Sekülerlerin deprem fiyaskosu ve muhalefetin pinokyoları

Edinilmiş ezberleri ve yalanları, kitap yazıp meslekte saç baş ağartmış bir gazetecinin ağzından ergen tonlamasıyla dinlediğinizde, insanın hayal kırıklığı daha fazla oluyor.

“Hafızlık kursunu bitirdiği zaman ordu gibi resmigeçit yapan entarili sarıklılar nerede peki? Bir işin ucundan tutamazlar mı? Ancak salâ okunurken mi ortada olacaklar? Hayat kurtarmak yerine öldükten sonra mı ortaya çıkacaklar?”

Bahsini ettiği gruplar oradalar mı, değiller mi aşağıda anlatacağım ama burada şu cümleye dikkat çekmek istiyorum:

“Ancak salâ okunurken mi ortada olacaklar?”

Bu sözleri 15 Temmuz darbe girişimindeki başarısızlığın yarattığı bir karın ağrısı olarak mı anlayalım yoksa başka bir şeye mi yoralım bilemedim. Üstelik yıllarca FETÖ ve Fetullahçılar üzerine yazılar döşenmiş birinden dinleyince. Konuştuğu televizyonun da sahibi olan ABD’nin, Türk askerî üniformalarını giyen FETÖ’cü tetikçileri, sivil, subay, polis demeden yüzlerce insanımızı acımasızca katlederken OKUNAN SALALAR ve meydanlara dökülen milyonlar mı rahatsız edici yoksa? Anlamakta zorlanıyorum.

Meseleye dönecek olursak, üzücü olan bu tecrübeli gazeteci ve yazarın sahada bulunmadan, bilgiye yerinde sahip olmadan konuşuyor olmasıydı.

Muhalif kesimin inandıkları ya da inanmak istediklerini dillendiriyor belki de. Onlar zaten sosyal medya şarlatanı YouTuber’lar ve operasyon elemanı bot hesaplarla yeterince yönlendirilmekte.

Oysa gerçeğin bambaşka olduğu büyük felaketin daha ilk gününden itibaren belliydi. “Entarili sarıklılar” diye aşağılanan muhafazakâr kesimlerin kurduğu dernekler ve insani yardım vakıfları tüm kadrolarıyla sahadaydı.

Misal, İHH 5 bin 453 kişilik ekibiyle, tek başına yıllara dayalı tecrübesini de konuşturarak AFAD’dan sonra en etkili yardım kuruluşu oldu. Yüzlerce kişiyi enkaz altından çıkardılar. 21 lojistik merkezde, 476 araç ve bin 728 kişiden oluşan acil yardım dağıtım ekibiyle gıda, barınma malzemesi, su, çocuk bezi, hijyen ürünü ve giyecek gibi yardımları deprem bölgesine ulaştırdılar ve buna devam ediyorlar. Ekmek fırınları olan İHH bölgeye 5 milyon 250 bin 427 ekmek de ulaştırdı.

Yukarıda sıraladıklarım DEPREMİN İLK HAFTASINA ait yardımlar. Tamamı için satırlar yetmez. Şimdi MÜSİAD ile iş birliği yaparak konteyner kent kurmaya hazırlanıyor İHH.

Diğer dernek ve vakıfların birkaçının isimlerini yazayım, çok var çünkü.

Beşir Derneği, Önder İmam Hatipliler Derneği, Deniz Feneri Derneği, Sadakataşı Derneği, Hayrat İnsani Yardım Derneği, Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Es-Seyyid Osman Hulisi Efendi Vakfı, TÜGVA, Anadolu Federasyonu, TÜRGEV, T3 Vakfı (BAYKAR), MÜSİAD, Türk Diyanet Vakfı, Yeryüzü Doktorları…

Hepsi son derece organizeydi. Tek başına Baykar’ın yaptıklarını anlatabilmek için sayfalar yetmez. Yaklaşık 2 milyar lirayı bulan yardım ve binlerce depremzedenin barınacağı konteyner kent çalışması bitti bile.

