Besle kargayı oysun gözünü

Türkiye 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere odaklandı. Nihayetinde her seçim, faturası millete kesilen bir maliyet olarak karşımıza çıkıyor. Seçimlerin düzenlenmesi için yapılan masraflar ve siyasi partilere kampanyaları için verilen Hazine yardımı en büyük maliyet kalemleri arasında yer alıyor.

Siyasi Partiler Kanunu’na göre siyasi partilere yapılan Hazine yardımı, yerel seçimlerin olduğu yıllarda normal tutarın iki katı, genel seçimlerde ise bu rakam üç katı olarak belirleniyor. Bu doğrultuda yüzde 7 barajını aşan AK Parti, CHP, MHP, İYİ Parti ve DEM Parti olmak üzere beş siyasi partiye Hazine’den toplam 6 milyar 682 milyon Türk Lirası para aktarılmış olacak. Bu paydan her fırsatta terör örgütü PKK’ya desteğini açıklayan, terörle arasına mesafe koymayan DEM Parti’ye de 658 milyon Türk Lirası Hazine yardımı yapılacak.

Bilindiği üzere, 10 Ocak 2023’de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, HDP’nin kapatılması istemiyle açtığı davada, Anayasa Mahkemesi heyetine sözlü mütalaasını sunmuştu. Şahin’in, Yüce Divan Salonu’nda, AYM heyetine yaptığı açıklama 45 dakika sürmüştü. Başsavcı, ayrıca HDP'nin Hazine yardımının yattığı hesapların bloke edilmesini istemişti. AYM, alınan bloke kararını sonrasında kaldırdı: Böylece bugünkü ismiyle DEM Parti'ye Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hazinesi’nden seçim kampanyaları için para aktarılmasının önü açıldı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, terörle mücadeleye sekte vuran Anayasa Mahkemesi kararlarına karşı tutumu yerinde ve haklıdır. Devlet Bahçeli, bu haftaki grup konuşmasında, AYM Başkanı Zühtü Arslan’a “Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmamasının hiçbir gerekçesi olamaz” sözlerini hatırlatarak, "Sen ve senin gibiler PKK hukukunun kafesindesiniz, biz Türkiye Cumhuriyeti’nin var oluş ve istiklâl hukukunun peşindeyiz” sözleriyle cevap verdi.

Devlet Bahçeli, konuşmasının devamında ayrıntılı bir “bölücülükle mücadele stratejisi” hazırlanması ve uygulanması gerektiğini dile getirdi. Türkiye’nin kaos ortamına sürüklenmesini önlemek için herkesin üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğine vurgulayarak, “Allah muhafaza, bu yapılmazsa üzerinde siyaset yapacağımız bir ülke ve uygun bir zemin gelecekte aransa bile bulunamayacaktır” uyarısını yaptı.

Türkiye’de ekonomik, güvenlik, siyasî, toplumsal bir kırılma yaşanıyor. Dünyada da olaylar farklı değil. İçeride hainler, işbirlikçiler, etki ajanları, dışarıdan küresel saldırılar… Türkiye bu cendereden ne kadar sağlam çıkabilir biz onun derdine düşmeliyiz. Devlet Bahçeli bu mânâda tarihi bir misyonu üstleniyor…

Türkiye, 40 yıldan fazla bir süredir sınır içi ve sınır dışında terörle mücadele ediyor. Maddi manevi büyük bedeller ödendi. Yurdun her köşesinde şehitlerimizin izi, gazilerimiz canlı tanıklığı var. Terörle mücadelede son bir ayda 21 şehit daha verdik. Şehitlerimize rahmet diledik, terörü kınadık bitti gitti mi?

TBMM Genel Kurulu'nda, Pençe-Kilit Harekât bölgesinde meydana gelen terör saldırısı ve bölgedeki gelişmelerle ilgili milletvekillerini bilgilendiren Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, devletin terör belasını kati surette bitirme noktasındaki azmi ve kararlılığının her şeyin üzerinde olduğunu vurgulayarak, "Geldiğimiz noktada bölücü örgüt, Türkiye'de silahlı varlığını kaybetmiş, ülke içindeki faaliyeti minimum düzeye indirilmiştir" dedi.

Terör sadece silahlı varlık olarak tehlike oluşturmuyor ki; siyaset, medya, sivil toplum, meslek odaları adı altında terörün hedeflerine hizmet eden yapılar Türkiye’de haddini aşmış durumda. Örneğin DEM Parti, terörün uzantısı olarak terörün hedefleri doğrultusunda TBMM çatısı altında faaliyet yürütüyor. DEM Parti bunu saklamıyor, PKK terör örgütünün bir parçası olduğunu zaten açıkça ifade ediyor.

Terörün ve terörle mücadelenin amacı nedir? Terörle mücadele sadece silahlı mücadele ile mi sınırlıdır? Mesela terörle mücadelenin hukukî boyutu yok mudur? DEM Parti’nin 658 milyon TL Hazine yardımı almasının önünü açan Anayasa Mahkemesi, Siyasi Partiler Yasası’na, tüzük ve programına uymayan, TBMM çatısı altında pervasızca terör propagandası yapan DEM Parti’yi kapatmak için daha neyi bekliyor? Terörün meşrulaşması, Türkiye’nin bölünüp parçalanması, iç savaşa sürüklenmesi mi isteniyor?

Demokrasi, özgürlük, müzakereden girip sözü terörün talepleri karşılansın, terörle müzakere edilsin boyutuna getiren sözde gazeteciler, yazarlar, kanaat önderleri terörün son bulmamasının sebebini MHP’ye bağlamaya kalkıyor. Aslında terörün hedefine ulaşamamasının önündeki engel MHP demek istiyorlar. Onlara göre terör örgütü ve destekçilerine karşı direnç gösterilmesin, her türlü taviz verilsin, hoş görülsün ve tüm bunlar bölücülük, ihanet, terör olarak nitelendirilmesin, hak, hukuk, demokrasi ve özgürlük kapsamında değerlendirilsin.

İşte burada MHP’nin tarihi misyonu ve önemi ortaya çıkıyor. Türk milleti, bu sancılı ve zorlu mücadeleden MHP etrafında kenetlenerek çok güçlü bir şekilde çıkmayı başaracaktır.

PKK terör örgütü ve destekçileri, bugün Gazze’deki vahşetin bir numaralı aktörü ABD’nin maşasıdır. ABD tarafından finanse ve koordine edilen PKK terör örgütü ve destekçileri ABD’nin çıkarları doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni hedef almaktadır.

DEM Parti Türkiye’nin demokrasisini, özgürlüğünü, güvenliğini, Anayasal düzenini tehdit eden bu yapının bir parçasıdır. DEM Parti’ye Hazine’den ödenen her kuruş millete, devlete sıkılan kurşun olarak geri dönecek. Türk milletinin merhametini ve iyi niyetini su istimal etmeye, şehitlerimizin kemiklerini sızlatmaya, şehitlerimizin, gazilerimizin ailelerini üzmeye Anayasa Mahkemesi dâhil hiç kimsenin hakkı yoktur ve buna da asla müsaade edilmeyecektir.