Bir mülteci isyanı: Fas

Bütün dünyanın gözü Katar’da. 2022 yılı Dünya Kupası organizasyonunu, Amerika Birleşik Devletleri’nin elinden almıştı Katar. Sonrasında ne mi oldu? FBI yetki alanında olmadığı halde FIFA üyelerine soruşturma yaptı. Tutuklamalar gerçekleştirdi. Ardından ise FIFA başkanı Sepp Blatter istifa etmek zorunda kaldı ve futboldan men cezası aldı.

Müslüman coğrafyada böyle bir organizasyon düzenlenmesinin bedeli ağır olmuştu. Sakın kimse Katarlılar bu işi çok masum aldılar dediğimi düşünmesin. Ancak organizasyonu düzenlemesi için sadece Müslüman ülkeler Katar’a oy vermedi. Fransa gibi Avrupa ülkeleri de vardı. Sonrasında Bein grubun Fransa ligi yayın haklarını alması, PSG’nin yine Katar sermayesi tarafından satın alınmasının elbette konuşulmayan ama malum olan gerekçeleri var.

Öte yandan önceki Dünya Kupası düzenlemelerinin de pek masum olmadığını vurgulamakta yarar var. Problemse Katar’da yani bir Müslüman coğrafyada düzenlenecek olmasıyla başladı. Bu fikre tahammül dahi edemiyorlardı. Fas ise Müslüman coğrafyanın son kalesi gibiydi bu turnuvada.

İlk olarak yıllarca ülkelerinde üçüncü sınıf insan muamelesi gördükleri Belçika’yı kupanın dışına ittiler. Belçika ki golden jenerasyonun tecrübeli haliyle oldukça iddialı idi. Sırada ki ise sömürgeciliğe başka bir boyut kazandıran İspanya’ydı. Kosta Rika’ya 7 gol atarak turnuvaya başlayan İspanyol gençlerinin şakası yoktu. Fas ise yetenekli ayakları ve arkasında dualarla kalesini gole kapadı. Öyle bir kapama ki bu penaltılara kalan maçta penaltılarda dahi gol yemedi ve çeyrek finale adını yazdırdı.

Çeyrek finaldeki rakip ise sömürgeciliğin babası Portekiz’di. Kader adeta Fas nezdinde bütün Müslümanların sömürgecilerden intikam almasına fırsat tanıyordu. Kupanın bir kulpundan Messi tutarken diğer kulpunu herkes Ronaldo’ya yakıştırıyordu. Ne de olsa 20 yıllık rekabetin finalde taçlanması, Hollywood filmlerini kıskandıracak cinsten bir hikâye olacaktı.

Fas adeta sömürgecilere savaş açmış bir vaziyette çıktı Portekiz maçına. Müthiş kapandılar. Harika oynadılar. Golüde yıllardır Cristiano Ronaldo ile özdeşleşmiş bir sıçrama kafa golüyle buldular. Portekiz’de saf dışıydı. Artık final için önlerinde tek bir maç vardı. O da sömürgeciliği İspanyol ve Portekizlilerden öğrenip, prime dönemini yaşatan Fransızlardı. Hani şu kadrosunun yarısından fazlası sömürdüğü ülkelerden olan ama o ülke halklarını neredeyse insan olarak görmeyen Fransızlar.

Çarşamba akşamı kıyasıya bir mücadele vardı. Fransızlar psikolojik üstünlükten midir bilinmez, golü erken buldu. Fas öyle kolay pes edecek ekip değildi. Başkaldırının takımıydı onlar. Fransızlar, kalbi yerinden çıkacak gibi maçı izlerken, tüm İslam coğrafyası da adeta saç baş yoldu. Ataklar birbirini takip ediyordu ama top bir türlü ağlarla buluşmadı ve Fransızların ikinci golüyle bu başkaldırı da son buldu.

Dünya Kupası tarihinin en görkemli ve en sürpriz performanslarından biriydi Fas. 2002’de bizim taşıdığımız o bayrağı layıkıyla devraldılar. Yıllarca kendilerini sömürenlere karşı saha da dik bir duruş sergileyip adeta ders verdiler. Bir daha ki kupada bayrağı tekrar devralmak ümidiyle…