Yeni transferler yolda mı, sürpriz isimler kimler?

Ak Parti Genel Merkezi'nde yaptığım görüşmelerde "Yeni transferler olacak mı?" sorusunu sordum. Özellikle; "Kemal Kılıçdaroğlu'na yakın bazı isimler Ak Parti'ye geçecek" iddiaları da kamuoyunda merak uyandırıyor.

Ak Parti Genel Merkezi'nde ortak kanaatler şu şekilde:

-“Kemal Kılıçdaroğlu'na yakın isimler Ak Parti'ye gelmek istiyor” diye bir pazarlık yok.

-Ak Parti Genel Merkezi'nin kriteri “kimin kime yakın olduğu” değil; kişinin doğru, akredite, halka yakın olması.

-Mansur Yavaş'ın ismi Ak Parti Genel Merkezi'nde anılmadığı gibi, “Partimize gelse iyi olur” diyen yok.

-Katılmak isteyen herkes partiye alınmıyor, kriterler gözden geçiriliyor.

-Çeşitli partilerden talepler var. Farklı partilerden 40 civarında belediye başkanı Ak Parti’ye geçiş yapmak istiyor.

-Son yerel seçimden bugüne 56 belediye başkanı Ak Parti’ye geçti, bu sayının 2028 sonrasındaki yerel seçimlere kadar 100’e tamamlanması bekleniyor.

-Talepler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a iletiliyor.

-Başkan Erdoğan partide yahut talep olan bölgedeki parti yetkilisine, “Arkası önü nedir? Temiz, dürüst, çalışkan mı?” diye araştırması için görev veriyor.

-Seçildiği partiyi terk etse bile “dürüst olmayanlar” kriterlere uymuyor.

-Tüm raporlar iletildikten sonra Başkan Erdoğan seçici davranıyor.

-Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu bu kriterlerden tam not aldığı için Ak Parti’ye katıldı ve kabul gördü.

-Çerçioğlu, Ak Parti Genel Merkezi’nde “CHP’deki en nitelikli Belediye Başkanı oydu” diye zikrediliyor ve Ak Parti’ye geçmesi memnuniyetle karşılanıyor.

Gördüğüm kadarıyla işin hülasası; şaibe yoksa, dürüstlük varsa Ak Parti’nin kapısı herkese açık; ama dürüstlük yoksa partinizden istifa etmeniz Ak Parti Genel Merkezi’nde kabul görmeniz için bir kriter değil.

Bu hususta son olarak Ak Parti’de yeni transferlerin yolda olduğunu, aralarında kamuoyunun yakından tanıdığı isimler olduğunu ve bu transferlerin toplumu rahatsız etmeden yapılacağını da belirteyim.

“ALGI YÖNETİMİ”

Son dönemde; “Türkiye eskiden iyiydi, müreffehti, barış içindeydi; şimdi ise her şey kötü” diyen bazı tipler türedi.

Eskiden Türkiye çok iyiydi.

Başörtülüler hiçbir fakülte kapısından içeri alınmıyordu.

İşçi çocukları SSK'ya, memur çocukları Devlet Hastanesi'ne gidiyordu.

SSK'da sabah 05'te evden çıkmazsanız sıra alamıyordunuz.

İlaç için ayrıca sıra bekliyordunuz.

Okul sınıfları 60-70 kişiydi.

Orgenerallerin ve mühendislerin uçağı düşürülüyor, köyler basılıyor, hatta tüm köy halkı köyü boşaltıyordu.

Her türlü kumpas, kirli süreçler, faili meçhuller; ne güzel yıllardı.

Mahallelerde kanalizasyon yoktu, doğru düzgün asfalt yoktu.

“Çok müreffeh, aşırı barış içinde, mükemmel yıllardı” diye bize o karanlık yılları “cici bici” diye yutturmaya çalışıyorlar.

Onlar için tabiiki iyiydi, çünkü millete tepeden bakıyorlardı. Şimdi milletle aynı hizaya inince zorlarına gidiyor.

SON SÖZ: İnsanların partisinden istifa edip Ak Parti’ye gelmesinin en önemli sebebi orada dirayetli bir liderin varlığıdır. Özlem Çerçioğlu derdini CHP Genel Başkanı’na anlatmış, ama dinleyen olmamış. İstifa etmiş. Onu linç edenlere karşı "Hadi oradan" diyebilen bir Recep Tayyip Erdoğan’ın yanına niye gitmesin?