Tarihi tören, Devlet Bahçeli ve Türkiye Yüzyılı

0:00/ 0:00

Seçimi kazanan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, TBMM Başkanı sıfatıyla Devlet Bahçeli'den mazbatasını alma ânı ve yemin töreni Cumhur İttifakı seçmenini hem duygulandırdı hem gururlandırdı. Bu unutulmaz tablo umudun, güvenin ve istikrarın yansıması olarak tarihe geçti.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Göreve Başlama Töreni” baştan sona muhteşemdi diyebilirim. Törene, 50’si devlet ve hükümet başkanı olmak üzere, 81 ülkeden yüze yakın üst düzey yabancı konuk katıldı. 

Süvari birliğiyle alana giriş, 101 pare top atışı, yapılan dualar, her ânı ayrı ayrı çok güzel düşünülmüş. Burası Türkiye ve Müslüman bir ülke vurgusuyla dünyaya gövde gösterisi niteliğinde önemli mesajlar verildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın salona girişi, Emine Hanım’ın şıklığı, zarafeti göz doldurdu. Bu arada Emine Hanım’ın yakasına taktığı ay yıldız broşunu ayrıca çok beğendim… 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli'ye teşekkür ettiğinde salonda alkış dakikalarca sürdü. Ekranları başında bulunan milyonlar o âna kalp atışlarıyla eşlik etti. Bu aynı zamanda bir duruşun, Türkiye siyasetinde MHP’nin özgül ağırlığının, Devlet Bahçeli’nin liderlik vasfının, vefası ve fedakârlığının yansımasıydı. Kıymetini bilmek gerekir.

Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi, milleti tanımak, doğru okumak çok önemli. Devlet Bahçeli’nin liderliğinde MHP’nin Cumhur İttifakı’na kattığı değere ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile omuz omuza verdiği mücadeleye gölge düşürecek en ufak hamle karşısında milleti bulur. Millet, kurduğu Cumhur İttifakı'na sahip çıktı. Millete rağmen siyaset yapılmayacağını artık herkesin anlamış olması lazım...

Türkiye, 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası başka bir boyuta girdi. Cumhur İttifakı kuruldu. Zorluklara göğüs gerildi. "ABD ne der", "Batı ne der" çekimserliği geçmişte kaldı. Bu anlamda bir aşama kaydedildi. Yaptırımlara, saldırılara daha dirençli hale geldik, eskisi kadar tavizler verilmiyor. Batı rasyoneldir, güce göre şekil alır.

Açıklanan Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ne baktığımızda Batı ile ilişkilerin yeni bir denge üzerine oturtulacağı anlaşılıyor. Bu da demek oluyor ki Türkiye dış politikada çok yönlü adımlar atacak. Batı’nın Türkiye’ye iyi rüya görmediğini, bu yüzden ülkemizde Batı karşıtlığının giderek yükseldiğini biliyoruz. Fakat bir denge siyaseti yürütülmesi gerektiği de ortada.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçmişteki hatalardan ders çıkararak istikbali inşa etmenin gayreti içerisinde olmalıyız” ifadeleriyle Türkiye Yüzyılı vizyonunu ortaya koydu. Önümüzde yeni bir dönem var. Yaşadığımız tecrübeler ışığında geçmişte yapılan hataların tekrarlamayacağını umut ediyorum. Mevcut durumun altına düşmeden, Türk devletinin ve millî iradenin çizmiş olduğu stratejik planla ilerleyerek Türkiye’nin yükselişine katkı sağlayacak politikalar hayata geçirilmeli.

MİT Başkanı Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanı, Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler’in Millî Savunma Bakanı olarak atanması iç kamuoyunda olumlu etki yarattı, uluslararası bağlamda büyük ses getirdi. Uzun süredir basit siyasi polemiklerin ve trolleşmenin devlet aklı algısına zarar verdiğini düşünüyordum. Dilerim disiplini ve ciddiyeti sağlayacak, gerginliği ve kutuplaşmayı azaltacak güzel gelişmeler yaşanır...

Cumhur İttifakı ile birlikte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de milletten tekrar geçer not aldı. Sonuç elde etmeden, makam paylaşma pazarlığı içine giren yani yokta anlaşamayan muhalefet, ucube dediği sistemin nasıl çalıştığını gördü. 28 Mayıs’ta seçim oldu, dört gün sonra kesin sonuçlar, altıncı günde yeni kabine açıklandı. Yedinci gün devir teslim işlemleri yapılıp iş başına geçildi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, ertesi gün yaşanan sel dolayısıyla Batı Karadeniz’e gitti.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kazanılmış bir haktır. Üzerinde çalışılarak sistemi olgunlaştırmak, eksik yönlerini gidermek, Türkiye’nin sistemsel ve kurumsal bir düzene geçmesini sağlamak yeni dönemin öncelikli konusu olmalıdır.

Milletvekillerinin bakan yapılmaması doğru bir adım. Yasama, yürütme, yargı kuvvetler ayrılığı ilkesini tam anlamıyla tesis etmek; denetim, şeffaflık, hesap verilebilirlik mekanizmasını işlevsel hale getirmek, Türkiye’nin gelecek yüzyılını sağlam temel üzerine oturtmak için önemli.

Muhalefetin, dileklerini ve temennilerini analiz diyerek paylaşan muhalif medyanın kötü senaryoları bitmez. Biz gerçeklere odaklanıp, önümüze bakalım.

Geçmişten ders alınarak gelecek planlanırsa sorunları çözmek zor değil. Yön ve yol belli. Büyük Türk Milleti'nin iradesi ile daha güçlü Türkiye mümkün. Yeter ki bu doğrultudan ayrılmayalım…