Cumhur İttifakı’nda genişleme sinyalleri

Cumhur İttifakı cephesinde önümüzdeki bir iki hafta içerisinde çok önemli ve ilginç gelişmelere tanık olabiliriz.

İttifaka yeni katılımların olabileceğine dair aldığım bilgilerden anladığım kadarıyla süreç bir hayli ilerleme kaydetmiş.

Görüşmeler her iki tarafta da kesintisiz devam etmekte.

Cumhur İttifakı’ndaki karar verici mekanizma belli. AK Parti ve MHP. Dolayısıyla da her iki partinin liderleri olan Tayyip Erdoğan ile Devlet Bahçeli.

Katılımcı parti beraberinde yeni partileri de sürükleyebilecek gibi görünmekte. Ancak adı geçen siyasi parti içinde giderilmesi gereken bazı pürüzler var, onlar da hızla çözümleniyor. Öte yandan katılımcı partide bazı sürpriz isimlerin de olduğunu şimdiden belirtelim ki heyecanı tam olsun.

Kısaca süreç her iki tarafın müzakere etmesi ve anlaşmasından sonra açıklanacak.

Cumhur İttifakı’nın üç partiyle (AK Parti-MHP-BBP) sınırlı kalmaması gerektiğini epeydir yazmak istiyordum ama dün konuştuğum bazı siyasetçilerin konuya ilişkin çalışmalar yürüttüklerini öğrendiğimde bu istikametin kaçınılmaz olduğu netleşti böylece.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 5 Ocak tarihinde HÜDAPAR’ın Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ile görüştüğünde anlaşıldı ki Külliye’deki irade de bu yönde.

Çünkü sadece iktidardakilerin değil, bazı muhalif siyasetçilerin de defalarca belirttiği gibi, 14 Mayıs 2023 seçimi MİLLÎ ve GAYRİ MİLLÎ CEPHE ARASINDAKİ MÜCADELEYE sahne olacak.

İş öyle bir noktaya vardı ki artık Altılı Masa’nın bileşenlerine ve onların olası adayına verilen her oy, şehitlerimizin tabutlarına çakılan bir çivi, Milli Savunma Sanayimizin kapısına vurulan kilit, PKK’ya verilen toprak, petrol ve doğalgaz rezervlerimizin üzerine dökülen beton, hürriyetlere vurulan pranga, FETÖ’ye armağan edilen pasaport olarak nitelenmekte.

Cumhur İttifakı’nın önde gelen siyasetçileri Altılı Masa’nın ülkemizin güneyindeki “güvenliği”ni YPG’ye teslim etmeye şimdiden hazır olduğunu sık sık tekrarlıyor.

Millî Cephe-Gayri Millî Cephe tartışması son derece enteresan.

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson bile Altılı Masa’nın “millî” liği konusunda adeta Cumhur İttifakı’nı teyit eder içerikte bir konuşma yaptı. Malum Türkiye’nin, PKK ve FETÖ’cüleri ülkesinden çıkarıp teslim etmesi, terör örgütlerine yataklık yapmaması koşuluyla NATO vizesini vereceğini açıkladığı İsveç’in Başbakanı önceki gün “Görüşmeleri durdurduk, yaz aylarını bekleyeceğiz” deyince diplomatik çevreler epey güldü. Anlaşılan İsveçliler de umutlarını Altılı Masa’nın 14 Mayıs’taki seçimleri kazanmasına bağlamış. Onlar iktidara gelirse Türkiye aleyhine bu terör yapılanmalarını zaten affedecekler bize de iş kalmayacak bekleyişindeler.

Bu ve benzeri onlarca neden dolayısıyla Cumhur İttifakı zaten genişlemeliydi.

Aslında bu partinin ardından gündemde olan iki parti daha var ama önce ilk adımlar atılsın gerisi de gelecektir sanıyorum.

Konuştuğum siyasetçinin of the record isteğini yerine getirerek görüşmelerin taraflarını yazmadım. Ama tabii bir yerden sızarsa yapacak bir şey yok.

ALTILI MASA'NIN MUTABAKAT METNİ'NDEN YANSIYANLAR

Dün Altılı Masa’nın 264 sayfalık Mutabakat Metni yayınlandı.

Epey inceledim ve okudum metni.

Olması gereken, aralarında benim de destekleyeceğim pek çok madde bulunuyor. Çevresel öneriler, savcılara adli kolluk kuvveti, elektrikli şarj istasyonları ki zaten yapılmakta. Ama önerdikleri hususların yüzde 60’ına yakınının şu anki iktidar tarafından zaten gerçekleştirildiği dikkate alınırsa biraz küp doldurmaya çalıştıklarını söyleyebilirim.

Ama bu metinde gördüğüm çok tehlikeli noktalar var.

1- Savunma Sanayiimiz hedefe konmuş, Altılı Masa bileşeni Ali Babacan’ın “DOKUNACAĞIZ” lafına uygun olarak Bayraktar ailesini çağrıştıran, onlara göndermede bulunan maddelere yer verilmiş. Tabii bu maddeler aynı zamanda olumsuzlukları içeriyor ama Ali Babacan bu olumsuzluklarla Bayraktar ailesini suçladığı için amacı sezmekte zorlanmıyorsunuz. Bunları “rekabet, ihale, nepotizm, vakıf” gibi sözcüklerin arasında saklamaya çalışsalar da küresel merkezin Bayraktar rahatsızlığı bu metne yansımış.

