Nancy Pelosi mi, Mata Hari mi? Dansöz Ajan mı, Etki Ajanı mı?

ABD eski Başkanı Trump ile girdiği polemikler, oturduğu ABD Temsilciler Meclisi Başkanlık koltuğunda sergilediği tribal, tepkisel, ihtiraslı davranışlarla tanıdığımız Nancy Pelosi, dün kişisel kariyerinin en sükseli gününü yaşadı.

Siyaset, savaş, istikrarsızlık ve ihtiras tarihine damgasını vurmuş Anne Boleyn, Truvalı Helen, Marie Antoinette, Cleopatra, Kösem Sultan gibi tarihe geçecek bir oyunun başrolü oldu. Neredeyse bütün dünyanın izlediği bir gerginliğin değil parçası değil, bütün dünyayı etkileyecek bir savaşın kışkırtıcısı olarak tarihe geçecekti.

Şimdilik bir savaş çıkartamamış olsa bile rolünü çok iyi oynadı. Hatta 1. Dünya Savaşının ‘dansöz ajanı’ Mata Hari kadar kıvrak olmasa da, kimlerinin 3. Dünya savaşı dediği günümüzün vekaletler savaşının 80’lik bir ‘etki ajanı’ olduğunu ispatladı.

Hoş, ABD hükümet ediciler rahatsızlığı ayyuka çıkmış Çinli muhataplarına ‘Çin’in bütüncül kimliğine/egemenliğine karşı pozisyonumuzda bir değişiklik yok’ diye mesaj üstüne mesaj gönderseler de Çinlilerin de tam doğru anladığı gibi sahadaki Pedosi Operasyonu hiç de öyle değildi. Pelosi kendi özgür iradesiyle buna karar vermiş gözükse bile sahadakinin bir ABD devlet organizasyonu olduğu gün gibi ortadaydı.

Kör göze parmak, üzerinde USofA yazan ABD devlet malı bir uçakla, Çin Anakarası ile Tayvan’ı araya alan güneydoğudan adaya yaklaşan askeri bir rotayla, zamanında haber verme, bilmesi gerektiği kadar bilme, gizlilik ve karatma tedbirleri, hepsi operasyonun bir devlet operasyonu olduğunu zaten ispatlıyordu.

ABD işte böylece Nancy Pedosi üzerinden çok büyük bir oyun oynadı. Barbut masasına içi civalı zarları fırlatıverdi.

Çin’in;
- Toprağım,
- 33. Eyaletim,
- Egemenlik alanım dediği Tayvan’a…

ABD’nin 3 numarası Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi’yi siyasi/askeri bir operasyonla, hava indirme harekatı yaparcasına kargo paraşüt resmen indirdi.
Ve Çin bütün iddiasına rağmen bunu engelleyemedi.
Engelleyebilir miydi?

Aslında engelleyebilirdi, ama bunu yapamadı. Örneğin hiçbir saldırı silahı kullanmadan savunma sistemleriyle öreceği duvarlarla uçağın önünü kapatabilir miydi? Kapatabilirdi.
Ama kapatmadı ya da kapatmaya cesaret edemedi, sanırım bunun sonuçlarını göze alamadı, hesaplayamadı.

Aslında bu pasif duruşun ortaya konamayışı bile, pek çok şüpheyi üstüne çekmeye aday.
Neyse, olan oldu, Pelosi, Çin’in egemenlik alanını ABD devlet bayrağıyla ihlal etti. Bundan sonrası Çin’in ne yapacağı, onurunu ve prestijini nasıl kurtaracağı, bunu yaparken de tuzağa düşüp düşmeyeceği!

Çünkü dönem hassasiyetlerin yem olarak kullanıldığı bir dönem!

