Yeni siyasi pozisyonu Meral Akşener’e oy getirecek mi?

Dikkat çeken bir dönüş filmi çevriliyor İyi Parti’de. Bu bir üst akıl ruleti mi yoksa olayların kendiliğinden savrulduğu nokta mı henüz çözemedim ama “komplo teorisyeni” olarak suçlanmayı göze alarak konuyu takibe aldım.

Haksız mıyım? 

Son dokuz yılda yaşadıklarımıza bakarsak, halk diliyle söyleyelim; yoğurdu üfleyerek yiyoruz.

Anılarda yapacağımız kısa bir gezinti nereden nereye geldiğimizi göstermiyor mu? Ama bu anılar Murathan Mungan’ın Haris Alexiou’nun şarkısına yazdığı o şahane şiirdeki (Baksana geçmişe, ne çok anıyla yüklü) gibi aşka dair anılar değil.

Bir yerlerden geldiği aşırı belli olan bir talimatla MHP’yi ele geçirme operasyonundan, yayınına çıktığı STV’de cemaatçilere Haşhaşi diyen Tayyip Erdoğan’ı tehdit diliyle hizaya getirmeye, meydanlarda “Ben Başbakan olacam” diye dolaşıp, son derece rahat bir edayla “Cemaatçi değilim ama olsaydım gururla söylerdim” demeye, MHP’yi kongre süreçlerine sokup, sonradan FETÖ’cü oldukları ortaya çıkan hakimlerden kararlar çıkarttırmaya kadar pek çok anı tek tek önümüze dökülüyor. 

Ve sonra altılı masanın majör bileşeni olup yaptıkları.

Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı cumhurbaşkanı yapmak için elinden geleni ardına koymaması. Bugün onlara karşı kullandığı sert dil karşısında hayrete düşüyoruz. Dolayısıyla insan “Ne oluyor” diye sormadan edemiyor. Şimdi yukarıda yaptıklarını çok çok özet olarak geçtiğimiz Meral Akşener ve genel başkanı olduğu Partisi, bakıyoruz kamudan FETÖ’cülerin ihracıyla ilgili KHK kararnamesinin iptalini isteyen bir kanun teklifine hayır oyu verebiliyor. Üstelik CHP çekimser kaldığı halde. Altılı Masa sürecinde çıkan Rusya - Ukrayna Savaşı esnasında, ABD ve Batı’nın gazıyla Türkiye’nin dengeci dış politikasını adeta sabote etmek istercesine “Rusya’ya yaptırım uygulayalım” diyebilen Meral Akşener ile bugün ABD’nin ısrarlı baskısıyla ve F-16 şantajıyla İsveç’in NATO’ya girişine vize vermeyi görüşen Meclis Dışişleri Komisyonu’nda RET OYU veren yine aynı Meral Akşener ve İyi Parti; iyi mi? 

Seyh Said bulvarı konusunda CHP mırın kırın eder ve Genel Başkanı Özgür Özel, sırf DEM partisinin oylarını alabilme pahasına güzelleme yaparken, İyi Parti’nin sert bir açıklamayla Şeyh Said’i hain ilan edebilmesi, İyi Parti ile CHP arasındaki makası daha da açtı. 

Peki, bu şaşırtıcı gelişmelerin yol göstericiliğinde soralım:

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in çizdiği “Milliyetçi ve Anti-Amerikan fırça darbeleriyle” renklendirilmiş yeni siyasi rotanın hedefi ne?

En yakın hedef 31 Mart yerel seçimleri, malum. Altılı Masa ile ittifak halindeyken yalnızca 18 belediye kazanabilen İyi Parti’nin gözü, en az 50 belediye başkanlığını kazanabilmekte. Bunu yaptıkları takdirde şunu diyecekler:

“Biz ittifak yaptığımız için kaybettik ama tek başına girdiğimiz zaman başarılı olduk.”

Ancak böyle bir hedefe ulaşabilmek için İyi Parti’nin son siyasi çizgisiyle birlikte Yüzde 9,5’lardan Yüzde 5-6’ya düştüğü söylenen oy oranının artması gerekecek.

İyi Parti’ye oylar nereden gelecek o halde?

Son seçimde aldıkları Yüzde 9,5 oranındaki oyun dökümüne bakıldığında ve bir analizi yapıldığında, İyi Parti’nin Yüzde 30-40 CHP’den, Yüzde 30 MHP’den, Yüzde 20 Ak Parti’den oy devşirdiği belirtiliyor. Kalanı da oy vermeyen kararsız diğer seçmenlerden gelmekte. Ancak merkez sağ eğilimin ağır bastığı İyi Parti’deki değişimden hoşlanmayan bu seçmen tabanının bir kısmı, CHP, AK Parti ve MHP’ye geri dönebilir. İşte bu yüzden Meral Akşener’in yeni milliyetçi ve ulusalcı çizgisiyle, Anti-Amerikancı duruşuyla CHP’nin ulusalcılarını, Ümit Özdağ’ın seçmen tabanını ve MHP’nin milliyetçi tabanını çalmayı hedeflediği anlaşılıyor. 

HÜDAPAR yaygarasının temelinde yatan etken de bu. CHP de bunu istismar etmekte. Yani HÜDAPAR‘ın ancak fikir özgürlüğü bağlamında ele alınıp eleştirilebilecek olan “Türkiye’de özerklik ve federasyon sistemi de tartışılabilir olmalıdır” açıklaması üzerinde tepiniyor. Amaçları PKK’nın siyasal uzantısı olan DEM’le kurdukları kirli ilişkileri örtbas etmek ve dikkatleri bu yöne çekmek. Düşünün bu partinin mahir bir temsilcisi çıkıp meclis kürsüsünden esip gürlerken Genel Başkanı Özgür Özel’in “Dört parçaya bölünen Kürdistan’ın kuzeydeki parçası da Türkiye’de” diyen bir Soprano Pervin Chakar’ın elini öpmesinden en ufak bir utanç duymuyor.

İyi Parti ise bir başka alem. Seçimlerden önce Pervin Buldan’la cilveleşen, Selahattin Demirtaş’la kahvaltı yapmayı düşünecek kadar yumuşayan sanki Meral Akşener değildi. Sanki “HDP Kürtlerin Siyasal temsilcisidir” diyen Meral Akşener değildi. Ne oldu da hepsi birden böyle fıldır fıldır dönmeye başladılar. Evet, yeri göğü inleterek kazanmayı umdukları genel seçimlerde hezimete uğradıktan sonra şimdi 31 Mart yerel seçimlerine umut bağlamış durumdalar.

Onları yine hüsran bekliyor ancak farkında değiller.