacaktır. Kılıçdaroğlu ve CHP’nin, HDP ile görüşmeleri de bu nedenle çok göz önünde gerçekleşemez. Gidişat HDP’nin aday çıkarıp çıkarmama konusunda bir yol ayrımına geleceğini gösteriyor. Sonuçta resmî olarak Masa'ya oturmaz ise HDP’nin aday çıkarması kaçınılmaz hale gelecek. Ancak Kılıçdaroğlu da ne yapıp edip, HDP’nin aday çıkarmasını önlemeye çalışacaktır. İlk turda kazanma şansını yakalamak için bunu yapmak zorunda.

ERDOĞAN HENÜZ SAHNEYE ÇIKMADI

Millet İttifakı, cumhurbaşkanı aday açıklamasını bir miting havasında kutlarken, kabine toplantısından sonra açıklama yapan Erdoğan’ın gündeminde depremin yaralarını sarmak için atılan ve atılacak adımlar vardı. 405 bin kalıcı deprem konutu ve 83 bin köy evi yapılacak. Şehirler yeniden kurulacak. Depremzedeler için neredeyse herkes kendi yoluna çekildi ve sadece devletin şefkatli elleri var ortada. Bu nedenle, Erdoğan omuzlarında bu asrın felaketinin yüküyle bir seçim kampanyası yapmak zorunda.

Türkiye’nin her zamankinden daha fazla istikrara ihtiyacı olduğu bir dönemde, seçmen nasıl bir karar verir, bunu da bir sonraki yazımda irdeleyeceğim.