2- Metni hazırlayanların Türkiye’den habersiz oldukları anlaşılıyor. Millî Savunma Sanayii’ndeki yerlilik oranını yüzde 80’e çıkaracaklarını belirtirken bu oranın çoktan yüzde 80’e vardığı gerçeğinden habersiz olmaları enteresan. Bir başka maddede “Lityum ve Nadir Toprak Elementleri gibi kritik sanayi hammaddelerinin aranmasına” başlanacağı belirtiliyor ki hakikaten çok acıklı. Geçen yıl Çin’den sonra en büyük Nadir Toprak Elementi rezerviyle lityum maden yataklarının bulunduğu ve işletmesine başlanmak üzere çalışmalar yapıldığı Türkiye’de günlerce yankılandı durdu.

3- FETÖ’cülere müjde var ama sınırlı olarak. Bunu OHAL KHK’larından kaynaklı mağduriyetlere son verilecek şeklinde ifade etmişler. Tamamının iadesi söz konusu değil yani.

4- Güvenlik başlığı altında “FETÖ dâhil olmak üzere tüm terör örgütleriyle kararlılıkla mücadele edeceğiz” denilerek PKK es geçilmiş ve ismi zikredilmemiş. YPG hiç yok zaten. Böylece PKK’ya zeytin dalı uzatılmış. Bununla kalmamış, “PKK’lıların mağduriyetlerine” izin verilmeyeceği de belirtilmiş imayla.

5- Medyaya DEMOKLES’İN KILICI gösterilmekte. Medyayı denetlemek için REKABET KURUMU’nun görevlendirileceği yazılmış. Medyadaki tekelleşme ya da kartelleşme denilerek.

6- Hazine yardımı için yüzde 1 oy alma yeterliliği getirilmiş. Son derece yanlış, herkes parti kurar ve oy pusulası 150 partiden oluştuğunda ne kadar yanlış olduğu anlaşılır.

8- Bir tehlikeli madde de yerli ve millî şirketlerin küresel şirketlere dönüştürüleceği vaadi. Yani bu bizim gizliliği esas olan şirketlere küresel şirketlerin el atması demektir.

9- Atatürk Havalimanı kapatıldı ama özel uçuşlara bir pisti açık olacak şekilde bırakıldı. Kalan kısmı da İstanbul’un en büyük Millet Parkı olarak projelendirildi ve yapımı neredeyse tamamlanmakta. Atatürk Havalimanı’nı yeniden uçuşlara açmak demek cehaletin son perdesi gibi görünüyor.

10- CHP sürekli kamuculuktan ve devletleştirmeden bahsederken bu Mutabakat Metni özelleştirmeye dayalı projelerle dolmuş. Bunlardan biri de TCDD.

11- Eğitim yine sil baştan olacak. İlköğretimi Altılı Masa 1+5+4+3 olarak değiştirmeye karar vermiş. LGS sınavları kalkacakmış. Çok güzel, bir çorbamız daha olacak eğer iktidara gelirlerse.

12- En ilginç maddelerden biri de şu. Göçmenleri çalıştıran işyerlerine ağır cezalar getirileceğinin belirtilmesi. Bugün Türkiye’de yoğun işgücü açığı var. El bebek büyütülen lise mezunları ve niteliksiz yüksekokul mezunu gençlerin yapmadığı tüm işlerde göçmenler çalışmakta ve ekonomi için kurtarıcı olmakta. Olması gereken, göçmenlerin kayıt altına alınması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi olmalıydı.

13- Yine Masa’nın metin yazarının Türkiye’den habersiz olduğunun bir başka kanıtı. “Sınırlarımıza optik kuleler yapılması, aydınlatma sistemleri, gece görüşlü kameralar, insansız hava araçları, gerekli hallerde duvarlarla tahkimat yapılacak” denilmekte. İçişleri Bakanlığı sitesine giriş yapamadılar madem,  Google araştırmasıyla binlerce kilometre duvar yapıldığını, optik kuleler, aydınlatmalar ve termal kameralarla donatıldığını öğrenebilirlerdi ama demek ihtiyaç duymamışlar.

14- İlginç olan bir madde de İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülecek olması. Saadet Partisi ve Gelecek Partisi liderleri bu metin hazırlanırken yok muydu?

15- PKK’ya bir zeytin dalı da belediyelerdeki kayyumların kaldırılması vaadi oldu.

DİKKATİMİ ÇEKEN OLUMLU MADDELER

Yurt dışındaki 6 milyon vatandaşı temsil edecek 15 milletvekili doğru bir seçim.

Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne demiryolu hattına başlayacaklarmış. Bir de Halkalı-Kapıkule arasındaki hızlı tren demiryolu hattı yapımına. Eh, güzel ama zaten köprü böyle projelendirildi.

Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü’nün zaten açılmasına karar verildi ve aylardır çalışma yürüyor. Bu enstitünün yeniden açılacağının belirtilmesi de bir diğer ilginç nokta.

Şehir Hastaneleri nedeniyle şehirlerin içinde kapatılan devlet hastanelerinin açılacak olması konusundaki madde de olumlu. Keza üniversite hastanelerine verilecek devlet desteği de öyle.

Gümrük Birliği’nin modernizasyonu için çalışacaklarını açıklamaları önemli çünkü bu görüşmeler hali hazırda devam etmekte.

Geri Kabul Anlaşması’nın yeniden gözden geçirileceğinin belirtilmesi olumlu. Bu anlaşmayı başımıza ören Altılı Masa bileşeni Ahmet Davutoğlu’nun bu süreci götürmesi tercih edilmeli. Şam’la görüşmelere de onu tayin edilmesi öneriler arasında.

Doğu Akdeniz’deki Hidrokarbon yataklarının aranmasına devam edileceğinin taahhüt edilmesi de önemli ve olumlu bir husus.

Keza siyasi partilerin kapatılması için TBMM izni aranması da doğru bir yöntem.