Tüm bunların dışında “entarili sarıklı” çeşitli cemaatler ve tarikatlar ise tüm kadrolarıyla deprem bölgesindeydi. Kimi yemek dağıtıyor, kimi barınma ihtiyaçları konusunda depremzedelere destek oluyor, kimi sosyal yardım sağlıyordu.

DEVLET’in tam teşekküllü çalışması ayrı bir yazı konusu.

Çeşitli bireysel örgütlenmeleri yazmıyorum bile…

Kısaca hepsi bölgedeki her vatandaşa tek tek dokundular, ellerini üzerlerinden çekmediler.

Tabii diken diken oldukları bir şey de Tekbir sesleriydi. Özellikle de AFAD görevlileri enkazdan çıkardıkları depremzedeler için tekbir getirince, suratlarına tutulan sarımsağı görmüş gibi delirme noktasına geldiler.

Hatırlayın, 15 Temmuz gecesi okunan salâ sesleriyle çılgına dönmüş, imam, müezzin dövmüşlerdi.

MUHALİF KESİMİ TEMSİLEN SAHADA KİM VARDI?

Yaklaşık 1,5 milyar lira yardım alan, ABD’de ünlülerin fotoğrafçısı Mert Alaş’ın yönlendirilmesiyle şarkıcı Madonna tarafından bile yardım için adres gösterilen Ahbap’ı mı söyleyeceksiniz?

Geçelim, onu birileri şu anda televizyonda ve sosyal medyada bol bol konuşuyor, detaylarına girmeyeceğim. İleride daha çok konuşulacak.

Baraj patlatan ve yalan ihbarlar merkezi Babala TV’yi mi anlatacaksınız?

Bir tek AKUT, bir parça ADD, LÖSEV ve TEGV…

Kısaca deprem bölgesi seküler kesim ve muhalefet için tam anlamıyla bir fiyaskoydu.

Kifayetsizlikleri onları daha da saldırganlaştırdı.

Bu yüzden sık sık YALAN’a başvurdular.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu dün akşam söyledi, hırsızlık ihbarlarının yüzde 99’unun yalan çıktığını.

Islak saçlı bir DW elemanı Twitter hesabından “Tayvanlı ekip, göçük altında kalan bir kişiye tam ulaşacakken gelen Türk ekip tarafından uzaklaştırılmış” iddiasını ortaya attı. Tayvan Cumhuriyeti bunun yalan olduğunu bir yazılı açıklamayla duyurmak zorunda kaldı, iyi mi?

Medyacıları ve bot hesapları bırakın, siyasetçiler başını çekti yalanın.

Hatay’da yabancıya konut satışının 1980 yılından beri YASAK olduğunu sağır sultan işitti. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener dışında. Dün yine “Hatay’dan başlayarak tüm illerimizde yabancıya konut satışını yasaklayalım” dedi.

Yarabbim sen sabır ver.

Bu arada 2009 yılından beri Kilis ve Mardin’de de yabancıya konut satışı yasak. Yabancıya hazine arazisi satışı da yasak.

Ülkesinden habersiz ve giderek daha çok saçmalıyor. Yakında geçmişte yaptığı gibi miting meydanlarında ötmeye başlarsa fazla şaşırmam.

CHP 2018 yılı parti programında imar affı istememiş, “Ruhsatsız yapıları yasal statüye kavuşturacağız” vaadinde bulunmamış,  milletvekilleri daha geçen ay imar affı için önerge vermemişçesine hükümeti imar affı getirmekle suçladı.

Onlar gibi sinir krizinin eşiğinde olan pek çok siyasetçi, oyuncu, şarkıcı ve gazeteci, sunucu var.

Bu yüzden aforizma hapı yutmuş gibi, durmadan tuhaf sloganlar içeren, yapış yapış tekerlemeleriyle aforizma yumurtlayıp, sorumluların yakasına yapışılmıyormuş balonunu üfleyerek “İstifa” sözünü hınçla tekrarlamaları.

Hepsi acınası bir kifayetsizliğe işaret etmekte.

Yazık bu ülkeye.