Yabancı okullar, BEYİN GÖÇÜ ve efendilerine dönüşmek isteyen melezlerin atipik sürü davranışı

Dr. Ahmet Koyuncu bir psikiyatr.

Adını duymamış olabilirsiniz ama yazılarını okudukça, konuşmalarını dinledikçe insanı şaşırtan ve bilgi derinliğiyle etkileyen, uluslararası dergilerdeki makaleleriyle, yayınlarıyla kabul görmüş bir bilim insanı. Aynı zamanda ünlü uluslararası bilimsel dergilerde de hakem olarak görev yapıyor. O dergilere Türkiye’deki öğretim üyeleri tarafından gönderilen makalelerin bilimsel değeriyle ilgili raporlar yazıyor.  Yayınlanmış 8 kitabı var. Politik olarak AK Parti karşıtı olsa da milli bir duruşa sahip. Kendisini değeri bilinmemiş yazar anlamına gelen Underrated diye nitelendirilenlerin sayısı hayli çok.

Yeni kitabının tanıtımı yaptı önceki gün sosyal medyasında:

SÜRÜ ZEKÂSI; Beyin Göçü sürü davranışıdır…

Yabancı okullar, BEYİN GÖÇÜ ve efendilerine dönüşmek isteyen melezlerin atipik sürü davranışı - Resim : 1

YABANCI DİLDE EĞİTİM VE DİBİ DELİK KOVA

Dün Dr. Ahmet Koyuncu’nun direkt mesaj kutuma attığı paylaşımı görünce ne büyük tehlike ile karşı karşıya kaldığımızı, bizi bekleyen geleceğin neler getireceğini bir kez daha konuşmamız gerektiğini düşündüm.

“Fuat bey selamlar, kovanın dibi delik” diye başlamış Dr. Ahmet Koyuncu ve devam etmiş:

“En zeki 1 milyon gencimiz MELEZ OKULLARDA İngilizce, Fransızca ve Almanca eğitim alıyor. Bitirince de ülkeden kaçıyor. Yabancı dili öğretmek başka bir şeydir, YABANCI DİLDE EĞİTİM başka. YABANCI DİLDE EĞİTİM BİR TEK SÖMÜRGE ÜLKELERİNDE VAR. Fransız sömürgelerini gezin, Galatasaray Lisesi gibi okullarla doludur. İngiliz sömürgeleri de Robert Kolej ve Boğaziçi, Hacettepe, ODTÜ gibi okullarla dolu. Bir televizyon yayınında yabancı dilde eğitim ve beyin göçünü gündeme getirmenizi rica ediyorum. Sömürge okullarından mezun olanlar, sömürgecinin hayatını yaşamaya gidiyor. Saygılarımla.”

Kendisinin işaret ettiği tehlikeyi,  hükümetin ve Millî Eğitim Bakanlığı’nın daha evvel ele alıp düşünmesi gerekiyor aslında.

 TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ?

Çünkü sömürge okulları adeta beyin göçü merkezi oldu.

Galatasaray Lisesi’nden mezun olan 121 öğrenciden 78’i gitti.

Avusturya Lisesi’nin 75 mezunundan yalnızca biri kaldı.

Alman Lisesi’nden göç edenlerin oranı ise en az yüzde 95.

Tam bir BEYİN GÖÇÜ...

Dr. Ahmet Koyuncu “Beyin Göçü” nün atipik bir sürü davranışı olduğunu belirtiyor sosyal medyadaki hesabından. Kitabının başlığı ise SÜRÜ ZEKÂSI.

Çok çarpıcı tanımlamaları var:

“Boğaziçi Üniversitesi Linguistik melezi. Melezler, efendilerine dönüşmek ister Azıcık İngilizce için RUHUMUZU SATTIK. Amerikanlaştık. Amerikan hibridi Özgür Demirtaş SOYLULUK OYUNU OYNUYOR, yerli ve milli KARAGÖZ- Hakan URAL'ı beğenmiyor.”

