Tayyip Erdoğan’a adanmış ömürler

0:00/ 0:00

Değerli dostlar, değerli okuyucular…

Seçim bitti. Sayın Erdoğan tekrar Cumhurbaşkanımız olarak göreve devam ediyor. Vatana, millete hayırlı olsun. Sessiz, sakin, sağ duyulu bir seçim dönemi geçirdik.

Demokrasiye yakışır bir süreç geçirdik.

Sayın Erdoğan seçim sonuçlarından hemen sonra açıklama yaptı, “Oy veren, vermeyen tüm vatandaşlarımızın Cumhurbaşkanı olarak, ayırt etmeden tüm vatandaşlara hizmet etmeye devam edeceğiz” dedi.

Dediği gibi de olacak. Ülke sağlam ve güvenilir ellere teslim edildi.

İstikrar devam edecek.

Elbette 20 küsür yıllık bu sürede acı, tatlı hatıralarımız var.

Bu yazımda bu hatıralardan birkaç anekdot anlatacağım.

Değerli dostlar, bir yazımda, “Bir elimize kameri, bir elimize güneşi verseler senden vazgeçmeyiz Erdoğan” dedim.

Sözümüzün arkasındayız.

Ne sarsıldık ne savrulduk.

Yeri geldiğinde sahada mücadele ettik. Yeri geldi ekranlarda mücadele ettik. Yazılarımızda doğru bildiğimizi, doğru gördüğümüzü yazdık. Her doğru, her yerde söylenmez düsturunun dışına çıktığımız zamanlar da oldu. Gençliğimizin, girişken ve mücadeleci ruhumuzun yansımaları olarak hoş görülmesini bekliyoruz.

Ekranlarda bizi izleyen, yazılarımızı okuyan insanlardan gelen tepkileri dikkatle takip ediyorum. Sayın Erdoğan’a ve Sayın Devlet Bahçeli’ye gönül vermiş insanlar, genellikle heyecanımızdan etkilenip aynı coşkuyu yaşadıklarını ifade ettiler. TV ekranlarındaki konuşmalarımızdan bazı kesitler, bazı sosyal medya platformlarında yüzbinlerce defa paylaşıldı. Özellikle Almanya ve Fransa’da ciddi bir takipçi kitlemizin olduğunu bana gelen mesajlar vesilesi ile öğrendim.

CNN TÜRK ekranlarında Masum Türker Bey’e yönelik, “Millet İttifakı’nın adayını Kandil belirleyecek” sözlerim, Avrupa’da gurbetçi vatandaşlarımız tarafından çok paylaşıldı ve ciddi gündem oldu.

Hatırlayın, 6’lı Masa, bizim tabirimizle 7’li Masa adayını belirleyemiyorken bu sözleri sarfetmiştim. Haklı olduğum süreç içerisinde belli oldu. Sayın Erdoğan da seçim sürecinde özellikle bu konu üzerinden Kılıçdaroğlu’na çok yüklendi.

“Senden asla vazgeçmeyiz Erdoğan” sözlerim de seçmen üzerinde ciddi gündem oluşturdu.

“Yapılan hizmetleri asla unutmayacağız, en ufak bir olumsuzlukta seni unutup istikametimizi değiştirmeyeceğiz” ifadem çok etkili oldu.

Bu konuda hiç mütevazi olmayalım. En az AK Parti vekilleri, bakanları, teşkilatları kadar çalışıp, mücadele ettik. Bu seçimlerde seçmenin yönlendirilmesinde ciddi emeğimiz oldu. Elbette bunun bir bedeli de oldu. Türkiye’nin en önemli TV kanallarında yer bulup bu şekilde gündem oluşturmamızdan rahatsız olan bazı kişiler yazılarında, “Reyhanlı’dan çıkmış gelmiş, kült söylemleri var, memleketinin yarısı kendisi ile gurur duyuyor yarısı da hasedinden aşağıya çekmeye çalışıyor” gibi başlıklar atıp, iş yerlerimize kadar bizi hedef göstermeye çalıştılar.

Sorun yok değerli okuyucular.

Biz Amik Ovası’nda büyüdük. Emekçi ailelerin çocuklarıyız. Canımızı çok yaktılar bugünlere gelene kadar. Bizim yüzümüz kösele gibi, vurdukça sertleşir. Verdiğimiz tüm emekler, tüm mücadelemiz Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli’ye, onların kutlu davasına helal olsun.

Fakat bir sıkıntı var.

Bizleri izleyen, takip eden arkadaşlarımız zannediyor ki bizler Sayın Erdoğan’a ve yetkililerine istediğimiz zaman ulaşabiliyoruz, bir talep, bir istek olduğunda bunu iletip çözüme kavuşturabiliyoruz.

