Yeni yasayla büyük transferler tarih oluyor!

Hali hazırda kulüplerimizde yönetimlerin çok kötü durumda olduğu açık. Mali sorunlar hat safhada. Gelir ve gider arasında ciddi dengesizlikler var. Oluşan bu bütçe açığı, kulüp başkanı ve yöneticilerinin şahsi borç vermeleri ile geçici olarak kapatılıyor. Sonuç olarak borç katlanarak büyüyor ve kulüplerimiz fiili iflas yaşıyorlar. Yani mevcut durum içler acısı. Peki yeni yasa neleri getiriyor ?

Yeni kanun ile birlikte futbol kulüpleri tamamen Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı olacak. Spor Bakanlığı’nın işlevsel kılınmasını doğru bir yaklaşım olarak değerlendiriyorum. Ancak tek başına, kulüpler üzerinde vesayet rejimi uygulayabilmesinin de önü açılmamalıdır.

Mevcut dernek veya şirket statüsünde olan kulüpler bir yıl içerisinde Spor Bakanlığı’na başvuracak ve tüm mevcut kulüpler yine bir yıl içerisinde tüzüklerini yeni yasaya göre uyarlayacaklar. Yetiştiremezlerse altı aylık ek sürede ön görülüyor yeni yasada.

Yeni yasa ile genel kurul ve yönetim kurulları elektronik ortamlarda yapılabilecek.

Halka açık olmayan anonim şirketi olan kulüplerimiz Türk Ticaret Kanunu’na, halka açık olan anonim şirketi kulüplerimiz Sermaye Piyasası Kanunu’na tabi olacaklar. Ancak tüm kulüplerimizin denetimi Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından yapılacak.

Son beş yılda, bir defada bir yıldan fazla hak mahrumiyeti cezası alanlar veya toplamda iki yıl hak mahrumiyeti cezası alanlar, kulüplerde yönetim, denetim ve disiplin kurullarında görev alamayacak.

Zimmet, rüşvet, irtikap gibi yüz kızartıcı suçlardan ceza alanlar affedilmiş olsalar dahi, yönetim, denetim ve disiplin kurullarında görev alamayacak.

Kulüplerin gelirleri, bir önceki hesap dönemi brüt gelirinin maksimum %25’i kadar ve mevcut yönetimin görev süresinin sonuna kadar temlik edilebilecek. Bunun dışına çıkmak isteyen kulüpler ise genel kurullarında en az ⅓ üye ile toplanarak ve katılan kişilerin ¾’ünün onayını alarak bir önceki hesap dönemi brüt gelirinin yüzde %50’si kadar temlik verme yetkisi alabilecekler. Genel kuruldan alınacak yetki ile yönetimler görev süresinin sonrası içinde gelirleri temlik verebilecekler.

Kulüpler artık bir önceki brüt gelirlerinin ancak %10 oranında borçlanabilecek. Eğer ek bir borçlanma ihtiyacı var ise yeni bir bütçe yapıp genel kurula soracak, genel kuruldan ⅔ oranında onay alınırsa, bir önceki brüt gelirin %50’sine kadar yönetim borçlanabilecek.

Yönetim kurulu başkanı ve ve yöneticiler de ancak yukarıda belirtilen sınırlar çerçevesinde kulübe borç verebilir. Yani paralı başkanın gelip, kulübe milyonlarca lira kasa kolaylığı sağladığı dönemler bitiyor.

Menajerlik ücretlerinin tamamı resmi yollarla ödenmek zorunda. Resmi yollarla ödenmediği takdirde ödenmiş kabul edilmeyecek.

Kulübünü yukarıda belirtilen şartların dışında borçlandıran başkan ve yönetim kurulu üyeleri 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanacak. Üstelik kusursuz sorumluluk hali mevcut. Yani kast ve ihmale bakılmıyor. Gerekli özeni gösterip göstermediğine bakılıyor ki bu cümle dahi çok subjektif.

Ayrıca yukarıda belirtilen kurallara uymayan yönetim kurulu üyeleri, kulüpten alacaklı olan kişilere karşı şahsi mal varlıklarıyla sorumlu olacak.

Denk bütçeyi oluşturmayan başkan ve yönetim kurulları, oluşacak maddi zarardan ancak kastı veya ihmali olursa şahsi malvarlığı ile sorumlu olacak.

Yasa yürürlüğe girdikten itibaren 3 ay içerisinde kulüpler yeminli mali müşavirler aracılığıyla mevcut borç durumlarını bildirecekler. Böylelikle bildirilen bu borçlar kanun yürürlüğe girdikten itibaren 10 yıl sonraya kadar, yeni çıkan spor yasası sınırlamalarına tabi olmayacak. Yani eski borçların ödenmesi için esneklik mevcut ancak bundan sonra borçlanmak için yukarıda ki kurallara uymak şart.

Kanun mali disiplini sağlamak için verimli görünsede şu haliyle hem Sermaye Piyasa Kanunu’na hem de Türk Ticaret Kanunu’na aykırı. En önemlisi ise bir dernek veya şirkette başkan veya yönetim kurulu üyeleri zimmetine para geçirirse bu zaten suçtur. Ancak kulübü uygun şartlarla borçlandırmadı diye hapis cezası düzenlemek doğrudan anayasaya aykırıdır. Anayasanın 38. maddesinin 6. fıkrası kişilerin sözleşmeden kaynaklı borçlarından dolayı hürriyetlerinin kısıtlanamayacağını düzenliyor. Kişi kendisiyle ilgili bir borçta dahi hürriyeti bağlayıcı cezaya çarptılamayacaksa, kendisiyle ilgili zimmet iddiası olmadan, bir kulüp yöneticisine hapis cezası evleviyetle düzenlenemez. Tabi ki de her yönetim kurulu kendi döneminde yapmış olduğu zararlardan, şahsi malvarlığı ile sorumlu olsun. Ancak hürriyeti kısıtlayıcı ceza düzenlemesi hukuk tekniği bakımından hatalıdır. Nitekim Anayasa Mahkemesi tarafından, bu hükmün iptal edileceği düşüncesindeyim.