Aman dikkat! Çekiniz kargoda çalınabilir 

Hukuk sitemindeki açıkları iyi bilen dolandırıcıların eline, rızanız dışında çıkmış kıymetli evrakınız (çek, senet, poliçe) geçerse vay halinize! Neden mi? Çünkü aynı borcu ikinci kez ödemek zorunda kalabilirsiniz.

Sözde kargo/kurye faaliyeti gösteren bir takım art niyetli kimseler müşterilerinin güvenlerini kazandıktan sonra kendilerine teslim edilen evrakların içinde çek ya da senet gibi kıymetli bir evrakın olduğunu anladıklarında size kargonuzun kaybolduğunu söyleyerek bir anda ortadan kaybolabiliyorlar. 

Çalınan çekin, senedin ardından siz başınıza herhangi bir olumsuzluk gelmeyeceğini zannederken hakkınızda başlatılan icra takibi ile dünyanız başınıza yıkılabilir. Hatta hakkınızda alınan haciz kararı ile eviniz, arabanız ve banka hesaplarınız üzerine haciz konularak ticari faaliyetiniz durma noktasına gelebilir, aile huzurunuz bozulabilir. 

ÇEKİM, SENEDİM KAYBOLDU NE YAPMALIYIM? 

Böyle bir durum ile karşılaşılması halinde öncelikle size en yakın kolluk birimine başvurmanız ve adınızın yazılı olup imzalamış olduğunuz çekinizin veya senedinizin kaybolduğunu bildirmeniz ve sonrasında da hiç vakit kaybetmeden kıymetli evrakın iptalini mahkemeden istemeniz gerekmektedir. 

Kıymetli evrakın iptali davası Türk Ticaret Kanunu’nun 651. maddesinde düzenlenmiş olup kıymetli evrakın irade dışı zayi olması halinde (kaybolması, çalınması, gasp edilmesi, yanması vs.) evrakın kimde olduğu bilinmiyorsa, iptali için evrak üzerindeki hak sahibi tarafından hasımsız olarak açılması gereken bir davadır. Bu dava ispatlanırsa kıymetli evrak mahkemece iptal olunur. Bu davayı açarken mutlaka ödeme yasağı talebinde bulunulmalıdır. 

Ancak bu sırada herhangi bir kötü niyetli üçüncü kişi tarafından hakkınızda bu evraka yönelik olarak icra takibi başlatılmış ise menfi tespit veya istirdat davası açarak sözde alacaklıya karşı borçlu olmadığınızı ispat etmeniz veya ödeme yaptıysanız bu ödemenin geri alınmasını talep etmeniz gerekmektedir. 

TEMİNAT YATIRMAK ZORUNLU

Rızanız dışında elinizden çıkan çek ya da senedinizin kötü niyetli kimselerin eline geçmesi halinde size karşı yöneltilecek haciz baskısından korunmak için icra dosya miktarının tamamı ile mahkemenin belirleyeceği teminatın birlikte yatırılması gerekecektir.  

İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde 15'inden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.

CEBRİ İCRA TEHDİDİ İLE KARŞI KARŞIYA KALABİLİRSİNİZ 

Bu teminatı yatırmaya paranız yoksa o zaman tüm malvarlığınız cebri icra tehlikesi ile karşı karşıya kalacak, uzun yargılama süreci sonunda mahkeme tarafından borçlu olmadığınız ortaya çıksa bile ikinci kez ödemek zorunda kaldığınız dosya borcu sonrasında ya da haczedilen mallarınızın paraya çevrilmesi nedeniyle bazen iflasa varan durumlara dahi maruz kalınma durumu ortaya çıkabilecektir.

Böyle bir durumla karşılaşılmaması ve büyük bir mağduriyet yaşamamanız için çek yahut senedinizi adi bir evrak gibi bir yerden bir yere göndermek için sözde kurye kılığındaki kimselere güvenmeyin ve kıymetli evraklarınızı emin olmadığınız insanlara teslim etmeyin. 

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13/04/2022 tarihli benzer uyuşmazlıkta verdiği kararı ile kıymetli evrakın hamilinin rızası dışında elinden çıkması halinde Cumhuriyet Savcılığınca yürütülen soruşturmanın davanın sonucunda verilecek karara doğrudan etki edeceğini hüküm altına almıştır.

(…) Bu durumda mahkemece İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinde çekin lehtarı tarafından açılan çek istirdadı davasının sonucunun beklenmesi ile ayrıca gerektiğinde Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği anlaşılan hırsızlık soruşturması evrakının incelenerek tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.