Reis dümeni ABD ve NATO’ya mı kırdı?

0:00/ 0:00

Son üç gündür daha yoğunlukla işittiğim bir soru bu. Ama epeydir bu tarz sorulara sebep oluşturacak birtakım hareketlerin sinyallerini de alıyorduk.

Türkiye’ye gelen Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2,5 saat gibi çok uzun süren görüşmelerinin ardından düzenlenen basın toplantısını izlerken “Bir şey oldu” dedim. Çünkü Cumhurbaşkanı’nın yüzü sadece yorgunluk değil, kıran kırana bir pazarlığın, mecbur kalmışlığın da ipuçlarını veriyordu. Sonra birden Rusya-Ukrayna Savaşı'na dair her zaman söylediği sözlerin arasında şu cümleyi duyduk:

“Şüphesiz Ukrayna NATO'ya üyeliği hak ediyor.”

Batı’nın Rusya-Ukrayna Savaşı'nda takındığı tutumla ilgili daha önce “Batı'nın, takındığı tavrı doğru bulmadığımı çok açık söyleyebilirim. Zira tahrik üzerine kurulu bir politika güden Batı var” diyen de aynı Erdoğan’dı.

SAVAŞIN SEBEBİ zaten Ukrayna’nın NATO’ya sokulmak istenmesi. Hem sebebi savunup hem de “Bu savaşı bitirmek için arabuluculuk yapayım” demek gerçekçi değil. O zaman izlediğiniz DENGE POLİTİKASI da anlamsızlaşır.

Toplantının ardından öğrendik ki Türkiye, Mariopul’da Azovstal Metalurji Fabrikası'nda savaşırken 20 Mayıs 2022'de Rus ordusuna teslim olan, ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin ve Zelenskiy ile yürüttüğü diplomasi trafiği sonucu, 21 Eylül 2022'de 200 savaş esirinin mübadelesi anlaşması uyarınca Türkiye'de kalmalarına karar verilen Neonazi Azov Taburu (*) liderlerini Ukrayna'ya iade etti. Giderken, “Erdoğan’a minnettarım” diyen Zelenskiy Avzov komutanlarıyla birlikte sevinç içinde uçakta poz verdi.

RUSYA, ERDOĞAN’I GAYET İYİ ANLADI

Türkiye bu iade işlemini, RUSYA’YA SORMADAN ve ANLAŞMAYI İHLAL EDEREK yaptı. Bunu da Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov’un yaptığı açıklamadan öğreniyoruz. Peskov aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya ile Ukrayna arasında dengeli bir siyaset izleme politikasını sürdürürken nasıl olup da güven ilişkisini temelden zedeleyecek riskli bir karar alarak varılan anlaşmayı ihlal ettiğini de analiz ediyor:

“Yaklaşan NATO zirvesi öncesinde Ankara’ya büyük bir baskı yapılıyor. Elbette ki NATO Zirvesi için hazırlıklar yapılıyor ve elbette ki bu hazırlık bağlamında Türkiye’ye büyük baskı yapıldı.  Türkiye’nin ise elbette bir NATO üyesi olarak Kuzey Atlantik İttifakı ile dayanışma içinde olduğunu gösteriyor. Tüm bunları çok iyi anlıyoruz ama tüm bunlara rağmen anlaşmanın bu şekilde ihlal edilmesi kimseye yakışmaz.”

Peskov’a göre bu iade talebi aynı zamanda Ukrayna’nın karşı taarruzdaki başarısızlıklarının da kanıtı. Attığı tweetlerde bunu belirtiyor zira.

SERİNKANLI ANALİZ İÇİN KENDİNİZİ GERİ ÇEKİN

Şimdi kimileri gibi “Reis yapıyorsa vardır bir bildiği” diyerek kolay yolu seçmeyelim.

Reis bunu yapıyor çünkü tam da Peskov’un işaret ettiği gibi ABD, Batı ve NATO büyük baskı yapıyor Türkiye’ye.