Değerli dostlar, değerli okuyucular, evet, AK Parti camiasının bir çoğunluğu bizi tanıyor, ama biz istediğimiz zaman onlara ulaşamıyoruz, bir talep olduğunda ulaştıramıyoruz, çözüm bulamıyoruz!

O sebeple bir yaptırım gücümüz yok! Bu durumu, bu vesile ile net bir şekilde ifade etmek istiyorum.

Biz sadece çok sevdiğimiz, değer verdiğimiz Sayın Erdoğan’ı ve Sayın Bahçeli’yi destekliyor ve onlar için mücadele ediyoruz.

Bugüne kadar ne kendimiz ne de bir başkası için talebimiz olmadı ve olmayacak!

Çünkü ben menfaatçi bir insan değilim!

Yaptığım tüm çalışmalar ve verdiğim tüm emek tamamen karşılıksız ve beklentisizdir.

Bunu beni bilen tanıyan herkes çok iyi bilir!

O sebeple özellikle memleketimde benden talepleri olan tüm dostlara ve arkadaşlarıma bu konuda gücenmemelerini özellikle rica ediyorum.

Biz kimse ile yakın temas halinde değiliz.

Değerli dostlar, şimdi size çok yakın bir dostumdan bahsedeceğim.

Asrın felaketi olan depremde kendisini kaybettik. Adı, Prof. Dr. Tülin Durgun Yetim.

Ömrünün 20 senesini Sayın Erdoğan’ın izinde harcadı. Kendisi göğüs hastalıkları cerrahıydı.

24 saat telefonu açık, her vatandaşın sağlık problemleri ile ilgili aradığı ve mutlaka bir yardım gördüğü bir doktordu.

Hatay’da neredeyse tanımayan yoktu.

Defalarca milletvekili adayı oldu.

Bir defa listeye girebildi ama genellikle liste dışında kaldı.

Çok önemli projeleri vardı.

Yapamadı. Yaşarken fırsat bulamadı, öldü ömrü yetmedi!

Biz şahidiz; Sayın Erdoğan’a ölümüne bağlı, dava insanıydı. Heyecanlıydı, hırslıydı, vizyonluydu, liyakat sahibiydi.

Hatay’ı temsil etmek istiyordu, vekil olmak istiyordu, olmadı!

Çok mücadele etti ama olmadı!

En sonunda da depremde vefat etti…

Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum.

Ve yine Kartal AK Parti teşkilatından Faruk Çak kardeşimiz, yaklaşık bir ay önce kendisini kanserden kaybettik.

20 sene Sayın Erdoğan’ın izinde mücadele verdi.

Son seçimde, tekerlekli sandalyede nefes almaya, elini kaldırmaya mecali yokken gitti Reis’e oy verdi. Son görevini yerine getirdi, ardından vefat etti…

Biz şahidiz, iyi bir dava adamıydı. Kapı kapı gezer Reisi anlatır, oy isterdi. Tertemiz bir insan, sadık bir dost, neferdi. Ona da Allah’tan rahmet diliyorum!

Bu arkadaşlarımızı neden anlattım söyleyeyim değerli okuyucular.

Ömrünü Sayın Erdoğan’a adayıp, hiçbir konuma, makama gelememiş bu insanlar varken AK Parti Süleymaniye Belediye Başkanı, Melek Mosso’yu tüm tepkilere rağmen nasıl sahneye çıkarır anlamakta güçlük çekiyorum!

Bu Belediye Başkanı, kimlerin referansı ile AK Parti’den Başkan oldu merak ediyorum!

Değerli dostlar, bir yazımda AK Parti içinde halkımızın hoşnut olmadığı bazı konuları yazmıştım.

Yazsak olmuyor, yazmasak olmuyor!

Yazsak hatalı oluyoruz, yazmasak içimize atıyoruz…

Bu vesile ile bu konuların tekrar gözden geçirilmesini temenni ediyorum!

Arkadaşlar biz yazınca, konuşunca bizim samimiyetimiz ve Sayın Erdoğan’a bağlılığımız sorgulanıyor. Bir şey istiyoruz algısı oluşturuluyor. Buyurun Süleymaniye Belediye Başkanı, görüyorsunuz her şey ortada!

Değerli dostlar, sözün tamamı ahmak olana söylenir, ben sözü daha fazla uzatmayacağım.

Bakalım, Mevla neyler neylerse güzel eyler. Tekrar söylüyorum, bir elimize kameri, bir elimize güneşi verseler senden vazgeçmeyiz Erdoğan.

Elbette son sözüm değişmez:

Allah vatana, millete zeval vermesin.

Vesselam…