Serbest piyasa mı komünizm mi? Kredi derecelendirmede garip bir BDDK uygulaması

Komünizm dedim ama Komünist Parti tarafından yönetilen Çin dâhil diğer otoriter ülkelere de haksızlık olmasın. Yazacağım olay oralarda bile yok.

Ülkemizin kredi notu için sürekli olarak S&P, Fitch, Moody’s gibi kredi derecelendirme kuruluşlarının gözünün içine baktığımız şu dönemde Türkiye’deki acıklı ve komik bir durumu anlatmak istiyorum size.

Çünkü bu vahamet ekonomi ve finansal sistemimizle uluslararası kredibilitemize zarar veriyor. Dahası yabancı yatırımcının da gözünü korkutuyor.

Malum sadece ülke ekonomilerinin değil şirketlerin de kredi derecelendirmesi yapılıyor. Şirketlerin kredi riskinin ölçülmesi ve notlamasının yapılması, finansal piyasalar kadar ekonominin genel sağlığını da etkileyen kritik bir faaliyet alanı. Şirketler gönüllü olarak, profesyonel faaliyet gösteren bağımsız ve akredite kredi derecelendirme kuruluşlarına başvurup tüm faaliyet alanlarını, defterlerini ve hesaplarını açıyor. Derecelendirme kuruluşu didik didik araştırma yaparak bu şirketin kredi notunu belirliyor.

Sonuçta bu kredi notu Şirketin Karnesi oluyor.

ŞİRKET KARNESİNİN ÖNEMİ

Bankalar şirketlere kredi verirken işte bu KARNEYE bakıyor. Uluslararası kuruluşlar ve şirketler Türkiye’de yatırım yapacakları zaman ve kendilerine yerli bir partner aradıklarında bu notları esas alıyor. Şirketler ihalelere girdiğinde de verdikleri teklifler kadar bu not da belirleyici bir kriter oluşturuyor. Daha açık bir deyimle, her düşük teklif veren şirket ihaleyi alamıyor. O işi yapabilme kapasitesini yine bu KREDİ NOTU belirliyor.

Peki, Türkiye’de bağımsız kredi derecelendirme kuruluşları var mı?

Çoğul kullanmak biraz garip oldu çünkü sadece BİR ADET DERECELENDİRME KURULUŞU var.

O “şirket” in BAĞIMSIZ olduğunu söylemek ne derece mümkün bilemiyoruz.

Serbest Rekabet Kurulu’nun da çalışma alanına giren bu TEKEL’in ne tür handikaplara sebep olduğunu geçmişinden başlayarak anlatacağım.

Türkiye bu alana dair hizmetleri geçmişte yabancı derecelendirme kuruluşlarından alıyordu.

2000’li yılların başında yapılan yasal ve altyapı düzenlemeleri ile yerli derecelendirme kuruluşlarına imkân sağlandı. Derecelendirme kuruluşlarına dair yasal düzenlemelerin yürütülmesi, denetlenmesi ve faaliyete geçmesiyle ilgili yetki Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) verildi.

BDDK DEVREYE GİRİYOR

Yakın zamana kadar SPK tarafından yetkili kılınan 5 kredi derecelendirme kuruluşu verdiği hizmetle finansal piyasalar ve ekonomi açısından önemli bir hizmet sunarken, ciddi miktarda dövizin de ülkemiz içinde kalmasına katkı sağladı.

Ama 2019 yılında BİR ŞEY oldu.

Birileri bu alanda TEKEL OLUŞTURMAYA karar verdi.

Daha da garip olan da şu ki bu örtülü komünist sistemin içine bankaları da dâhil etmeyi başardı.

Evet, 2019 yılında sermayesinin Yüzde15’i Japonlara ait olan JCR adlı derecelendirme şirketinin Türk ortakları, kendilerine ait olan Yüzde 85 oranındaki hisselerini büyük ölçüde BİST, Sigortalar Birliği ve Bankalar gibi kuruluşlara sattı.

