SİNAN OĞAN’IN BEKLENTİSİ VE ÜMİT ÖZDAĞ’IN SÖYLEDİKLERİ: “Kılıçdaroğlu HDP ile ilişkisini kesmez ve ÖZERKLİK ŞARTI taahhüdünü geri çekmezse ittifak olmaz"

0:00/ 0:00

Dün gece Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile çok uzun bir konuşmam, daha doğrusu sohbetim oldu. Ümit Bey’le çok tartışırız, o zaman zaman bana ağır eleştiriler yöneltir, ben de ona ama aramızda her zaman bir diyalog zemini vardır. Çünkü Ümit Bey yarattığı imajın tersine çok kibar ve zarif bir insandır. Zaten diyaloğumuzun devam etmesinde bunun önemli bir etkisi var. Birkaç konu yazılmamak kaydıyla bende ama ÇOK ÖNEMLİ BAZI BAŞLIKLARI aşağıda sizlerle paylaşacağım.

Önce birkaç tespitimi yazayım izin verirseniz.

Ata İttifakı’nın adayı Sinan Oğan yüzde 5,17, İttifak ise yüzde 2,25 oy aldı. Bir büyük parti ile ittifak yapsalardı 8-10 milletvekili çıkarmaları işten değildi.

İkinci tura Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu kalınca Sinan Oğan’a giden oyların kime yöneleceği tartışmanın odağına oturdu. Sinan Oğan bu konuda ağırdan alıyor ama o da biliyor oyların ana kaynaklarının kendisine ait olmadığını. Zaten gençlerle yaptığı kapalı toplantıda “Kitle benim değil ki, şuraya verin diyeyim de gitsinler” mealinde bir söz söylemiş. Toplantıya katılan genç bir arkadaşımdan aldığım bilgi bu.

Kısaca Sinan Oğan’a verilen oyların yarısı Muharrem İnce’den geldi. Diğer yarısı da zaten Ata İttifakı’nın oyları. İçinde belki İYİ Parti, MHP, AK Parti oyları da vardır.

Sinan Oğan şimdi Kemal Kılıçdaroğlu ile flört etmenin kapılarını aralamaya çalışıyor. Ama unuttuğu bir şey var. Kendisine yönelen Muharrem İnce oyları, aslında CHP’nin Atatürkçü çizgiden çıkması, Kılıçdaroğlu’nun partideki tüm Atatürkçüleri tasfiye etmesi, PKK’nın siyasal uzantısı HDP ve FETÖ’cülerle kurulan sıkı ilişkiler, FETÖ’cülerin milletvekili adayı gösterilmesi gibi etkenlerle CHP’ye oy veren seçmenlerden gelmekteydi.

Dolayısıyla Sinan Oğan’ın, kendisine verilen oyları bir süs bitkisi gibi masadan masaya taşınan oylar olarak görmesi baştan büyük hata.

İşte Ümit Özdağ ile sohbetimizde bu noktadan yola çıkarak konuştuk.

Ümit Özdağ, Sinan Oğan ile görüştüklerini, istişare ettiklerini ve birlikte hareket ettiklerini belirtti öncelikle. Bunu merak ediyordum çünkü.

Peki koşullar neydi?

Öncelikle söylediği şu:

“Sığınmacılar geri gönderilecek. İttifak görüşmelerinde ana kriter bu.”

Sebebini de anlattı:

“Fuat Bey, ben öncelikle korkuyorum. Sığınmacıların ülkemizde sosyal çatışmalara uygun bir ortam hazırladığına dair bir korku bu. Bir iç savaş korkusu yaşıyorum. Çocuklarımıza böyle bir Türkiye bırakmamalıyız. ABD ve AB ülkeleri sığınmacıların Türkiye’de kalmasını istiyor çünkü biz onları göndermeye kalktığımızda ve onlar da geri dönmek istemediğinde kendi ülkelerine geleceklerinden korkuyorlar. Sığınmacılar üzerinde bir karışıklık çıkarmak bir iki istihbarat örgütünün düzenleyeceği provokasyona bakar. Bu yüzden sığınmacıların gönderilmesi gerek.”

Ümit Bey'in samimiyetle anlattıklarından da cesaret alarak ona “Ama siz de çok sert, insanları rencide eden ve ırkçılıkla suçlanmanıza sebep olacak sözler ettiniz, eylemlerde bulundunuz” dedim.

O da samimiyetle cevap verdi yine:

“Doğru, zaman zaman tahrik edici konuştuğumu kabul ediyorum ama sebebi, maalesef haklı çıkmaktan korktuğum sebepler.”

