Şişeden GİNİ çıktı…

Adı Corrado Gini…

1884-1965 yılları arasında yaşamış İtalyan bir istatistikçi, demograf ve sosyolog.

Bir öjenist aynı zamanda.

O ne diyeceksiniz.

Üstün ırk temeline bağlı olarak saf bir ırk yaratmak, toplumdaki hastalıklı ve sağlıksız kişileri elemine etmeye dayalı, yani doğal seleksiyon gereği en güçlü olanın hayatta kalmasını öngören bir “teori”.

Faşistin önde gideniydi anlayacağınız Bay GİNİ.

Zaten 2. Dünya Savaşı yıllarında da İtalyan faşizminin savunucusuydu. Ama faşistler savaşı kaybedip Ciao Bella diyenler kazanınca Gini, Amerikan yandaşlığına soyunup iki arkadaşı ile birlikte İtalyan Birlikçi Hareketi’ni kurmuş ve hedeflerini de şöyle ortaya koymuşlardı:

“Amerika Birleşik Devletleri hükümeti dünya çapındaki tüm özgür ve demokratik ulusları ilhak etmeli, böylece kendisini bir dünya hükümetine dönüştürmeli ve Washington DC'nin Dünya'yı daimi bir barış ortamında tutmasına izin vermeli.”

Bu oluşum kendini 1948’de feshetmiş. Zaten Amerika bile ciddiye alıp desteklememiş.

Ama böylesine saçma sapan işlerin adamı olan Corrado Gini aslında parlak bir akademik kariyere sahip. Hukuk, matematik, biyoloji ve ekonomi okumuş bir bilim insanı.

Bugün biz onu GİNİ ENDEKSİ’ni ya da bugün bildiğimiz deyimle Gini Katsayısı’nı bulan bilim insanı olarak tanıyoruz.

Kendisini hatırlamamızın sebebi Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK’in önceki gün 2023 yılı Gelir Dağılımı İstatistikleri'ni açıklaması.

Çünkü Türkiye’de GİNİ KATSAYISI 0,433’e yükselmiş. Bu işi bilenler “Veri setinin en yüksek seviyesine çıktı” diye yazmışlar. Ekonomistler kıyameti kopardı.

GİNİ KATSAYISI, yukarıda kısaca anlattığım İtalyan istatistikçi ve sosyolog Corrado Gini tarafından gerçekleştirilen bir hesaplama yöntemiyle gelir dağılımı ya da servet eşitsizliğini tespit eden istatistiksel bir dağılım ölçüsü.

0 ile 1 arasında ifade edilen bir ölçü birimi.

Sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, bire yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı ifade ediyor. Yani en çok kazanan ile en az kazanan sosyo-ekonomik grupların milli gelirden aldıkları payların arasındaki makasın açıldığını ya da kapandığını da gösteriyor.

Türkiye’deki duruma AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılından itibaren şöyle bir bakalım.

2002 yılı 0,444

2004 yılı 0,400

2005 yılı 0,380

2008 yılı 0,405

2014 yılı 0,391

2018 yılı 0.408

Ve bugün 0,433 olmuş. Demek oluyor ki gelir dağılımındaki eşitlik bozulmaya başlamış. 

Ben bir de hep mukayese edildiğimiz ülkelere bakayım dedim.

Portekiz-0,521, Yeni Zelanda-0,455, Yunanistan-0,436, Kanada-0,441, İtalya-0,534, İngiltere-0,456, Fransa-0,483, Almanya-0,504, ABD-0,486…

E o vakit Türkiye’deki duruma aliyyül alâ diyebiliriz.

Ama öyle değil. Bunun çok önemli bir NEDENİ var:

Türkiye dünyanın en güçlü sosyal destek veren ülkesi. Şöyle düşünün, emeklilik hakkı kazanan EYT’lilerle birlikte ki onların yüzde 80’i halen çalışmakta, toplam emekli, dul ve yetim maaşı alanların sayısı 15 milyon 600 bin kişiye yükseldi. Ülkemizde memur ve kamu işçisi toplamı 5 milyon 200 bin. Engelliler, yaşlılar, kadınlar, yaşlı ve engelli bakım ücretleri alanlarla birlikte hazineden yaklaşık 24 milyon kişiye maaş ve sosyal yardım ödeniyor.

Bu korkunç bir sayı.

Şimdi bakın TÜİK verilerinde ne deniyor:

Tüm sosyal transferler hariç tutulduğunda GİNİ KATSAYISI 0,520, emekli ve dul yetim maaşı dahil diğer tüm sosyal transfer gelirleri hariç tutulduğunda ise 0,445 olarak tahmin ediliyor.

Kısaca sosyal devlet anlayışı olmasa durum çok kötü olmasa da parlak değil.

Yine TÜİK verilerine dönelim.

Buna göre en yüksek fert gelirine sahip yüzde 20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 1,8 puan artarak yüzde 49,8'e çıkarken, en düşük gelire sahip yüzde 20'lik grubun aldığı pay 0,1 puan azalarak yüzde 5,9 olmuş.

Bu arada en tepedeki yüzde 10’luk grubun toplam gelirden aldığı pay da yüzde 34,6’ya çıkmış. Bu payın 2012 yılında yüzde 28,9 olduğunu hatırlatalım. Tabii en dipteki yüzde 10’un 2012’de yüzde 2,3 olan payı ise yüzde 2,1’e gerilemiş.

Kısaca yüzde 20 ve yüzde 10’luk kesimi oluşturan 25 milyon insan, ülkedeki tüketimin, enflasyonu tırmandıran dinmek bilmeyen harcamanın temsilcileri olarak kalan 60 milyonun kaderini belirliyor bir bakıma. 

Dün iktisatçı akademisyen, Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi, TCMB eski baş ekonomisti Hakan Kara paylaşmış aşağıdaki istatiksel görseli. Kaynak yine TÜİK.

Şişeden GİNİ çıktı… - Resim : 1

Bu veriyi RT eden Tan Haskol ise şöyle demiş:

“Üretsin diye verilen ticari kredilerle altına Mercedes çeken sanayiciler verisi.”

Evet, istihdam artsın, iş adamlarımıza yapacakları üretim için ucuz kredi verelim derken ortaya çıkan sonuç bu.

GİNİ KATSAYISI’ndaki artış boşuna değil.

Çözümü yine Tan Haskol yazmış:

“Yeniçeri hastalığı bu. Yeni bir sorun değil, 17-19. yy'da kollektif yok oluşa kazan kaldırma neyse bu da odur. Çözümü de 4. Murat'tır. İktisadi çözümü yok, politik/istihbarî çözümü var.”

Sadece onda değil, zam haberini duyar duymaz etiketlere saldıranlar için de geçerli aynı yöntem.