Deprem sonrası hukuki süreç

Cumhuriyet tarihimizin en büyük felaketini yaşadığımız şu günlerde, enkaz altından hâlâ sağ çıkan insanlarla biraz olsun morallendik. Ancak bir yandan da sorumlularla ilgili hukuki süreçler devam ediyor. Yalnızca İstanbul Anadolu Adalet Sarayı'nda görevli 40 savcımız deprem bölgelerine gerekli hukuki tahkikatları başlatmak ve hızlandırmak üzere görevlendirildi. 

Deprem bir doğal felaket ama depremin değil, tedbirsizliğin binanın hatta insanın insanı öldürdüğü kesin. Cebindeki üç beş kuruşu düşünüp insan hayatını yok sayanlarla ilgili gerekli çalışmalar yapılıyor. Yıkılan her binadan örnekler alınıyor. Bilimsel araştırmalar yapılıp ihmali olan herkes cezalandırılacak.

Bu sorumluların sadece müteahhitler olmayacağına, bürokrasi içerisinde ihmal suretiyle bu yapıların inşa edilmesine sebebiyet veren kişiler hakkında da hukuki tahkikatlar yapılacağına şüphem yok. Kamuoyunun da böyle bir beklentisi var artık. Yani sadece müteahhit değil, ona bu izni verenler veya gerekli denetimleri yapmayanların da hukuki ve cezai sorumluluğuna gidilmeli. Gidilmezse, deprem bölgesi olan ülkemizde bir 20 yıl sonra daha derin acılar çekeceğiz…

SEÇİMLER ERTELENİR Mİ?

Bunu yazmayı ve konuşmayı zaman olarak doğru bulmuyorum. Öte yandan da dilden dile dolaşan ve herkesin merak ettiği hususlardan bir tanesi de bu. Öncelikle Fatih Altaylı’nın 10 Şubat tarihli yazısında belirttiği Anayasa Mahkemesi kararının mevcut durumda uygulanabilmesi mümkün değil. Nitekim kendisi de dünkü yazısında düzeltmesini yaptı. Yani seçimler ertelenirse bunda son sözü ancak ve ancak Yüksek Seçim Kurulu söyleyebilir. Birazdan detaylarına gireceğiz.

Anayasanın 78. maddesinde hüküm çok açık. Seçimler yalnızca savaş sebebiyle ve Meclis'in kararı ile 1 yıl için ertelenebilir. Yine 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu da normlar hiyerarşisi gereği bu doğrultuda düzenlenmiştir. Yani yine seçimin yalnızca savaş sebebiyle ve 1 yıl için ertelenebileceği, bunun da ancak Meclis'in alacağı karar ile olacağı konusunda tartışma yok. Olmamalı.

Tüm bu hükümler açıkken ne YSK ne de başka bir yargı kurumu (yetkisi olmadığı açık olarak) bunun aksine bir karar veremez. Fiili bazı imkânsızlıklar söz konusu mu? Evet.

Seçmenlerin bölgelerinde değişiklik, ölümler, oy kullanılacak okulların fiziki durumu vesaire...

Olabilecek tek realist ihtimal, seçimlerin yalnızca Haziran ayına, yani olması gereken döneme kaydırılabileceği ihtimalidir.

Bunun dışındaki her tartışma, bilimsel ve akademik bir hukuki tartışmanın çok uzağında olacaktır.