Türkiye elinde çok da fazla olmayan kozlarını kullanıyor zira. İsveç bunlardan biri. İsveç’in NATO üyeliğini bir yıldan fazla zamandır engellemekle Rusya’ya ne kadar çok zaman kazandırdığını en aptal olan bile anlıyor. Rusya bu anlamda hazırlıklarını çoktan tamamladı ve zaten Erdoğan’a müteşekkir. Dolayısıyla hem Erdoğan hem de Putin birbirlerinden ne alıp verdiklerinin gayet iyi farkında. Türkiye İsveç kozu ile F-16’ları ve Joe Biden’ın açıklamasından da teyit edileceği üzere bu jetlerin modernizasyonuyla birlikte Batı’nın ülkemize uyguladığı finansal baskının kaldırılmasını istiyor. Cumhurbaşkanı’nın Mehmet Şimşek ile Hafize Gaye Erkan’ı Hazine, Maliye ve Merkez Bankası’nın başına getirmesinin sebebi bu. Çünkü çok sıkışmış durumda.

PUTİN GELECEK Mİ?

Dimitri Peskov bu soruyu “Bilmiyoruz, size haber veririz” diye yanıtlamış. Cumhurbaşkanı Erdoğan hatırlarsınız önümüzdeki ay Putin’in ülkemize geleceğini söylemişti.

Peki, Azov komutanlarının iadesi yüzünden Putin Türkiye seyahatini iptal edebilir mi? Hatırlarsınız, PUTİN bir Rus televizyoncunun sorusuna verdiği cevapta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı GÜVENİLİR olduğu için çok takdir ettiğini söylemişti. Şimdi bu güven yara almadı mı? Tabii eğer perde arkasında başkaca bir GİZLİ ANLAŞMA yoksa.

Benim fikrim şu. Babaları ve dedeleri de Hitler ordularıyla birlikte çalışmış Nazi pisliklerinin iadesi Rusya açısından çok fazla sorun edilmeyecek. Çünkü Putin Erdoğan’ın elindeki imkânlar çerçevesinde en iyisini yaptığını biliyor. Ülkemizin Rusya gibi zengin petrol ve doğal az yatakları yok. Uçsuz bucaksız topraklarında üretilen on milyonlarca ton tahılı da. Dolayısıyla ekonomisi Batı’nın finansal saldırılarına karşı Rusya kadar dirençli değil ve hayli kırılgan.

RUSYA İLE İLİŞKİLERİ KALICI OLARAK NE BOZAR?

Ara başlıktaki bu sorunun cevabı da çok net:

Ukrayna’ya savaş halindeyken Türkiye’nin askeri yardım yapıp muharip silahlar göndermesi. Türkiye şimdiye dek bu konuda tutucu davrandı. Ama önü açılırsa ilişkiler ciddi biçimde bozulmaya başlar ve misal ÜLKEMİZİN SURİYE’DEKİ VARLIĞI da tehlikeye girer.

Hele Şam yönetimi ile sığınmacıların geri gönderilmesi konusundaki görüşmelerden sonuç beklemek hayal olur. Erdoğan’ın ve Türkiye’nin yumuşak karnı olan sığınmacılar konusu kangren halini alır. Suriye’de YPG’lilerin sularını kesen ve her türlü engeli çıkaran Ruslar için artık başka bir dönem başlar. Amerika için ise durum net; körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz.

Yani Batı’dan kaşıkla alırken kepçeyle vermeyelim diye söylüyorum bunları.

Akkuyu, doğalgaz, petrol, ihracat kalemlerimiz arasında önemli yer tutan sebze ve meyve ile Rus turistleri söylemiyorum bile. 

(*) NEO NAZİ AZOV TABURLARIYLA İLGİLİ GENİŞ BİLGİ İÇİN:

https://www.turkiyegazetesi.com.tr/kose-yazilari/fuat-ugur/ukrayna-yonetimi-nazizmi-hortlatarak-bugunu-elleriyle-hazirladi-625557