Konunun iyi anlaşılması için, burada Çin’in kızgınlığının nedenlerine bir bakmamız gerek:
- Pelosi’nin ziyaretini bir egemenlik meselesi/tehdidi olarak algılıyor.
- Rusya gibi yıkım riski üreten bir tuzağa sürüklenebileceğini düşünüyor.
- Formoza adası (yani Tayvan) Çin’e göre 33. eyaleti. Çin, burayı Çin’in 33. eyaleti görmeyenle ilişki kurmuyor.
- Pelosi’nin ziyaretini, daha önce Tayvan’ı tanımış 23 ülkeden çok daha öte, Tayvan’ın diğer ülkeler tarafından başka bir devlet olarak tanınmasında teşvik edici/pekiştirici bir tavır, bir tehdit olarak görüyor.
- Egemenlik hassasiyetlerinin tahrik edilerek, filli bir durumun içine çekildiğini, güç yıkımına uğrayacağı süreçleri yaşayacağını düşünüyor.
Tam bu noktada Nancy Pelosi’nin etki ajanlığı üzerinden şekillenen Çin - Tayvan - ABD geriliminin;
- Kimin doğru milli güçler hesabı yapabileceğiyle,
- Kimin neye cüret/cesaret edebileceğiyle,
- Kimin gücü, yığınağı ve zamanı doğru kullanabileceğiyle…
- Çin ordusunun kudret ve kabiliyetini bir krizle test etmeyle ilişkili olduğunu düşünüyorum.

Sonuçta gelecekte küresel imparatorluk koltuğunda gelecekte ‘kim oturacak’, buna dair bir rekabetin ve oyunun içindeyiz. Tarafların birbirlerinin iradelerini, kararlılıklarını, kudret ve kabiliyetlerini çeşitli yollarla test etmeleri son derece anlaşılabilir bir şey.

Ancak bu dönemde ABD’nin aktif davranmakta olduğu, muhataplarının güç ve hassasiyetlerini kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmakla ilgili üst düzey bir akıl ortaya koyduğunu görmek gerekiyor ki böylesine bir inisiyatifi ABD’ye sunmakta, bugün hem Çin, hem de Rusya için pek çok handikap üretiyor.

Bakalım buna nasıl bir karşı strateji geliştirecekler.

***

Konuyu bugünlük çok uzatmadan, ABD’nin Afganistan’da gerçekleştirdiği El Kaide operasyonun da coğrafyanın dizaynıyla ilgili bir başka önemli etki olduğunu vurgulayalım.

Bir küçük not daha:
Tayvan’ın kurucu babası Çan Kay Şek, Tayvanlılara ‘kurtarın’ diye vasiyet bıraktığı Çin’in başbakanıyken biz Türklere çok büyük bir kazık atmış. Tam Çin işi, Çin stratejik entrikası.
Bunu neden mi yazdım? İşin içinde ders çıkartabileceğimiz, bugünlere benzer bir bozgun var da o yüzden.

1931-34 Kumul İsyanında Çin Başbakanı olan Milliyetçi Çin Tayvan’ın kurucu babası Çan Kay Şek, Uygurları önce isyan ettirmiş. Sonra da Çin kanından Hui Müslümanlarını Uygur Türklerinin üstüne göndererek Doğu Türkistan'ı ele geçirmiş.

Şimdi sıkı durun. Çan Kay Şek’in Doğu Türkistan’ın üzerine gönderilen Çin orduları kimlerden mi oluşuyormuş? Kadiri, Cehriyye, Kübrevi, Kufiyye tarikatlarının Çinli müritlerinden! Başlarında da Çince Muhammed demek olan Ma isimli Hui komutanlar varmış.

Ne bileyim. Kıssadan hisse işte. Bugünkü vekaletler savaşında Türklerin, Müslümanların nasıl birbirine karşı kullanıldıkları, Fetö’ler, dini ve dindarı istismar eden yapılar aklıma gelince, bunu da yazayım dedim.
Belki bir ders çıkartan olur.

Cennete gideceğim zannıyla dünyayı cehenneme çeviren, oyunda oyuncak olup cehenneme yol alanlar belki biraz ders alır.
Saygılarımla efendim.