BAY-BAY

Fenerbahçe’nin bay geçtiği 24. hafta maçları tamamlandı. Galatasaray evinde Kasımpaşa’yı ağırladı.

Son iki hazırlık maçında 10 gol atmış Galatasaray, rakibine karşı gol atmakta zorlandı. Mata’nın erken oyundan çıkması bir avantaj oldu diyebiliriz. Çünkü kilo vermiş olsa da kondisyon olarak takımın çok gerisinde.

Bazı futbolcular sonuca doğrudan etki etmez. Yokluklarında değeri anlaşılır. Mertens’in yokluğu tamda bunu hissettirdi. Hücum organizasyonlarında ki kreatif düşünce tarzı, orta saha ve forvet hattı arasında ki köprü vazifesi, Galatasaray'a karşı kapanan savunmaların anahtarıymış. Mertens yokluğuyla ne kadar değerli olduğunu ortaya koydu. 

Bir eleştirim Yunus Akgün’e. İnanılmaz yetenekli. Oyunun belirli bölümünde 10 numara pozisyonunda oynadı. Yetenekleri bize o bölgede oynayabileceğini hayal ettiriyor. Ghezzal gibi o da 10 numara da pek verim veremedi. 

Gecenin starı ise kuşkusuz Zaniolo oldu. İkisi hazırlık olmak üzere çıktığı üçüncü maçında da golü buldu. Dünya basının gözü üzerinde. Bu formunu korur ise Galatasaray macerası çok uzun sürmeyecek. 

Kasımpaşa maçının bir diğer önemi de Galatasaray’ın 14 maçta 14 galibiyet alarak tarihe geçmesi oldu. Okan Buruk için müthiş bir CV anlamına da geliyor bu.

Sonu şampiyonluk olmadıkça anlam kazanmayacak tabi ki. Ancak sadece 4 maç daha arka arkaya kazanırsa ligde ki bütün takımları sırayla, bir sezonda yenmiş olacak Galatasaray. Bu yaşanırsa gerçekten inanılmaz bir şey olur.

Fenerbahçe’nin Sevilla mağlubiyetinin ardından bay olduğu hafta da fark yine 9 puana çıktı. Bu hafta ile beraber sanki şampiyonluğa bay bay dedi Fenerbahçe.

Başakşehir - Beşiktaş maçı ise haftanın dikkate değer maçıydı. Başakşehir yedek ağırlıklı kadroyla çıktı, 10 kişi kaldı. Beşiktaş bunlara rağmen oyun üstünlüğünü hissettirmedi. Sonucu aldı ama oyunu kazanamadı. 

İkincilik iddiasını sürdürmek istiyorsa Beşiktaş, bu oyundan çok daha fazlasını ortaya koymalı. Valerian İsmael gönderildiğinde lider takımın sadece 4 puan gerisinde olan Beşiktaş, bugün 14 puan geride ise şapkayı herkesin önüne koyması gerekir. 

Başakşehir - Beşiktaş maçında bir de çirkin bir olay yaşandı. Beşiktaş tribünlerini Emre Belözoğlu’na  ve ailesine ağza alınmayacak küfürler etti. 

Emre Hoca duygusal bir insan. Bu duygusallığını da hissettirdi. Maç sonu röportajında hem sitemkâr hem de sert konuştu.

Şunu unutmamak gerek. Kamuoyu önünde yapılan işlerde asla kabul etmesem de küfür oluyor. Bu insanları şekillendirmek veya bireysel olarak böyle bir çaba içerisine girmek rasyonalist bir bakış değil.

Dolayısıyla Emre Hoca'nın yaptığı işten dolayı küfür yemeyeceği pek çok meslek var. Ya bunları tercih edebilir ya da aynı maçı evinden izleyebilir.

Kimse sakın o küfürbazları haklı görüyorum sanmasın. Ancak o küfürbazları değiştirmenin yöntemi bu değil.