“Galatasaray Lisesi, Fransızca TRAVESTİK-LİNGUA eğitim veren bir LİNGUSİTİK MELEZ okuludur. Melez, efendisine dönüşerek kurtulmak ister. Fransızca eğitim aldılar, Fransızlaşarak kurtulacak zavallılar…”

Dr. Ahmet Koyuncu’nun yazdıklarını okurken aklıma dünya çapında ünlü bilim insanı OKTAY SİNANOĞLU geldi. Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu da TÜRKÇE EĞİTİMİN önemine değinen onlarca konuşma yapmış, hatta bu konuda kitaplar yazmış bir isim. Şöyle demişti:

“En tehlikeli sömürgecilik, köleleşme, zihinlerin ve gönüllerin sömürgeleşmesi ve köleleşmesidir. Türkiye’nin savunması Türkçe’nin savunması ile başlar.”

Ben merak ediyorum, Millî Eğitim Bakanlığı’nın ve Hükümet’in bu konuda bir projesi var mı?

TÜRKİYE; IRKÇILIKTAN MALUL SAKAT KAFALAR VE EĞİTİM TURİZMİNE DARBE

Bizdeki melezler efendilerine doğru yürürken, dünyanın pek çok ülkesinden on binlerce öğrenci de ülkemizdeki üniversitelerde eğitim almak üzere Türkiye’ye akın ediyor.

Çünkü dünyadaki EĞİTİM TURİZMİ’nden Türkiye de payını almak için yoğun çaba içinde.

Eğitim turizmi İngiltere, ABD gibi ülkelerin ekonomisinde en önemli girdi kalemlerinden olup, ciddi katkılar sağlar. ABD 1 milyon 95 bin yabancı öğrenciyle eğitim turizmi pastasından 44,7 milyar dolarla en büyük paya sahip. Türkiye, uluslararası öğrenci pazarından halen 172 bin öğrenci alıp 3 milyar dolar gelir elde ediyor. 2023 hedefinde ise 350 bin öğrenciye ulaşarak 300 milyar dolarlık pazardan 15 milyar doları hedefliyordu.

TANJU ÖZCAN GİBİLER VARKEN DÜŞMANA İHTİYAÇ YOK

Ama ırkçılıktan malul sakat kafalar ise Türkiye’nin eğitim turizmini hedef alıyor. Onlardan biri Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan.

Dün "Yabancı öğrencilerin otobüs biletlerine astronomik bir zam yapacağız. Onun dışında neler yapabileceğimizi kendi aramızda tartışıyoruz" diye bir açıklama yapmış.

Ulusal ekonomiyi doğrudan hedef alan bu ihanet girişimini başlatan Özcan,  beyinleri kolonize edilmiş olan, nesebi gayri sahih eğitim sisteminin tornasından geçenlerden farksız bir zihin yapısına sahip. Gerçi o da İngilizce eğitim dilinin hâkim olduğu bir okuldan mezun ama “milli” olmayı ırkçılıkla harmanlayarak kendince yeni bir “ideolojik altyapı” oluşturmanın peşinde.

Oysa eğitim turizmi dediğimiz şey, sağlık turizmiyle birlikte ülkelerin ekonomilerine en ciddi ve net katkıları sağlayan, daha da önemlisi ulaşım, konaklama, beslenme, eğitim, eğlence, sağlık gibi pek çok yan sektöre de güç katan, muazzam bir iş alanı. Bir turistin tatil süresinde kişi başı harcaması ortalama 800 dolar civarı ama bir eğitim turistinin yıllık harcaması 20-50 bin dolar arasında değişmekte.

Ama görüyorsunuz bizde Tanju Özcan gibiler varken düşmana ihtiyaç kalmıyor.

Ülkelerine döndüklerinde TÜRKOFON olacakları açık on binlerce yabancı öğrenciye döviz karşılığı TÜRKÇE ÖĞRETEN yüksek öğrenim sistemimize bu saldırının altı hiç de boş değil.