Aslanım kadın!

Popüler kültürün en çok prim yapan hadiselerinden biri anne olmaksa, diğeri de "kadın" olmak...

Yeni asrın kadını mutlaka kendi ayakları üzerinde dursun, iyi eğitim alsın, plazaların bilmem kaçıncı katında çok havalı bir işi olsun.

Kendini göstermek için mesai saati falan kovalamadan gece gündüz çok sıkı çalışsın.

Ayrımcılığa, mobbinge, dışlanmaya falan maruz kalırsa ses etmeyip işini kaybetmemek için daha da çok çalışsın.

Bu arada özel hayatı da düzenli olsun. Çok geciktirmeden helal süt emmiş bir koca bulsun, çocuk yapsın.

Çocuğu sezeryanla değil, normal doğumla doğursun. İki yaşına kadar emzirsin, GDO'suz, parabensiz büyütsün.

Bebe bisküvisini kendi pişirsin, yoğurdunu evde mayalasın. Eline tablet vermesin, çizgi film izletmesin. Bakıcıların eline de erkenden teslim etmesin.

Bu arada eşinin ailesine, akrabalarına saygıda kusur etmesin. Özel günleri, bayramı seyranı unutmayıp her daim hazır ve nazır bulunsun.

Evi barkı çiçek gibi, pembişli, tontişli olsun. Sunum tabaklarından, kırlentlerden oturacak yer kalmasın.

Ama kendini de sakın unutmasın. Kocayı elde tutmanın 250 yolunu hep hatırlasın. Pijamalarla kapı açmasın. Modayı takip etsin, hep bakımlı, hep alımlı olsun.

Kültürlü de olsun. Yeni çıkan kitapları, dergileri, filmleri takip etsin. Tatillerde neresi "in" neresi "out" haberdar olsun.

Psikolojisi de çok önemli bak. Öyle sürekli ağlayıp zırlamasın. Halleri, hey heyleri olmasın, güçlü dursun.

Gerekirse kan kusup kızılcık şerbeti içtim desin. Zayıf yanlarını asla kimseye belli etmesin.

Yolun bir yerinde, bu şekilde kendi ayakları üzerinde duramayacağını fark eder de tökezlerse, onu ayağa kaldıracak reçeteyi kişisel gelişimciler yazmış, açsın oksun: "Aslansın sen, kaplansın sen, seni kesseler acımaz; çünkü kadınsın sen! içindeki gücü keşfet, yaparsın sen! Hadi bakiim... "