Olabilir diyeceksiniz ve kazın ayağı öyle değil.

Normal şartlarda olağan görülmesi gereken bu satışla birlikte yeni ve garip bir yapı doğdu.

JCR adlı şirketin kurulmasıyla birlikte Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu BDDK bir tebliğ yayınlayarak “Artık kredi derecelendirme kuruluşları SPK’nın yanı sıra benden de not alacak” dedi. Bankaların da kredi vermek için bu tebliğe uymasını istedi. 

DİĞER ŞİRKETLER BDDK’YA BAŞVURDU AMA KAPI DUVARDI

Tebliğle 500 milyon liranın (O tarihteki döviz karşılığı 75 milyon dolardı bugün 16 milyon dolar) üzerinde kredi kullanan şirketlerin SPK dışında kendisinden de not almasını zorunlu kılan BDDK bununla da yetinmedi bu yetkiyi YALNIZCA yukarıda size anlattığım JCR’ye sağladı.

Tabii diğer kredi derecelendirme kuruluşları da BDDK’ya başvurdular hemen.

Ama kapı duvardı.

BDDK’nın ŞARTLARINI karşılayanlar bile RET aldı.

O günden beri BDDK’nın Web sayfasında (*) yetkili olarak sadece JCR yer almakta!

BDDK UYGULAMASININ YOLAÇTIĞI ZARAR SONLANDIRILMALI
Linkini tıklayıp baktığınızda 2010 yılından bu yana faaliyette olan bu firma tekel olarak derecelendirme yapmaya başladığı 2019 yılından bugüne dek en az 600-700 firmaya not vermiş. Bu şirketlerin neredeyse tamamının uluslararası görünümü negatif ama JCR onları durağan olarak notlamış. Uluslararası görünümü negatif olup de yerel görünümü pozitif olarak belirtilenler de var. Kurumsal yönetim derecelendirmesinde de 90 şirket incelenmiş. Hepsi de fevkaladenin fevkinde. Yıldızlı pekiyi.

Niyetim JCR’ın notlarını analiz etmek ya da eleştirmek değil.
Ama BDDK uygulamasının yanlışlığının nelere sebep olabileceğini en çok Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek biliyor olmalıdır.

1-Bankaların ve hatta kamu bankaları da dâhil olduğu için KAMU’NUN ORTAK OLDUĞU BİR KURULUŞUN ŞİRKETLERE NOT VERMESİ görülmüş şey değil. Dünyada eşi benzeri yok.

2-Bu durum, şüphesiz ki ülkemizin itibarını zedeliyor. Yukarıda Çin dedim ama bu şirketin küçük hissesinin merkezi olan Japonya’da, Rusya’da bile birden fazla kredi derecelendirme kuruluşu var.

3-Fiilen oluşturulmuş bulunan bu tekel hali; bağımsızlık, rekabet serbestisi, rekabete dayalı hizmet ve fiyatlaması, finansal bilgi sağlığı ve nihayet ülke itibarı açısından ciddi sakıncalar doğurmakta.

4- Bu arada soruyorum. TEK BİR FİRMANIN Türkiye’deki binlerce firmaya sağlıklı hizmet verebilmesi mümkün mü?

5- Bu düzenleme ile diğer yerli derecelendirme kuruluşlarının müşterilerini kaybedip mağdur olmaları ve sektörün önüne set çekilmesini saymıyorum bile.

Artık önemli olan, ekonomide yeni bir dönemin başlangıcını yapacağını söyleyen ve dün KAMUDA TASARRUF TEDBİRLERİNİ açıklayan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yine serbest piyasanın terminatörü olan ve ülkemizin itibarını zedeleyen bu uygulamayı da sonlandırıp KAMUNUN bu alandan da elini çekmesini sağlaması.

 (*) https://www.jcrer.com.tr/tr/derecelendirme/raporlar/kredi-derecelendirme