Ona, “Sığınmacıların geri gönderilmesi. Bunu her iki lider de söylüyor zaten” dedim. Kendisinin sığınmacıların gönderilmesi konusunda önerdiği yöntem neydi, bunu öteden beri merak ediyordum ve sordum. Çok şaşıracağım bir tarzda, devlet adamı ciddiyetiyle söylenen insani hassasiyetleri öne çıkaran bir yanıt aldım:

“Bir kere Rusya-Suriye-Türkiye-İran arasındaki Astana anlaşmasının tamamen sonuçlandırılması ve geri dönüşler için gerekli zeminin hazırlanması lazım. Bir kere tüm sığınmacılar, gelmeden önce yaşadıkları yerlere dönmeli. Bir süre askere alınmamalı. Rejimin onlara kötülük yapmayacağından emin olmak için Rusya-Türkiye ve BM’nin önerdiği bir AB ülkesinden temsilci gözlem heyeti olarak orada bulunmalı. Bu tabii Şam’ın da onayıyla gerçekleşmeli. Onların Muhaberat adlı istihbarat servislerinin baskısı altında kalmamalı sığınmacılar döndüklerinde. Suriye’nin kuzeyinin imarı Türkiye’ye verilmeli. PKK’nın elindeki petrol kuyuları geri alınmalı ve Türkiye’nin imar çalışması karşılığı petrolle ödenmeli. Bu koşullar sağlandıktan sonra sığınmacıların ülkelerine dönmeleri teşvik edilmeli, onlar için sağlanan kolaylıklar kaldırılmalı ki yaşam eskisi kadar kolay olmasın, dönüşleri için onları motive etsin. İşadamları da vergilendirme ve sigorta baskısıyla ucuz işgücü diye Suriyeli sığınmacı çalıştırmaktan vazgeçirilmeli.”

Ümit Özdağ’ın söyledikleri Tayyip Erdoğan’ın başlattığı Astana süreciyle ve yöntemiyle de bire bir örtüşmekteydi sonuç itibariyle. Hükümetin yol haritası da imar dâhil aynı.

Ümit Özdağ’ın bu sığınmacılar konusundaki hassasiyeti esasında Doğu ve Güneydoğu’daki HDP-PKK varlığıyla çok yakından ilintili.

Hatırlarsanız kendisine bir gazeteci “Kemal Kılıçdaroğlu iktidara gelirse ne olur?” diye sorduğunda şu cevabı vermişti:

“Kazanırsa HDP-PKK desteğiyle kazanır. 2024 yerel seçimlerinde HDP tüm belediyeleri alır ve bölgede hakimiyet kurar. HDP ile PKK arasındaki etkişelim, organik bağ sıkılaşır. Kılıçdaroğlu onlara dokunmaz. Bölgedeki sığınmacılar nedeniyle karışıklık ve kaos çıkar. HDP’li belediyeler bu karışıklık üzerine uluslararası destek ister ve Türkiye’de iç savaş çıkar.”

Bu sözlerini hatırlattım kendisine. “Doğru, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı olması durumunda böyle ama Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı sırasında da aynı tehlike var. Biz PKK-HDP-FETÖ ilişkisinden vazgeçilmesini istiyoruz. Yerel yönetim özerklik şartının geri çekilmesini talep ediyoruz, bu olmadan olmaz ” dedi.

Sohbetin bundan sonraki kısmını soru cevap olarak aktarıyorum.

Sinan Oğan Hüda Par ile HDP’yi eşitliyor. Siz de aynı fikirde misiniz? Misal PKK elebaşı Cemil Bayık Hüda Par’ın “Bağımsız Kürdistan” hedeflerinin önündeki en büyük engel olduğunu açıkladı.

- İkisi de bölücü. Biri yeşil, diğeri kızıl.

- Ama Hüda Par’ı destekleyen cari bir terör örgütü yok ortada. Hizbullah’tan söz ediliyor ama 22 yıl önce yok edilmiş bir örgüt bu. Adamlar Türk bayraklarıyla miting yapıyor. HDP’nin organik bir ilişkisinin olduğu PKK adlı bir terör örgütü var oysa.

- Orası doğru, Hüda Par’ı destekleyen bir terör bağlantısı yok.

- Sinan Oğan kendisine verilen oyların tamamını mobilize edebilir mi?

- Sinan Bey'e Zafer Partisi ve Adalet Partisi seçmeni oy verdi. MHP’den, Muharrem İnce’ye giden oylardan, hatta AK Parti’den aldı. Bu kitlenin tamamını götürebilir mi bilmiyoruz. Tabii ki fire verir. Ama ilkelerimizin gerçekleştirilmesi konusunda verilecek güvenceler kitlenin ekseriyetinin taşınmasını sağlar.

- Tayyip Erdoğan ile Sinan Oğan arasında bir görüşme bekliyor musunuz?

- Olabilir, normaldir. Sayın Binali Yıldırım aradı tebrik etmek için. Bu arada aldığım bilgiye göre İbrahim Kalın’ın elinde bizimle görüşmek üzere bir dosya var. Ama açıkçası bu görüşmelerde ben de olmalıyım.

- Siz hangi adayı destekliyorsunuz?

- (Kahkahalar) Fuat Bey bu konuyu sizle (ünlü bir İtalyan lokantasının adını vererek) yemek yerken konuşalım.